Halis KARADUMAN
Çocuklar Yetim Kalmasın
Kardeşler, insanlar dünya hayatı için yaratılmamıştır. Dünya ahiretin tarlasıdır. Dünya tarlasına eken kazanacaktır. Gelip dünyanın gam ve kederini, belki sevincini yaşayıp, eli boş dönmek ne kadar acı.
Yüce Yaradan ne güzel buyuruyor.
Kimler dünya hayatını ve süsünü isterse onlara oradaki amellerini tam veririz ve onlar orada hiçbir eksikliğe uğratılmazlar. Ama onlar öyle kimselerdir ki ahrette onlar için yalnız ateş vardır ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır. Bütün amelleri batıl olmuştur. Hud: 15-16.
Dünya hayatında nedamet duyulacak işlerden uzak durulmalıdır. İnsan, âdem gibi, mümin gibi yaşamalı ki ruhunu huzurlu teslim etsin. Çünkü; nasıl yaşarsan öyle ölürsün…….
O halde kardeşler, müminin rehberi Peygamberidir. Bize düşen O’nun öğrettiklerini hayatımızda uygulamak olmalıdır. Her insan-Müslüman İslam’ın bir temsilcisidir. Müftü olması, imam olması gerekmez. Yaptığı her iş ve davranışta sorumludur. Bu sorumluluğu da kâmil mümin olarak yaşayarak yerine getirir.
Dostlar, Peygamberimizin bir vasfı da evlenmesidir. Önderimiz; “Evlenin, çoğalın. Kıyamet günü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim, yine; Kul evlendiği zaman dininin yarısını korumuş, tamamlamış olur.” Buyurarak diğer kısmı için de çaba göstermesini istiyor. O halde bizlerin dünyaya gelmemize vesile olan o yüce Resulün buyrukları, emir olarak telakki edilmeli, Müslüman hayatını bu düsturlar çerçevesinde yürütmelidir.
Evlilik, dünya hayatının mutluluğu ve ebedî hayatı kazanmaya vesile olan ilâhî bir nimettir. İnsanlar yalnız yaşayabilecek şekilde yaratılmamıştır, bir can yoldaşına ihtiyaçları vardır. Dünya ve ahiret saadeti İslam’ın emirlerine uymakla kazanılır. Peygamberimiz, Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir, diyerek evlenmeyi teşvik etmiştir.
Evlenmek yuva kurmak hem dünya, hem de müslümanın ahiret hayatı için gereklidir. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre akıllı insan yaratılış gayesini unutmadan, attığı her adımda yaptığı her işte -Bu hareketimle ben ahiret için ne fayda sağlayabilirim,- düşüncesini aklının en önünde bulundurmalıdır.
Peygamberimiz; Ümmetimin erkeklerinin hayırlıları, hanımlarına hayırlı olanlardır. Kadınların da hayırlı olanları kocalarına hayırlı olanlardır, buyuruyor. Öyleyse dostlar gelin iyilikte yarışalım, güzellikte yarışalım. Aile binasını ayakta tutmak için elimizden geleni esirgemeyelim. Bu bizim hem dünya, hem de ahiret saadetimizi sağlayacak ve Mevla’mızı razı edecektir. Böylece, bizleri örnek alacak olan yavrular gelecekte mutlu yuvalar kuracaklar, sen de bunun sevabına nail olacaksın.
İnanan ve evinde huzur bulmak isteyen erkek; hanımının din ve dünya işleriyle ilgili bilmesi gerekenleri, çobanı olduğu yuvanın salahı için ona öğretmelidir. Güler yüzlü ve müşfik olmalıdır. Kadın eğe kemiğine benzetilir, düzelteyim derken kırmamalıdır. Onun seviyesine ve aklına uygun olarak davranmalı, Hz. Ömer sabrı gösterilmelidir. Eşini imkânına ve konumuna göre giydirmeli, mahcubiyete düşürmemelidir. Aile namustur, namus insanın kendisidir, yaratılış gayesidir. Aman ha aile başıboş bırakılmamalı, iftira ve şüpheye düşülecek hal ve davranışlardan da uzak tutulmalıdır.
Dostlar, İslam’ın yaşandığı evlerde kolay kolay huzursuzluklar olmaz. İslam güzelliktir. “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” diyen bunu hayatıyla yaşayan yuvalarda güzellikten ve huzurdan başka ne olur.
Ekonomik şartlar mutlaka önemli. Herkes şu kısacık ömürde rahat ve güzel yaşamak ister. Ama zengin olmak her şey değil. Dünya zenginliğinin geçici olduğunu hep gördüm. Nice zenginlerin mutsuz yaşantılarına şahit oldum. Önemli olanın ahiret ve gönül zenginliği olduğunu biliyorum. Çünkü Karun’un hayat hikâyesini, Ebu Salebe’nin pişmanlıklarını okudum ve dinledim. Yarın için yiyecekleri olmadığı halde ellerindeki malzemeyi fukaraya dağıtan, komşusu aç iken karnını doyurmayan Allah’ın güzel kullarının hikâyelerini okuyarak büyüdüm. Dostlar Para her şey değildir. Para yalnızca bir şeydir. O da Allah rızasını temin ediyorsa değerlidir.
Allah ve Peygamberi hep evlenmeyi teşvik etmiş, insanın Müslüman’ca yaşayabilmesi için evliliğin öneminden hep bahsedilmiştir. Bununla beraber; dinimiz ve hayatın gerçekleri evliliğin gerçek amacından uzaklaştığı, birlikte yaşama imkânının ve bir anlamının kalmadığı zamanlarda elbette boşanmaya cevaz vermiştir. Ancak arşı titreten bu boşanmaya sebep olabilecek hususların önceden ortadan kaldırılması için her fırsat değerlendirilmelidir. Güzel Peygamberimiz; “Allah nezdinde helalin en sevimsiz olanı boşamadır” buyuruyor, boşanma bir ruhsat gibi görünüyor ama, arşı titreten bu boşanmanın ne kadar kötü bir davranış olduğunu var sen hesap et.
Ben boşanma sebebi olarak ancak, eşlerin birbirini aldatmasını görürüm. Arada namus meselesi yoksa aileler neden boşanırlar, çocuklarını yetim, kendilerini huzursuz ederler. Boşanmış insanlara toplumun bakış açısı herkes tarafından bilinir. Boşandın; dünyaya gelişiyle neşe bulduğun, gülüşüyle sana dünyaları bağışlayan o güzel yavrun ne olacak, onu kimlerin ellerine bırakıyorsun. O sabi yavrunun kırılan gönlü, eğilen boynu nasıl tamir edilecek. Canının parçasını kimin merhametine ne cesaretle terkediyorsun. Senin hangi boşanma sebebin kalbine huzur verecek. Yetim bıraktığın yavrunun üzeri açıkken, karnı açken sen nasıl güleceksin, uyuyacaksın hiç düşündün mü?...... Ne olur yavrularınızı dünyevi eğlencelere kurban etmeyin.
Kardeşlerim, cennet bahçenizi yıkmayın. Dünyanın gelip geçen, sonunda pişmanlık ve hüzün bırakan zevk ve eğlencesine kanmayın. Yuvayı ayakta tutmak adına herkes üzerine düşen vazifeleri aksatmamalı. Evlilik saygı ve sevgi esasına dayanır. Eşler Allah’ın birbirlerine ikram ettiği emanetlerdir. İnsan emanete hıyanet eder mi? Hıyanet eden hidayet bulur mu? Ben okulları geziyorum. Öğrenci davranışlarını gözlüyorum. İnanın yıkılan yuvalarda geriye kalan yavrular çok perişan, çok büyük sıkıntı içindeler, çok huzursuzlar. Bu huzursuzlukları çevreye de sıkıntı veriyor. Öğretmen yarın baban gelsin görüşeceğim dediği zaman, o gözünden esirgediğin yavrucağın ne hale geliyor hayal edebiliyor musun? Gelin onları boynu bükük bırakmayın. Yalan dünyanın sahte yüzü sizi aldatmasın. İnsanlar hep dışarıya karşı latif, zarif olmak için çaba gösterir. Hâlbuki en sıcak, samimi davranış ve saygı, her şeyden önce aileye gösterilmelidir. İnsana düşen her şeye rağmen yuvasını dimdik ayakta tutmak olmalıdır.
Mevla\'m ailenize sağlık, yuvanıza huzur versin....
YAZIYA YORUM KAT