Halis KARADUMAN
Anakucağı Türkiyem!
Ben bu milleti çok seviyorum. Asil ve necip bir millete mensubiyetimle gurur duyuyorum. Bu millet tarih sahnesine çıktığından bugüne, hiç bir zaman batılın yanında yer almadı. Hiç bir zaman taşa, toprağa, ağaca, kuşa tapmadı. Hep bir tanrıyı İlah bildi, hep ona inandı, ona yalvardı. Hurafeye tapmadığı için Yüce Yaradanım, bu milleti İslamiyet\'le şereflendirdi. Belki, bu milletin içinden bir peygamber çıkmamış ama, O güzel Resul bu millete bir selam göndermiş, bu millet kıyama durmuş, O\'nun getirdiği dinin yüzyıllarca bayraktarlığını yapmıştır.
Bu millet hangi topraklarda yaşamışsa, hep haksızlığa karşı çıktı. Zalimin ve zulmün karşısına dikildi. Bu bazen bir kral, bazen bir devlet, bazen de bir zihniyet oldu.
Bu devletin toprağında yaşayanlar hep huzur buldu. Hiç bir zaman milliyetine ve zihniyetine bakılmadı, ayırım yapılıp asimile edilmedi.
Güzel Yaradanım da bu millete her tarafı bir birinden güzel, her köşesinde tarih ve medeniyet kokan güzel bir vatan nasip eyledi
Öyle bir vatan ki,
Bu vatan Türkiye, ANAKUCAĞI;
Ana kucağından daha merhametli,
Daha kutsal,
Daha mübarek,
Daha şefkatli, koruyan ve muhafaza eden ne olabilir.
Çevremizde çok sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. O ülkelerde yaşayan insanlar tehlike karşısında akın akın anakucağına-ülkemize geliyorlar. Bu geçmişte hep böyle oldu. Herhalde bundan sonra da böyle olacak. Bizler Oğuz Kağan, Alparslan, Osman Gazilerin torunlarıyız. Hangi millet sıkışmış, darda kalmışsa, atalarım Hızır gibi imdada yetişmiş. Onlara kol kanat germiş, esirgemiş, muhafaza etmiş. Bazıları merhametin kıymetini bilmemiş nankörlük etmiş. Ama bu millet efendiliğinden ve necipliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Hep büyüklük göstermiş.
Zaman gelmiş merhamet acizlik kabul edilmiş, Kadirbilmezler merhamet ve insanlık abidesi olan Osmanlıyı nasıl yıkarız diye planlar yapmışlar. Zayıf karakterli ve huzurdan rahatsız olan gafillerle el ele vererek ulu ve âli devleti yıkmak için kurdukları kumpaslardan başarılı olmuşlar.
Dostlar; hainler, düşmanlar, insanlık düşmanları boş durmuyor. Osmanlıda sulh-salah içinde yaşayan milletleri nasıl kan ve gözyaşı bataklığına sürüklediler, hala uslanmadılar unutmayalım. Sonra toplanıp üzerimize saldırdılar. Yirmi milyon kilometre kare huzur topraklarından yedi yüz seksen bin kilometre kare vatanı bizlere çok gördüler. Bu aziz milletin kimyasını bozdular.
Ne olur bu vatanın kıymetini bilelim. Sığınacağımız son limanı canımızdan aziz bilip, koruyup kollayalım. Mazlumların sığınak merkezi olan bu vatandan başka bizim gidecek yerimiz yoktur. Vatansızların halini görüp aziz vatanımızın kıymetini bilelim. Şimdi bizlere düşen bir olmak, iri olmak, diri ve uyanık olmaktır.
Bizim Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir. Bizler hep birlikte bu vatanı el ele vererek düşmanlardan kurtarmışız. Düşmanlar şimdi başka taktikler peşindeler. Kardeşi kardeşe vurduruyorlar. Bakın bu ölen insanlarımıza kimler ağlıyor, kimler gözyaşı döküyor, kimler için için sevinip ellerini ovuşturuyor.
Bizler birbirimiz için ağlamış, birbirimiz için sevinmişiz.
Gelin bu vatanın kıymetini bilelim.
Bu güzel vatan hepimize yeter.
Zalim ve hain güçlere fırsat vermeyelim.
Kardeşlerimizi üzüp, düşmanları sevindirmeyelim.
YAZIYA YORUM KAT