Mustafa KOÇAK
Referandumdan Çıkan Sonuçlar
Uzun yıllardır üstüne tartışılan ve ülkemizin geleceği için daha uygun bir sistem olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi 16 Nisan Referandumu ile gerçekleşti. Yapılan anketlerin kimisi %60 ile evet derken kimisi tersini söyledi fakat son sözü halkımız sandıkta söyledi ve %51.4 ile referandumu onayladı. %85’lik bir katılım oranı da gelecek için umut vaad eden diğer bir gelişme idi. Halk özgür iradesini maksimum katılım ile sandığa yansıtmıştır. Böyle bir katılım ve oy oranlarının yakın olması kutuplaşmayı değil aksine kaynaşmayı göstermektedir. Bu referandum yeni bir başlangıç yeni bir süreç demek ve bu seçim sonucunu iyi okumak 2019 cumhurbaşkanlığı seçiminin kapılarını aralayacağı için önemlidir. İsterseniz adım adım incelememize başlayalım.
Öncelikle 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Recep Tayyip Erdoğan %51.6 oy almıştı ve o dönem hatırlanacağı gibi CHP,MHP ve HDP açıkça destek vermemişler MHP ve CHP çatı aday çıkarmışlardı. Bugüne baktığımızda ise %51.4 yeni anayasa paketini destekledi üstelik MHP ve BBP’nin desteğine rağmen. Peki sonuç neden böyle oldu?
Yeni anayasayı destekleyen siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının neyi oyluyor olduğumuzu halka anlatamadıklarını görüyoruz. Derdimizi anlatmaktan ziyade bak şu illegal örgüt hayır diyor şu devlet hayır diyor üzerine kurulu bir seçim stratejisi ancak bu kadar ikna edebildi seçmeni. Şunu kabul etmeliyiz ki bu seçimdeki en önemli argümanlardan bir tanesi PKK ve batının da yüksek sesle hayır diyor olmasıydı. Bunların hayır demesi halk nezdinde eveti güçlendirdi. Buna rağmen beklenenden düşük oranda evet çıkması bazı soru işaretlerine sebep oldu. Bunun altında yatan sebep neydi?
Burada halkın açık uyarısını görmeliyiz. Halk şunu diyor ‘’Bize vaad edilen terörü bitireceğiz, ekonomik durgunluğu hızla aşacağız, enflasyon ve işsizlikle mücadele edeceğiz söylemlerinizi 2019 cumhurbaşkanlığı seçimine kadar yerine getirin aksi halde seçim zor geçecek.’’ Yani seçmen bir yanağımızı okşarken diğer yanağımıza hafif bir tokat atıyordu. Ben bunun gerek iktidar gerekse muhalefet tarafından anlaşıldığını düşünüyorum. Seçim sonrası açıklamalar ve liderlerin vücut dilleri de mesajın alındığı yönünde. Bundan sonraki süreçte kaybolan güven duygusunu geri kazanmak halkın tüm kesimlerini kucaklarken devlet ve siyaset içerisinde var olduğu hala bilinen FETÖ ve PKK destekçilerini acilen ayıklamak gerekiyor. Beklenti özellikle AK Partinin buna azami dikkat etmesi ve dere geçildiyse atların değiştirilmesi yönündedir. Genel itibariyle Ak Parti il ve ilçe teşkilat kadrolarının hantallaşması da açık bir şekilde görülmüştür. Önümüzdeki dönemde teşkilatlarda ciddi bir yenilenmeye gidileceği aşikardır.
MHP tarafından bakacak olursak tabanın Bahçeli’yi onaylamadığı ortaya çıkıyor. Bunun yanında Erdoğan düşmanlığından vazgeçmeyen bazı partililer Sayın Bahçeli’nin tutumunu tasvip etmemişlerdir. Zaman içerisinde anketörler daha net bir tablo ortaya koyacaktır mutlaka ama MHP’nin referanduma katkısı %3-4’ü geçmemiştir. Sayın Bahçeli’nin seçim sonrası konuşma yapmak yerine yazılı bir açıklama ile geçiştirmesi bu durumun tezahürüdür. İzlenimim o ki önümüzdeki dönemlerde MHP tabanındaki lider boşluğunu daha net görmüş olan muhalif kanat 2019 seçimlerine yeni bir siyasi parti kurarak hazırlık yapacaklardır.
CHP kanadından bakarsak içerisinde bulunan statükocu zihniyeti hala devam ettirmekteler. Halkın iradesine saygı duymayan bir siyasi oluşum yok olmaya mahkumken hala aynı zihniyeti sürdürmek açık bir intihardır. Halk, CHP’ye aslında şunu söylemiştir ‘’ Sizin için de bu bir fırsat düzgün politikalar ve liderler ile cumhurbaşkanlığı yarışında var olabilirsiniz ama bir an önce eski zihniyeti bırakıp yeni Türkiye’nin değişen dinamiklerine adapte olduğunuzu gösterir tavırlar içerisine girmelisiniz.’’ Ayrıca laiklik ve Atatürkçülük söylemlerinin siyasi arenada yeterli olmadığını görmeleri gerekir. Artık CHP’nin bende bu yarışta varım diyebilmesi için sosyal ve ekonomik politikalarını halka iyi tanıtabilmelidir.
Özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın açık irade beyanı gösteriyor ki ‘’PKK artık bizim temsilcimiz değildir. Bizlerde vaad edilen terör sorununun bitmesini ve bölgesel kalkınmanın istikrarla sürdürülmesini istiyoruz.’’
Batı dünyasına da bir mesaj verdik bu referandumda ‘’Bizim iç işlerimize karışma haddini bil ve kendi işlerinle ilgilen biz sizin sömürgeniz değiliz ve olmayacağız.’’
Referandumun muhalif kanadı eğer bu sonucu sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kan kaybı olarak görürse kendi şah damarlarını kesmiş olacaklarını özellikle belirtmek isterim. Bu sonuç sayın cumhurbaşkanının halk nezdinde hala muteber olduğunun fakat beklentilerin yeterince karşılanamadığının göstergesidir. Ayrıca muhalif kesimin bir kısmının sonuçtan memnun olduğunu düşünüyorum hem mesajlarını iletebildiler hemde ülkenin istikrarlı bir şekilde yönetilebilmesine sekte vurmadılar. Referandum süreci de kendini bilmez bir kaç şaklabanın dışında dostane ve karşılıklı anlayış içerisinde bitmiştir.
2019’da başkan adaylarının seçimi kazanabilmeleri için şu an halkın içini doldurmakta zorluk çektiği cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği gücü nasıl kullanacaklarını ve vaadlerinin gerçekçi bir temele oturup oturmadığını iyi analiz edip anlatabilmeleri gerekmektedir. Özellikle işsizlik, enflasyon, terör gibi sorunların çözümü 2019’da seçimin galibini belirleyecektir.
YAZIYA YORUM KAT