Bugün yurtiçi ve yurtdışındaki bütün; vatan, millet, bayrak, devlet ve din düşmanları bu necip milletin düşmanı ise, bu ülkeyi seven yediden yetmişe herkes de ülkesinin birlik ve bütünlüğünün yanında yer almalıdır.

Bu kutlu vatan, batı sevici idareciler tarafından borç bataklığına sürüklenmişti. Havada uçan kuşa borçlanılmış, bunların ödenmesi için de batı mafyasında yüklü faizler alınarak ülke içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Daha sonra vatansever yöneticiler başa gelmiş; millet borç bataklığından kurtarılmış, parası daha reel hale getirilmiş, ülke bir uçtan diğerine şantiye dönüştürülmüş, yollar, köprüler, tünellerle hayat daha yaşanılır hale getirilmişti.

Türkiye’nin büyümesi kendi kendine yeter hale gelmesi ve özellikle de milleti ile barışıp, süper devlet yolunda emin adımlarla yürümeye başlaması düşmanları telaşlandırdı. Anladılar ki artık bu ülke manda ve himayeye karşı çıkıyor nihayetinde, başa gelen vatansever idarecilere talimatlar vererek yönetemeyecekler. O halde alınması gereken tedbir; bu din, bu millet, bu vatan için kefen giyen idarecileri yönetimden uzaklaştırmak. 

Bu sebeple milli ve dindar iktidara savaş açtılar.

Bütün Türk ve İslam düşmanı haçlı sevici vatan düşmanları, 15 Temmuzda almış oldukları yenilgiyi hazmedemediler.  Çünkü bütün oyunlarını oynamış, mevzilere yerleşmiş ve ABD ve NATO’da arkalarına aldıkları için başarılı olacaklarına tamamen inanmış, millete kurşun yağdırmıştı. Ama hesap edemedikleri Osmanlı torunu necip ve yiğit Türk milleti ölümüne mücadele ederek vatanlarını gâvura peşkeş çektirmedi.

Artık Türk milleti uyandı, diz çökmeyecek.

Lakin içeride mankurtlar, dışarıda bütün; İslam, Osmanlı ve vatan düşmanları omuz omuza verdi. Ülkeyi çökertmek, yine kukla yöneticiler bularak bu asil milleti on kuruşa muhtaç etmek, kapılarında dilendirmek için harekete geçtirler. Gayet iyi biliyorlar. Bu milletin prangalardan kurtulması, mazlum ve masumların kurtulması demekti. Buna razı olmazlar. Çünkü köle olarak kullanacakları, istismar edecekleri toplum kalmayacak. Onları istismar edemeyecekler.

Zalimler istemese de Allah bu milleti muzaffer edecek. Çünkü bu millet Allah’ın kılıcı olmuş, dünyanın neresinde inleyen bir ses, ağlayan bir mazlum, sızlayan bir yara görmüşse oraya koşmuş dertlerine deva olmaya çalışmıştır. Zulüm ve gözyaşı üzerine saltanatlarını kuran zalimler, bu sebepten dolayı milletime düşmanlıklarını alenen ilan etmişlerdir.

Allah’ın ve tarihin bize yüklediği bu sorumluluktan kaçamayız. Öyleyse; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Haine fırsat vermeyeceğiz.

İçeride ve dışarıdaki mukaddesat düşmanları ülkemizi hedef almış çökertmek istiyorlar. Millet bunların yalan ve desiselerine kanmayacak. Çok şey bilmeye gerek yok sanırım. Dün Abdülhamit’e, Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a düşmanlık besleyenler kimler ise, şimdi tamamı bu milletin vatansever idarecilerine karşı saf tutmuşlar. Bu asil millet kendisine hizmet edenle, hıyanet edenleri ayıracak olgunluktadır.

Bu seçim; milletin geleceğinin seçimidir. Bayrağa, dine, devlete, millete ve kısacası bize ait olan kutsal değerlerden uzak ve vatan düşmanlarıyla yürüyenlerle, bu vatanın öz evlatlarının hesaplaşmasıdır. Karıncanın İbrahim Peygamberle ilgili hikâyesini unutma.  Allah, namazı sorduğu gibi, Harun’u mu seviyorsun, Karun’u mu seviyorsun soracak, unutma.

Ya bir yüzyıl daha yabancıların emirlerine boyun eğeceğiz, ya da “yeter söz milletindir” diyeceğiz.

Mevlâm yar ve yardımcımız olsun.