Mustafa KOÇAK
Parası Neyse Verelim!
Osmanlının eski bir ilçesi olan Katardan Osmanlı Devleti 29 Temmuz 1913'te vazgeçmek zorunda kalmıştı. Al Sani ailesi de o dönemde Osmanlı tarafından fahri Katar kaymakamı ilan edilmişti. Ve Osmanlı’nın dağılmasıyla birlikte İngiliz sömürgesi olarak varlığını devam ettirdi. 1971 yılında ise bağımsızlığını kazandı en azından tarih kitapları böyle yazıyor. Ama bağımsız bir ülkenin yüzölçümünün yarısını ABD birliklerinin olduğu bir askeri karargah kaplıyor. Bağımsızlık sözcüğü ile bu veriyi birleştirdiğimizde bir terslik olduğunu anlıyoruz. Zengin doğal kaynakların varlığı Katar’ın laneti olarak günümüzde dahi kendini göstermektedir.
Dünyanın sayılı ekonomilerinden olan Katar,kişi başına düşen gelirinin 100bin doların üstünde olmasıyla dikakt çekiyor. Ayrıca verimsiz bir iklime ve toprak yapısına sahip olmasına rağmen son yıllarda gelişen teknoloji ile beraber tarımsal ürünlerin bir kısmını ihraç edecek seviyeye gelmiş olması ise kayda değer diğer bir başarısı olarak karşımıza çıkıyor.
Peki Katar nasıl yönetiliyor?
Kansız bir darbe ile babasını deviren Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife Al Sani ülkeyi tek başına yönetmektedir. Yani tek yumrukla yönetilen bir yapı görmekteyiz. Şimdiki emir Al Sani 1998'de İngiltere'de Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi'ni bitirmiş.Batı eğitim tarzında yetiştiği için de batı zihniyetine aşina olan birisi. ABD askeri güç olarak Katar’da bulunsa da İngiliz etkisinin varlığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi gelelim Katar’ın neden terör örgütlerine destek veriyor teziyle abluka altına alındığına?
Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır,Birleşik Arap Emirlikleri,Yemen, Libya ve Maldivler Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdular yani Katar’ı yok saydılar.Çünkü onların gözünde Katar terörü destekliyor ve finanse ediyordu. Katar terörü destekliyor mudur bunun tartışmasını sonraya bırakalım ve zamanlamaya dikkat edelim.İlginçtir ki İsrail’in en büyük savunucusu ABD başkanı Trump ilk yurtdışı seyahatini İsrail yerine Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi. Ne büyük tezat değil mi? Sonra bu ziyaretin sebebi ortaya çıktı; dünyanın en büyük silah üreticisi ABD 200 milyar dolarlık silah sattı Suudi Arabistan’a. Tam bir zaferdi bu ABD için tabi ki Arabistan içinde öyleydi de bir sorun vardı bu silahlar nerede kullanılacaktı ki? Artık terör örgütleri silah sanayi için yeterli finansman kaynağı oluşturmuyorsa ülkeleri karışıklığa sürüklemek gerekecekti. İşte o esnada Katar çıktı ortaya birden herkes düşman kesildi ambargolar uygulanmaya başlandı. Coğrafya birden kaynamaya başladı ve silahlar kullanılmayacaksa bile caydırıcılık için gerekli olduğu ortadaydı.
Peki Katar nasıl bir teröre bulaşmıştı da bu kadar tepki çekti ? Yıllardır batı toplumuna ve İsrail’e bu denli sert yaptırımlar uygulamayan ülkeler birden ne oldu da aslan kesildiler?
Katar, "bölgede istikrarı tehdit eden Müslüman Kardeşler, DEAŞ ve El Kaide'nin de dahil olduğu birçok terörist ve mezhepçi grubu kucaklıyor." Diyordu Suudi resmi haber ajansı SPA. Ayrıca Yemen’de terörizmi güçlendiriyor ve darbeci milislerle yakın ilişki kuruyordu.
Sonra bu densiz Katar İsrail, ABD ve Avrupa Birliği tarafından 'terörist örgüt' olarak görülen Hamas'la işbirliği içerisindeydi üstelik Hamas’ın üst düzey yöneticileri Katar’ın başkenti Doha’da görevlerine devam ediyorlardı. Hatta Katar bununla da kalmamış Ekim 2012'de Hamas'ın denetimindeki Gazze'ye yatırım başlatmıştı.
Daha bitmedi; Katar, darbeci Sisi’nin İhvan hareketine karşı sert tutumuna karşı çıkıyordu. Darbe gerçekleştiği andan beri Mursi’yi destekleyen bir tavır takınmıştı. Suudi Arabistan ise Sisi’nin en büyük destekçilerinden olmuştu.
En güzelini en sona sakladım; Katar emiri, Suudileri ve çevresindeki Körfez ülkelerini “İsrail'le müttefik olmak ve ABD'nin kuklası” olmakla suçluyordu. Güler misin ağlar mısın? Birbirlerine nasıl kulp takacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Zaten Arap coğrafyasının en büyük sorunu hepsinin ABD kuklası olması değil mi? Ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler Katar en azından kendisine cephe alan devletlere göre daha omurgalı davranmıştı o dönemlerde.
Biz de ülke olarak omurgalı davrandığını düşündüğümüz Katar’a destek olmuş, yardımlar yollamış ve arabulucuk yapabileceğimizi belirtmiştik. Bu yardımlar ve destekler sonucunda Katar halkında Türkiyeye karşı bir memnuniyet görüyor, Katar emirinin bize Türkiye yeter söylemlerini duyuyorduk. Sabah bir haberle uyandık Katar kendisini uluslararası arenada savunması için eski ABD adalet bakanı John Ashcroft'un hukuk firması ile 2,5 milyon dolara anlaşmaya varmıştı. Aslında mantıklı bir hareketti bu şekilde lobi kurarak kendisini aklaması daha kolay olacaktı. Ama bu da yetmezdi ABD’ye daha büyük bir kıyak geçilmeliydi.Katar , 12 milyar dolarlık F15 savaş uçağı alımı için ABD ile anlaşma imzalandığını duyurdu. Yani Katar beni rahat bırakın da alın şu parayı şimdilik idare edin diyordu.
Bir taşla iki kuş vurmak hatta üç kuş vurmak bu olsa gerek. Hem İslam birliğine bir darbe daha vuruyorsunuz hem cebinizi dolduruyorsunuz hemde müslüman devletlerin dikkatini dağıtıyorsunuz.
Ne demişler ? Kasa her zaman kazanır.
YAZIYA YORUM KAT