Halis KARADUMAN
Müslümanca Yaşamak
Yaradan’ımızın istediği Müslüman;
Peygamber Efendimizi, yolundan yürünecek tek önder olarak almalı, Kur’an ı Kerim i de biricik rehber olarak kabul edip hayatının vazgeçilmezi yapmalıdır.
Müslüman kendine gelmeli, yaradılış ayarlarına dönüp, Allah’ın istediği gibi bir hayat sürmenin gayreti içinde olmalıdır. Mevla’nın; kullarına merhamet edip acıdığı için, onların kurtuluşu için emrettiği namazı, orucu yerine getirmeli, inananların kaynaşmasını sağlayan, zenginin malını temizleyen zekât müessesesini mutlaka hayatın vazgeçilmezi yapmalıdır.
Müslüman Allahtan hakkıyla korkmalı, birbirini Allah için sevmeli, bununla birlikte; yalandan, dedikodudan, iftira ve kötü söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. Çünkü bunlar sonumuzun felaketidir.
Allah, inananlara Nisa 59 da; "... Eğer Allah'a ve kıyamet gününe iman etmiş iseniz, bir şey hakkında çekişince, o hususu Allah'a ve Resulüne götürün." buyuruyor, Allah aşkına acaba, ne zaman bu düsturu hatırladın, yapacağım bir işte; Allah, Peygamber ya da yolunda yürüdüğün büyüğün ne der, hiç kendine sordun mu…
Nasıl düşünürsen öyle inanırsın ve nasıl yaşarsan öyle ölürsün. Yarın Hakkın huzurunda mahcup olmamak için, fırsat elde iken Allah’ın indirdiği hükümler dairesinde yaşamak için gayret göster.
Vatan ana kucağıdır, Müslüman vatanını sevmelidir. Hadisi Şerifte; "Bir kimse kendini, dinini, namusunu ve malını korurken öldürülürse şehittir" "vatan sevgisi imandandır" buyrulmuş ve Şair, “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır" demektedir. Çevremize baktığımız zaman vatanını kaybedenlerin dinini, insanlığını yaşayamadığı, nasıl bir yokluk ve zillet içinde hayat sürdükleri ortadadır. Bu millet Malazgirt’i, Çanakkale’yi ve 15 Temmuzu asla unutmamalıdır.
Bakalım Papaz nasıl bir Müslüman yaşantısı istiyor;
Rahip Samuel Zwemer Hristiyan tebaasına şöyle nasihat etmektedir.
“Sizden Müslümanları Hristiyan yapmanızı istemiyoruz. Sizin asıl göreviniz Müslümanları İslam dininden uzaklaştırmaktır. Doğumlarından ölümlerine kadar haç takmasınlar, kiliseye gitmesinler ama bir Hristiyan gibi yaşasınlar. Bunu çağdaşlık adı altında yapın. Allah’ı ve Peygamberi tanımayan bir nesil büyük işlerle, idarelerle uğraşmaz. İdealsiz, dinsiz, mefkûresiz yaşarlar. Rahatı, tembelliği, parayı ve nefislerini tatmin için uğraşırlar.
Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslam memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara, Hristiyan adetlerini, bayramlarını, kültürünü, ahlakını aşılayalım. Bir Müslümanın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde Müslüman yazabilir, fakat bir Hristiyan gibi yaşayarak cami önündeki teneşire yatmalıdır. Kiliseye gelmesine gerek yok. Varsın camiye gitsin. Ama bir Müslümanı hayatı boyunca Hristiyan gibi yaşatmalıyız.” demektedir.
Haşir suresinde(7) Allah inananları şöyle ikaz ediyor: “Peygamber size neyi verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın azabı çetindir.” İşte işin özü bu.
Maide suresinde(51): Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.
Peygamber Efendimiz de; “Kâfir olan bir kavmi seven, onlarla dostluk kuran mümin, kıyamette o kâfirlerle haşrolur.” Buyurmaktadır.
Kanaatimce görünen en büyük tehlikelerden biri de, sözde İslam âlimlerinin gâvura gıpta ettirircesine Kur’an ı Kerim e ve sahih hadisi şerifleri sorgular hale gelmeleridir. Mevla’m ehlisünnet yolundan ayırmasın.
Müslüman seçim senin, üç günlük dünyanın oyun ve eğlencelerine kanarak, ya papazın istediği gibi yaşarsın, ya da Allah ve Peygamberinin emirlerine uyup, şeriatı mucibince hayatını ihata edip, ebedi saadete ulaşırsın.
Allah bizlere İslami dairede yaşayan, Müslümanca bir ömür ve hayırlı bir son versin inşallah.
YAZIYA YORUM KAT