Osman Burçak
Kral Çıplak
Uzak doğu ülkelerinde bir kral varmış. Giyimine çok dikkat eder, adeta giyeceği elbiseden başka bir şey düşünmezmiş. Bir gün komşu ülke kralı kendisini ziyarete geleceğini söylemiş. Hemen aklına ne giyeceği gelmiş. Kral tellallar çıkarmış, bana en iyi elbiseyi dikecek olan terziyi bulun demiş.
Tellalı duyan kendine güvenen bütün terziler en iyi kumaşlarını alıp Kralın sarayına koşmuş. Kral hepsini dinlemiş ama hiç birinden tatmin olmamış. Bana dikilecek elbise bu güne kadar hiç kimse tarafından giyilmemiş eşi ve benzeri olmayan bir elbise olmalı demiş. Kenarda duran gence sen ne düşünüyorsun demiş. Genç çekingen bir halde efendim ben size öyle bir elbise dikeceğim ki dünyada eşi ve benzeri olmayacak demiş. Ama bir şartım var. Elbise dikilip bitinceye kadar işime hiç karışılmayacak. Kral tamam demiş iki kese altın verin hemen işe koyul demiş. Genç terzi iki kese altını alıp sarayın atölyesinde çalışmaya başlamış. İki gün sonra iki kese altın daha gönderilmiş. Kral kendisine dikilecek olan eşi benzeri olmayan elbiseyi merak etmiş. Dayanamayıp terzinin çalışma odasını izlemeye başlamış. Terzi tezğahın başında çalışıyor ama önünde hiç kumaş yok. Kral hiddetlenerek ben sana o kadar kese altını boşuna mı verdim. Sen burada boş boş oturuyor musun demiş. Genç terzi krala hiç aldırmadan efendim size öyle bir elbise dikiyorum ki onu sadece akıllı insanlar görebilir, bakınız ne kadar zarif ne kadar güzel oluyor demiş. Kral kendini ahmak durumuna düşürmemek için evet çok güzel oluyor demiş ve çıkmış.
Günler geçmiş elbise bitmiş. Genç terzi kralı soymuş ve olmayan elbiseyi giydirirmiş gibi yapmış ve efendim çok güzel oldu demiş. Kral aynada çıplak olduğuna bakmaksızın evet harika olmuş demiş ve sokağa çıkmış. Kralı çıplak gören vatandaşlar ahmak damgası yemekten mi yoksa Kraldan korkularından mı hiç kimse kralın çıplak olduğunu söyleyememiş. Herkes alkışlayarak karşılamış. Yoldan geçen bir çocuk “Kral çıplak” diye bağırmış. İşte o zaman herkes kralın çıplak olduğunu haykırmış ve bu şekilde kral çıplak olduğunu anlamış.
Bu kıssayı niye anlattım. Sorunlar yok sayılarak ya da görmezden gelinerek çözülemez. 3-5 sene öncesinde 9-10 adet maden ocağında 2.000 civarında insan çalışıyordu. Bunun yanında yüzlerce servis aracı ve yüzlerce nakliyeci buralardan geçimini temin ediyordu. Ermenek ve Köylerindeki vatandaş sigorta kavramını bu maden ocakları sayesinde öğrendi. Şu anda hangi köyümüze giderseniz gidin yüzlerce madenden emekli insan görürsünüz. Hepsi bu maden işletmecilerine duacıdırlar. Türkiye de % 10-15 civarında işsizlik oranlarından bahsedilirken, Ermenek işsizliğin olmadığı ender ilçelerden biri olmakla beraber dışarıdan işçi temin eden bir durumda idi. Özellikle Zonguldak tarafından yüzlerce işçi gelip Ermenek’e yerleşmiş buradan evlenmiş yurt yuva kurmuşlardı.
Ne zaman ki Soma'da 301 insanın elim bir maden kazası sonrası hayatını kaybetti, işte o zamandan sonra madenciler için tehlike sinyallari çalmaya başladı. Bunun üzerine bir de Ermenek teki 18 kişinin hayatını kaybetmesi eklenince neredeyse yeraltı madenleri gözden çıkarıldı. Bütün bu kazaların talihsiz bir iş kazası olduğu düşünülmeden görsel ve yazılı basının da yangına körükle gitmesiyle Maden işletmecileri adeta katil ilan edildiler. Kanunlar ve yasalar değişti. Maddi ve manevi yaptırımlar arttı. İnsanlar maden işletmekten korkar oldular. Devletin müfettişleri madenlerle ilgili karar verirken bin düşünüp bir karar vermeye başladılar.
Yaklaşık 3 aydır Ermenek te ocaklar kapalı. Sadece bir ocak çalışıyor oda % 50 kapasiteyle. Yüzlerce insan işsiz. Nakliyeci feryat ediyor. Esnaf işyerinin kirasını ödemekte zorlanıyor. Küçük esnaf devletin verdiği kredilerle zor ayakta duruyor.
Siyasilerimiz ve bürokratlarımız bu ocaklar niye kapalı, eksikleri ne ? Sıkıntıları ne? Hiç merak etmiyorlar mı? Yetkililer tarafından neden bu insanlar aranmıyor , dinlenmiyor ? Maden sektörünün sıkıntıları ve talepleri neden hiç dikkate alınmıyor? Ocağını kapatan madenciye senin derdin ne? Niye kapattın işletmeni ? diye sorulmuyor. Bir başka madenci 45 gündür enerji bakanlığında hiçbir eksik olmamasına rağmen bir imzanın çıkmadığından bahsediyor. Neden bu insanlara yardımcı olunmuyor.
Ermenek teki gibi küçük ölçekli madenciler sorunlarını anlatmak için muhatap bulamıyor. Önerim; bir an önce yetkililer tarafından Ermenek’te madencilerle oturup, madencilerin sorun ve talepleri ile ilgili toplantılar yapılmalı ve sorunlar yerinde dinlenmeli, çözülmeli. Madenciler “vebalı” insanlar değil. O insanlarla oturup konuşulmalı. Yoksa; yol yapsak, gölet yapsak, okulda yapsak bölge ekonomisinin canlanması için bir tarafı eksik kalır. Ermenek ve köyleri göç veriyor. Bölgemiz ekonomik anlamda can çekişiyor.
Maden kazalarından gerekli dersleri çıkartarak yolumuza devam etmeliyiz. Madenlerimiz biz insanlara Allah’ın verdiği bir nimettir. Bu nimetten hep birlikte faydalanmalıyız.
Artık birilerin bu gerçekleri görmesi lazım. Kral çıplak diyecek bürokratlara ve siyasilere ihtiyacımız var.
Selam ve Dua ile……
YAZIYA YORUM KAT