Yrd. Doç. Dr. Bülent DARICI
Emek Mobilitesi ve İşsizlik
İşsizlik, çalışma yaşında ve isteğinde olan bireylerin iş bulamaması olarak bilinmektedir. İşsizlik problemini gelişmiş ülkeler büyük oranda çözüme kavuşturmuşken, gelişme sürecini yaşayan ülkeler ise çözme noktasından uzak kalmıştır. Hatta işsizlik bu ülkelerde, kronik bir hal almış, hala varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
İşsizlik probleminin nedenleri arasında pek çok faktör etkilidir. İşsizlik rakamları açıklandığında verilerin yorumlanması noktasında bu konular gündeme gelmesine karşın, sorunun popüler kısmını oluşturmaktan da ileri geçilememektedir.
Popüler konuların dışında çok da dile getiril(e)meyen bir konu daha vardır ki o da işgücü mobilitesidir. Mobilite kelimesinden kastımız, işgücünün hareketi/hareketliliği yani akışkanlığıdır. Ülkemiz açısından bu akışkanlığın kısırlığı, gelişmiş işgücü piyasa koşulları düşünüldüğünde, yeterince sağlanamamış görünmektedir. Bu konu ile ilgili kurumlarımız bulunmasına rağmen işleyişte bir takım aksamalar yaşanmaya devam etmektedir. Bu akışkanlığın işlerliğinin sağlanması işsizlik artışına bir fren getirebilecektir.
Emeğin niteliğinde meydana gelecek iyileşmeler, sadece ülke içinde sektörler arasında mobiliteyi değil ülkeler arasındaki mobiliteyi de olumlu yönde etkileyebilecektir.
Bu sorunun arka planına eğildiğimizde özellikle gençlerde görülen aile yanında veya yakınında iş arama ve iş bulma faaliyetleri, işgücü piyasasının organize ol(a)madığı ülkelerde (ki Türkiye’de bir ölçüde buna dahildir) işsizliğin çözümüne çare olamayacaktır. İster kadın isterse de erkek olsun yakın çevrede iş arama faaliyetleri, o kişiye ihtiyaç duyulan işgücü piyasasında bulunmadığında ülke gelirine de katkısı bulunmayacaktır.
Bütün bunlarla birlikte daha kapsamlı bir konu olan işsizlik sorununun, çözümü için bir yol haritası var mıdır? Bazı teorik kaynaklarda yer alan, aşağıdaki sırlanan maddeler işsizliğin çözümü için bir nebze de olsa fayda sağlayabilir;
- Ücretlerin esnekliği sağlanabilirse,
- İşgücü hareketliliği seviyesi yükseltilebilirse,
- Konjonktür dalgaların dalga boyları küçültülebilirse,
- Mevsimsel etkilerden arınma asgari seviyeye çekilebilirse,
- Teknoloji ve tüketici tercihlerindeki değişmeler daha çabuk çözüm geliştirilerek algılanabilirse,
- Daha etkin bir işgücü piyasası tesis edilebilirse, işsizlik sorunu büyük ölçüde elimine edilebilecektir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, Türkiye’deki durum için, bir şeyler söyleyebilir miyiz?
Yapısal nedenler konusu tartışmadan uzak tutulmadan, başkaca işsizliği doğuran daha minimal görülen durumlar şunlar olabilir.
- Türkiye’de ihtiyaçlar çeşitlendiği ve devamında aile de birden fazla bireyin çalışması gündeme geldiği için işsizlik tetiklenmiştir,
- Teknolojinin nimetlerinin, işgücü piyasası için külfeti, ortaya çıkmış ve işsizliği yüksek boyutlara taşımıştır,
- Kentlerin yükse cazibe görüntüsü kırsaldan göçlerin yaşanmasına neden olmuş ve coğrafyamıza has bir göçmen göçü olgusu ile birleşince yine işsizliği tetiklemiştir,
- Finansal gelişimin sermayeyi kendisine çekmesi sonucu üretimde yaşanan düşme ve bunun devamında işsizlik kaçınılmaz şekilde yükselmiştir.
Bu maddeleri çoğaltmak elbette ki mümkündür. Çözüm, lüks özellikle de ithal tüketimi azaltmak, tasarruf oranlarımızı artırmak, üretim odaklı gelişme yolunu takip etmek ve işgücünün beceri ve niteliğini artırmaktan geçmektedir. Bu sorun hepimizi ilgilendirmektedir. Çözümü için de hepimize görevler düşmektedir.
(Bu konulara ilgi duyanlar için, Prof Dr. Aslan EREN, Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu, Prof. Dr. Metin Berber ve diğer ekonomi kitaplarına bakılabilir.)
Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı
bulentdarici@gmail.com
YAZIYA YORUM KAT