Yeditepe Üniversitesi İletişimde Maskeden Kaynaklı Sorunları Araştırdı
Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Funda Yıldırım:- "Maske kullanımı, bireyler arası güvenirlik ve yakınlık algısı, konuşmayı anlama ve duyguların tanınması gibi sosyal yaşamın kritik ipuçlarını tanıma becerilerimizi olumsuz etkilediğini göstermiştir"
İSTANBUL (AA) -Yeditepe Üniversitesi'nde iletişimde maskeden kaynaklı karşılaşın sorunlar araştırma konusu oldu.
Yeditepe Üniversitesi'den yapılan araştırmaya göre, salgın önlemlerinden biri olan standart medikal yüz maske iletişimde duyguları okumayı zorlaştırıyor. Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Funda Yıldırım ile aynı üniversitede psikoloji öğrencisi Cansu Malak bu konuyu araştırdı.
TÜBİTAK 2209-A üniversite öğrencileri araştırma projelerini destekleme programı kapsamında yapılan araştırmada, “Yüzün yalnızca üst bölümünü açıkta bırakan standart medikal maske ve algılanan bakış yönü, belirli duyguların yüzde karakterize oldukları ipuçlarının tanınması üzerinde bir etkiye sahip midir?” sorusuna yanıt arandı.
Araştırmada katılımcıların, bakış yönü yana veya düz bakan ve maskeli veya maskesiz olacak şekilde farklı fotoğraflardaki kişilerin duygularını tanımlamaları, sinirli mi, korkmuş mu yoksa nötr mü, olduklarını anlamaları istendi. Katılımcıların duygu tanıma sürecinde maskeli ve maskesiz durumlarda daha çok odaklandıkları yüz bölgelerinin belirlenmesi amacıyla göz izleme cihazı kullanıldı. Deney 18-35 yaşındaki 30 katılımcı ile gerçekleştirildi.
- Göz bebekleri kontrol edilemiyor
Araştırmaya göre, kişiler yüz ifadelerini sabit tutmaya çalışsa bile göz bebeklerini kontrol edemiyor ve bu da duyguları nasıl anladığı veya değerlendirdiği konusunda önemli bilgi veriyor.
Çalışmada katılımcıların göz bebeklerinin nötr, korkmuş, sinirli ifadelerde göz bebeklerinin maskeliyken küçüldüğü, maskesizken büyüdüğü gözlemlendi. Çalışmada sinirli ve nötr surat ifadeleri doğrudan bakış ile tanınırken, korkmuş surat ifadesinin yana bakış ile tanındığı gözlemlendi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Funda Yıldırım, duygu tanıma sürecinde karşıdaki kişilerin kaş, göz, burun, ağız ve çevresine bakmaya eğilimli olunduğunu belirterek, "Fakat bu dönemde yüzümüzün, maskenin örtmediği, üst bölgesinden edinilen bilgileri kullanmak ve yorumlamak sosyal ilişkilerin sürdürülmesinde önemli." ifadesini kullandı.
Ağız bölgesinin mutlu, şaşırmış ve iğrenmiş ifadeler için en bilgilendirici bölge, korku ve öfke gibi duyguların ifadeleri için göz bölgesinin daha bilgilendirici olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Maske kullanımı bireyler arası güvenirlik ve yakınlık algısı, konuşmayı anlama ve duyguların tanınması gibi sosyal yaşamın kritik ipuçlarını tanıma becerilerimizi olumsuz etkilediğini göstermiştir. Sinirli surat ifadelerinin maske kullanımı olsa bile tanınması, kişilerin kendilerini korumaya geçmeleri için göz bölgesinden gelen ipuçlarının yeterli olduğunu gösterdi. Fakat korkmuş suratlar için maske kullanımının duygu tanımayı azalttığı görülürken hem üzgün hem ifadesiz yüzlerin nötr olarak değerlendirildiği ortaya çıktı. Korkmuş suratları değerlendirirken sadece göz bölgesinin yeterli olmadığı, kişilerin ağız bölgesinden gelen ipuçlarına da ihtiyaçları olduğu görülmüştür."
- "Maskeler iletişimi doğrudan etkiledi"
Funda Yıldırım, maske, sokaktaki birinin yardıma ihtiyacı olup olmadığının anlaşılmasını zorlaştırabileceğini belirterek, daha çok ağız bölgesi ile temsil edilen mutluluk duygusunun anlaşılması zorlaşarak maskenin yanlış anlaşılmalara neden olabileceğini ifade etti.
Öfke gibi güçlü negatif duyguların dışa vurulmasının toplumda olumsuz duygulara eğilim yaratırken, üzgün, nötr ve pozitif duyguların baskılanması ve ayırt edilememesi karşıdakine güvenme konusunda belirsizlik ve endişe yaşamaya sebep olabileceğini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bilinçli olarak yüzde dikkat ettiğimiz ipuçlarını değiştirmek zorunda kalabiliriz. Hatta duygusal olarak anlaşılmak için mimiklerimizi gözler etrafında yoğunlaştırarak iletişim kurabiliriz. Kötü ihtimal ise yüz yüze iletişimin daha duyarsız bir hale gelmesi olur.” Cansu Malak da araştırmaya ilişkin, “Karşımızdakinin ne hissettiğini anlama sürecinde sıklıkla maskelerin örttüğü bölgeler olan ağız ve burun çevresine bakmaya eğilimliyiz. İletişimimiz yüzün yüzde 60-70’ini kapatan maskelerin gündelik kullanımından doğrudan etkilendi."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT