Uzmanlar, Uyardı O Hastalık Hem Kadınlar da Hem de Erkekler de Görülüyor
Uzmanlar, hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilen taş oluşumunun azaltılabilmesi için tuz tüketiminin azaltılması, su tüketiminin arttırılması, egzersizin ihmal edilmemesi ve stresten uzak durulması gerektiğini bildirdi.
Antalya Anadolu Hastanesi Üroloji Doktoru Doç. Dr. M. Burak Hoşcan, Türk Üroloji Akademisi Halkı bilgilendirme toplantısında taş oluşumunun nedenleri ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu.
Erkeklerde taş oluşumunun daha fazla olduğunu, toplumda her on kişiden birinin taş oluşumuyla karşılaştığını söyleyen Hoşcan, taş oluşumunun sıklığının azaltılabileceğine dikkat çekti.
Dr. Burak Hoşcan, taş oluşumunun azaltılması için tuz tüketiminin azaltılması, su tüketiminin ise arttırılması, egzersizin ihmal edilmemesi ve stresten uzak durulması gerektiğini söyledi.
Erkeklerde daha fazla
Neredeyse toplumda her on kişiden birinin taş oluşumuyla karşılaştığını belirten Doç. Dr. M. Burak Hoşcan, "Yaşam boyunca bir kişide taş oluşma riski yüzde 5 ile 10 civarındadır.
Erkekler bu konuda biraz daha şansız. Erkeklerde taş oluşumu kadınlardan üç kat daha fazladır.
Taşın görülme sıklığı 30 ile 50 yaş arasında daha yüksektir. Ayrıca taş hastalığı tekrarlanabilir. Genellikle yüzde 50'den fazla oranla tekrarlama olayı ile karşılaşmaktayız. Yani hastalar birden fazla taş olayı ile yüzleşmek zorunda kalıyorlar.
Dr. Burak Hoşcan, toplantıda hastalığın belirtileri hakkında da açıklamalarda bulundu. Dr. Hoşcan, belirtinin önce şiddetli ağrıyla başladığını, ağrıyı takiben bulantı ve kusmanın olduğunu, idrarda renk değişikliğinin yaşandığını ve idrar yaparken ağrı hissedildiğini söyledi.
Su tüketimi önemli
Dr. Burak Hoşcan, taş oluşumu sıklığının azaltılması ve önlemleri hakkında şu açıklamalarda bulundu:
Bütün hastalarımıza en başta önerdiğimiz şey sıklıkla günlük sıvı alımının arttırılması. Üç litre civarında su alımı önemlidir.
Burada önemli olan nokta suyu bir anda içmek değil güne yayarak içmektir. Bir de Antalya gibi sıcak iklimde yaşayanlarda veya yoğun fiziksel egzersiz uygulayanlarda vücudun sıvı kaybı artacağından dolayı kaybedilen sıvıyı yerine koymak için günlük sıvı tüketimini arttırmak çok daha fazla önem arz etmektedir.
Bir diğer konu ise tuz tüketimi. Taş hastalığını önlemede tuz tüketimi önemlidir. Tuz taş oluşumundaki en önemli etkenlerden biridir.
Tuz tüketimi günde 3-5 gramı aşmayacak şekilde olmalı. Hayvansal proteinler de taş oluşumunda önemli bir yere sahiptir.
Diyette hayvansal proteinleri mümkün olduğunca sınırlamak gerekir. Bunların yerine avakado, karnabahar veya bezelyede bulunan sebze proteinin alınması hastalarda çok olumlu değişimlere yol açıyor.
Bununla birlikte düzenli egzersiz yapılmalıdır. Stresten de mümkün olduğunca kaçınılması gerekiyor.
Ameliyatsız şok yöntemi
Tanıyı koymak için çeşitli tetkikler yaptıklarını belirten Dr. Hoşcan, "Tanı koymak için önce muayeneden başlıyoruz.
Daha sonra idrar tahlili ile devam eden bazı tahliller yapılıyor. Bazen taşlar için görüntüleme yöntemlerine başvuruyoruz.
Bunlar röntgen, ultrason ve tomografi gibi görüntüleme yöntemleri kullanıyoruz. Tanı konulduktan sonra tabi ki tedavi süreci başlıyor.
Birçok hastada, taşın büyüklüğüne ve yerine bağlı olmak üzere bekleyerek, taşın kendiliğinden düşmesi sağlanabiliyor.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tedavi yöntemlerinin geliştiğini ve tedavilerde başarı oranının arttığını söyleyen Dr. Hoşcan, "Açık cerrahi yöntemle taşlardan kurtulmak mümkün.
Bununla birlikte şok dalga tedavisi kullanıyoruz. Ameliyatsız bir yöntemdir. Dışarıdan vücuda odaklanan ses dalgaları gönderilerek taşta kırılma sağlanıyor.
Bir diğer tedavi yöntemi ise üreteroskopi. Bu yöntem, idrar kesesinden girerek taşın bulunduğu sağ veya sol kanala girip kanalın içinde ve hatta böbreğin içinde taşlara müdahale etmemizi sağlıyor. Bu yöntemlerle hastayı taşlardan rahatlıkla kurtarmamız mümkün oluyor.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT