Açıklamasına, “Referandum için son 2 güne girdik. Pazar günü milletimiz Anayasa değişikliği teklifini oylayacak. Elbette 16 Nisan tarihi ülkemiz ve milletimiz açısından önemli tarih, önemli bir dönüm noktası olacak. Ancak 17 Nisan tarihi de en az 16 Nisan kadar önemlidir. Çıkan sonuç ne olursa olsun, “evetçi”siyle, “hayırcı”sıyla, iktidarıyla muhalefetiyle herkes bu sonuca saygı duymak zorunda. Bunu milli iradenin bir tecellisi olarak görmek zorunda. Bu, husus kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Biz şimdiden çağrımızı yapıyor, 16 Nisan’da çıkacak sonucun zafer ya da mağlubiyet olarak değil, millet iradesiyle ortaya çıkmış demokratik bir sonuç olarak görülmesini diliyoruz. Çünkü hep söylediğimiz gibi, görüşlerimiz düşüncelerimiz, kararlarımız farklı olsa da, hepimiz bu ülkenin iyiliğini istiyoruz.” diyerek başladı.
‘Evet’ demekten mahrum bırakıldıklarını belirten Şahin; “Aslında, biz başkanlık sistemine “Evet” diyebilmek için çok çalıştık; ancak iktidardan da “Evet” demememiz için elinden geleni yaptı. Zira bu metinde kuvvetler ayrılığı ilkesi sağlanmamıştır. Başkanlık sisteminde daha güçlü hale getirilmesi gereken Meclis, tam tersine daha güçsüz hale getirilmiştir. Bu metinde Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak hiçbir işaret yoktur.
Tek söylenen, bize güvenin, olmaktadır.
Oysa ki bu Anayasa maddelerinde;
- Ciddi bir denetim mekanizması oluşturulmamıştır.
- Meclis hükümetten neredeyse tamamıyla koparılmıştır.
17 Nisan günü;
- Hayır çıkarsa daha düzgün bir Başkanlık Sistemini nasıl kuracağımızı hep birlikte yeniden tasarlayalım.
- Evet, çıkarsa, bu sistemin eksiklerini ve sorunlarını nasıl telafi edeceğiz üzerinde tartışalım.
Biz biliyoruz ki, görünüşte çok güzel bir bina yapabilirsiniz. Ama herhangi bir tehlike anında, o binanın yangın merdiveni yoksa bu felaket getirir.” dedi.
YÖNETİM SİSTEMİNDEN DAHA ÖNEMLİ OLAN ÜRETİM SİSTEMİDİR
“Bugün olduğu gibi ülke problemlerinin çözümünü sadece yönetim sistemi değişikliğinde aramak büyük bir hata, bir safdillik olur. Referandumda Evet çıkarsa Türkiye uçacak, Hayır çıkarsa batacak yaklaşımı doğru değildir.” diyen Başkan Şahin;
“Mühim olan hükümetlerin uygulayacakları politikalardır.Eğer politikaları doğru değilse yönetim sisteminizin adı başkanlık olmuş, parlamenter sistem olmuş bir anlamı olmaz.
- Siz işsizliği nasıl önleyeceksiniz.
- Tarımda ve hayvancılıkta dışa bağlılıktan bizi nasıl kurtaracaksınız.
- Dış Ticaret açığını nasıl kapatacaksınız.
- Dağ gibi büyüyen borçları nasıl ödeyeceksiniz.
- Satıp yok edilmesine seyirci kaldığımız fabrikaları yeniden nasıl inşa edilecektir.
Eğer bağımsız ve güçlü bir savunma sanayine sahip değilseniz, Amerikan Füzelerinin, Suriye’yi vurmasını “Memnuniyetle!” karşılamak zorunda kalırsınız.
Eğer güçlü bir ekonomiye sahip değilseniz, dün terör devleti dediğiniz İsrail ile “İşbirliği anlaşması” imzalamak zorunda kalırsınız.
Eğer milli ve yaygın bir sanayiye sahip değilseniz, Hollanda’ya, Almanya’ya yönelik meydan okumalarınız havada kalır.
Küresel güçlerin arasında bir o yana bir bu yana savrulup durursunuz.” diyerek açıklamasına devam etti.
BİR AN EVVEL GERÇEK GÜNDEME DÖNMELİYİZ
Ülkemizin ve İslam Âleminin çözülmesi gereken çok daha acil sorunları olduğunu belirten Şahin; “Bugün ülkemiz hem iç politika da hem de dış politika da çok temel sorunlarla karşı karşıya. Burnumuzun dibi Suriye’de tarihin en büyük kaoslarından biri yaşanıyor. Küresel güçlerin savaş çanları çalınıyor. Peçeteler üzerinde İslam ülkelerinin haritaları yeniden çiziliyor. İçeride ise umutsuzluk hâkim. Ekonomi tıkanmış, işsizlik cumhuriyet tarihin en yüksek seviyelerine gelmiş dayanmış. Ama bizim konuşabildiğimiz tek şey var, evet mi- hayır mı? Bir an evvel ülkemizin gerçek gündemine dönmek zorundayız. İnşallah bu referandum büyük bir olgunlukla sonuçlanır. Ve bizler milletçe, devletçe bu devasa problemlerin çözümüne odaklanırız.” dedi.
DÜNYA BÜYÜK SAVAŞA DOĞRU GİDİYOR
Başkan Şahin, Dünya’da ki bu kargaşanın barışın değil büyük kıyımın habercisi olduğunu belirttiği açıklamasına; “Adeta bütün dünya bir akıl tutulmasının içerisinde. Bu akıl tutulması insanlığı Üçüncü dünya savaşının eşiğine getirmiştir. Bölgemize, Moğol istilalarında bile görülmedik bir kargaşa ve kaos hâkim. Herkes birbirini tehdit ediyor. Hollanda’dan, Almanya’ya, Amerika’dan Fransa’ya, İngiltere’den Rusya’ya, tam 13 ayrı ülkenin askeri güçlerinin bölgemize yaptığı yığınak bu akıl tutulmasının sonucudur. Bütün namluları İslam dünyasını hedef almış bu silahların amacı, huzur ve barışın değil, sanki “Melhame-i Kübra”nın yani “Büyük Kıyım”ın habercisidir. Böyle bir ortamda en küçük bir provokasyon, en küçük bir kıvılcım, tarihin en kanlı kıyımlarının yaşandığı bir küresel savaşın tetikleyicisi olabilir. Yine unutmamalıyız ki Suriye’den sonraki hedef Türkiye ve İran’dır. Bundan dolayı böyle dönemlerde yapılması gereken, yangına körükle gitmek değil sağduyuyu ve akl-ı selimi ortaya çıkarmaktır.” diyerek devam etti.
BU KRİZ SİLAHLA DEĞİL MÜZAKERE VE DİYALOGLA AŞILABİLİR
Sağduyu ve diyaloğun önemine vurgu yapan Şahin; “Bu kaos ortamı, tehditle, silahla, füzeyle, askeri güçle değil hakkı üstün tutan bir anlayışla önlenebilir. Saadet Partisi olarak çatışma ve gerginlik yerine sağduyu ve diyalog çağrımızı yeniliyor ve şu uyarıları tarihi bir sorumluluk olarak kamuoyuna sunuyoruz:
Öncelikle ifade etmeliyiz ki, Sadece Suriye değil, bütün bir İslam alemi tehdit altındadır.
1. ABD ve Rusya örneğinde görüldüğü gibi bölgeye yönelik her türlü yabancı müdahale sorunu çözmekten çok kaosu daha da arttırmaktadır.
2. Savaşı başlatmak kolay, bitirmek zordur. Şartlar ne olursa olsun, barış için, diplomatik kanallar sonuna kadar zorlanmalıdır.
3. İslam dünyası kendi sorunlarını kendi içinde çözebilecek tarihsel birikim ve tecrübeye sahiptir.
4. İslam ülkeleri ile ilişkilerin güçlenmesi ve sağlıklı bir müzakere ortamının oluşması sağlanmalıdır.
5. Bütün İslam dünyası temsilcilerinin yer aldığı geniş katılımlı bir “Suriye Barış Konferansı” tertip edilmelidir. D-8 kuruluş amacı ve yapısı itibariyle bu konuda uygun bir zemin olarak değerlendirilmelidir.
6. Biz Saadet Partisi olarak, Millî Görüşün İslam ülkeleri nezdinde sahip olduğu birikim, tecrübe ve etkinliğini harekete geçirmeye, bu yönde atılacak her türlü olumlu adımı desteklemeye hazırız.” diyerek Partisinin uyarılarını aktardı.
16 NİSAN HAKKIN, ADALETİN VE KARDEŞLİĞİN YERLEŞMESİNE VESİLE OLSUN
Sevdiklerinin hata yapmasını, yanlışa düşmesini, zarar görmesini istemediklerini belirten Şahin, açıklamasını şöyle bitirdi. “Bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyor, inandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak aziz milletimize arz ediyoruz.16 Nisan Pazar günü yapılacak Referandumun, ülkemizde iyiliğin, hakkın, adaletin yerleşmesine vesile olmasını diliyoruz. Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-ı Allah’dır. Allah (cc) Ülkemizin, Milletimizin ve İslam Âleminin yardımcısı olsun.”dedi.