Uluslararası Medikal Kurtarma Ekipleri Derneği (UMKE-DER) Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Hilmi Özden, Türkiye'nin afetlerdeki kriz yönetiminde gayet başarılı bir ülke olduğunu söyledi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Özden, AA muhabirine, Sağlık Bakanlığının 2010'da bünyesinde gönüllü sağlık çalışanlarından oluşan UMKE'yi kurduğunu anımsatarak, 2014 yılında ise UMKE-DER'in oluşturulduğunu anımsattı.
UMKE'nin AFAD ile koordineli şekilde afetlere müdahale ettiğini anlatan Özden, şöyle devam etti:
"1999 yılındaki Marmara Depremi'nin ardından Türkiye'nin afet yönetimi konusundaki stratejisi değişti. 2009 yılında AFAD'ın kurulmasıyla Türkiye'nin afet konusunda izlediği sistem kriz yönetiminden ziyade risk yönetimine dönüştü. Bu konuda Türkiye, 112 ambulans sistemiyle de dünyada önde gelen nadir ülkelerden biridir. UMKE de Sağlık Bakanlığı bünyesinde gönüllü sağlıkçılardan oluşmaktadır. 112 Acil Sağlık personeli dünyada seçkin personel özelliklerine sahiptir. AFAD, Türk Kızılay ve bazı sivil toplum kuruluşları da afet konusunda dünyada parmakla gösterilen organizasyonlara imza atmaktadır."
Özden, afet öncesi risk yönetimi ile afet ve afet sonrası kriz yönetimine "bütünleşik afet yönetimi" denildiğini, bunun bilimsel yönetim şekli olduğunu bildirdi.
Önceki yıllarda afetler için sadece kriz yönetiminin yapıldığını hatırlatan Özden, şöyle konuştu:
"Özellikle sanayi bölgelerinde afete hazırlıklı olmak çok önemli. Sanayi bölgesinde olan bir deprem, doğal afetin yanında teknolojik afete dönüşür. Fabrikalar yanmaya başlar ve patlamalar meydana gelir. Kimyasal ve zararlı gazlar etrafa yayılır. Türkiye'nin, kriz yönetimi anında elinden geleni yaptığını görüyoruz. Türkiye kriz yönetiminde gayet başarılı bir ülkedir. Kriz yönetimi konusunda Türkiye Cumhuriyeti, dünyada kendini gelişmiş sanan birçok ülkeden önde bulunmaktadır. Fakat kriz yönetimindeki başarı afetteki başarı anlamına gelmez. Afetin hazırlık döneminde farkındalık anlayışının yüksek olması gerekiyor. Risk yönetiminde başarılı olamazsanız, kriz döneminde dünyanın en başarılı ülkesi olmanız afeti geriye döndürmez."
Özden, anaokulundan üniversiteye kadar halkın bilinçlendirilmesi, afet tatbikatlarının yapılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin yüzölçümünün yüzde 90'ından fazlasının farklı derecelerde deprem riski taşıdığına dikkati çeken Özden, "Bizim riski yönetmemiz gerekiyor çünkü depremle birlikte yaşayacağız. Bilinçlilik düzeyimiz ne kadar yüksekse, ona göre hazırlıklı oluruz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bilinçli ilk yardım son derece önemli"
UMKE mensuplarının AFAD ile koordineli çalışmasının önemine değinen Özden, sözlerini şöyle sürdürdü:
"1999 depreminde enkazdan kurtarılanların bir süre sonra yaşamını yitirdiklerini görmüştük. Sağlıkçıların çok iyi bildiği Crush sendromu ortaya çıkar. Bu sendromda doku proteinleri böbrek tübüllerini tıkayınca kişi, hayatını kaybeder. Onun için verilecek serum çeşidine dikkat edilmelidir. Hayat üçgeni oluşturmuş kişi kurtulmuş ama iki gün hareketsiz kalmışsa vücut ısısı düşmüştür, hipotermi gelişmiştir. İşte ilk anda gelip UMKE ve sağlık çalışanlarının kazazedenin vücut ısısını koruması önemlidir."
Depremde omurga kırıklarının da çok önemli olduğu bilgisini veren Özden, şunları kaydetti:
"Eğer bir boyun kırığı iyi atellenmediyse felç yaşanır. Organ yaralanması, göğüs travması gibi durumlar da bu tip afetlerde ortaya çıkar. Arama kurtarma faaliyetlerinde UMKE, 112, Kızılay, UMKE-DER, sivil toplum kuruluşları yer alır. Afetlerde bu eş güdüm çalışmasının vilayetlerde valiler, ilçelerde kaymakamlar yönetir. Crush sendromundan tutun, hava yolunun açılmasına, kardiyovasküler durum ya da ampütasyon gibi durumlarda sağlıkçı müdahalesi lazımdır. Bununla birlikte sağlıkçının bulunmadığı ya da sayı itibarıyla yetersiz kaldığı hallerde ilk yardım eğitimi almış vatandaşlar da gönüllü olarak katkıda bulunmalıdır. Sağlık çalışanı gelene kadar yapılacak bilinçli ilk yardım son derece önemlidir."