Üzüm bağlarıyla bir zamanlar türkülere konu olan ancak zamanla üzüm yetiştiriciliğinin azaldığı Kayseri'de, kaybolmaya yüz tutmuş üzüm çeşitleri koruma altına alınıyor.
"Gesi Bağları", "Germir Bağları", "Erkilet Güzel Bağlar Bozuyor" gibi türkülerde işlenen Kayseri'deki üzüm yetiştiriciliği, eskisi kadar ihtişamlı olmasa da, kentte bağ bozumu, vatandaşların kendi pekmez ve üzüm ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde devam ediyor.
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünce yapılan projeyle kaybolmaya yüz tutmuş üzüm çeşitleri bir bir toplanarak hem koruma altına alınıyor hem de genetik yapıları belirleniyor.
ERÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kayseri'nin de içinde yer aldığı Kapadokya bölgesinin, antik çağlardan beri bağcılığın yoğun yapıldığı bir bölge olduğunu söyledi.
Günümüzde Ege ve Akdeniz bölgesiyle kıyasladığında, bu bölgenin artık bağcılıkta daha geride kaldığını ifade eden Uzun, "Üzüm çeşitliliği açısından Kayseri, geçmişten bu yana yetiştiricilik yapıldığı için oldukça zengin. Yetiştiriciliğin azalmasıyla bu bölgedeki üzüm çeşitleri yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmakta. Biz bu çalışmayı geniş anlamda çeşitlilik barındıran üzüm genotiplerini korumaya almak, çoğaltmak ve daha sonra kullanmak adına başlattık." diye konuştu.
- "150 civarında genotip topladık"
Prof. Dr. Uzun, üzümün, Kayseri'de sosyakültürel ve sosyoekonomik anlamda yer aldığını hatta bunun türkülere de yansıdığını aktardı.
Bir meyvenin, şehrin kültüründe yer edinmesinin onun ticari olarak da önemli olduğunu gösterdiğini anlatan Uzun, şöyle devam etti:
"Bugün İncesu ilçesinde üzüm festivalleri düzenleniyor. Bölge aslında üzüm bölgesi, son yıllarda bu etkinliği azalmış. Amacımız mevcut üzüm popülasyonları arasında genotipleri toplayarak kaybolmalarını önlemek, çoğaltmak, muhafaza altına almak, daha sonraki çalışmalarda bilimsel bilgi üretmek. En önemlisi muhafaza altına almak çünkü bir kısmı kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Şu ana kadar 150 civarında genotip topladık, bunların özelliklerini belirliyoruz, çoğaltıyoruz, bir kısmını çoğalttık, araziye aldık. Bir yandan genetik çalışma da yapacağız. Aynı genetik yapıda olanları ayıracağız. Arazi çalışmalarını doktora öğrencimiz yürüttü. Kayseri bölgesindeki bağlar ve ev bahçelerindeki asmalar incelendi ve farklı özellik gösterenler belirlendi. Türkiye'ye baktığımızda farklı bölgelerde farklı çeşitler ağırlıklı olarak yetiştirilmektedir. Ama bazı standart çeşitler farklı bölgelerde yetiştiriliyor. Bizim topladıklarımız daha çok Kapadokya'ya ve Orta Anadolu'ya has genotipler."
Yeni üzüm türlerinin ortaya çıkmasının önemine değinen Uzun, "Meyveciliğin her alanında yerli çeşitlerimizin geliştirilmesi ve kullanılması önemli. Meyvecilikte de bunu başarmamız gerekiyor. Çünkü eğer kendi çeşitlerimizi geliştirmezsek yabancı çeşitleri kullanmak zorunda kalıyoruz, döviz ödüyoruz. Kendi ekolojimize uygun çeşitleri geliştirmemiz için yerel genetik kaynaklarımızı değerlendirmeliyiz." diye konuştu.
Prof. Dr. Uzun, çalışmayı ERÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Biriminin (BAP) desteklediğini, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Ali Sabır ve doktora öğrencisi Gülşen Yılmaz ile yürüttüklerini sözlerine ekledi.