Uzun yıllar turizm sektöründe yönetici olarak çalışan 38 yaşındaki Derya Çöl, vefat eden babasından kalan hayvanlara bakmak için kariyerinden vazgeçip besiciliğe başladı.
Nevşehir'in Kozaklı ilçesinde yaşayan Derya Çöl, kanser tedavisi gören babasının 2019'da ölümü üzerine turizm alanındaki yaklaşık 15 yıllık kariyerine son vererek, kendisine miras kalan 18 büyükbaş hayvana bakıyor.
Annesiyle yaşayan Çöl, AA muhabirine, babasının ölümünden sonra aldığı kararla hayatına başka bir yol çizdiğini söyledi.
Turizm sektöründe 2005'te çalışmaya başladığını belirten Çöl, "Turizme resepsiyon görevlisi olarak başladım. Daha sonra ön büro müdürlüğü ve otel genel müdürlüğüne kadar yükseldim." dedi.
Aile büyüklerinin hayvanların satılması kararına karşı çıkarak şehir hayatından vazgeçip Kayseri'den memleketine döndüğünü dile getiren Çöl, şunları kaydetti:
"Duygusal bir karardı. Babamın vefatından sonra onun beslediği inekler satılsın mı satılmasın mı konusunda büyüklerimiz kendi aralarında karar almaya çalışıyordu. Ben bu konuşmaların olduğu sırada hiç konuşmuyor ve yorum yapmıyordum. Tabii kendi içimden düşünüyor ve mantıklı karar vermeye çalışıyordum. Satılmalı mı tek başıma baş edebilir miyim diye kafamda kuruyordum. Babamla küçükken ahıra giriyordum ama bu kadar detaylı girmiyordum."
Çöl, bu mesuliyeti aldığında hayvancılık hakkında hiçbir bilgisi olmadığını, 3-4 ay boyunca bu alanda bilgi topladığını anlatarak, "Ahıra giriyordum ama bu işi çok detaylı bilmiyordum. Kışın topladığım bilgilerle besiciliği yaz mevsimi itibarıyla profesyonel yapmaya çalıştım. Severek yapıyorum, her sabah 05.30'da kalkıp işime başladığımda 'Of, yine kalkıyorum.' demedim." ifadelerini kullandı.
- "İnsanların bana övgü dolu bakışları oluyor"
Aldığı karar ve sonrası ortaya koyduğu çalışma azmiyle çevresinde takdirle karşılandığını belirten Çöl, şunları kaydetti:
"Burası küçük bir ilçe. İnsanların bana övgü dolu bakışları oluyor. 'Babasının malını batırmadı, devam ettiriyor.' diyorlar. Bu da bana mutluluk, huzur veriyor. Uzun süre ilçe dışında kalmıştım ama iyi ki gelmişim diyorum. Otelde çalışırken sabah 09.00'da mesaiye başlıyordum, bazen gece 24.00'te işten çıkıyordum. Burada sabah kalkıyorum, ahıra giriyorum, önce ineklere bakıyorum. Herhangi bir hastalıkları var mı, yemler doğru atılmış mı, samanları doğru verilmiş mi diye bakıyorum. Daha sonra inekleri sağıyorum. Sağım bittikten sonra 06.15'te hayvanlar meraya çıkıyor. Sonrasında evdeki işlere dönüyorum. Tavukları, hindileri, kazları yemliyorum. Bahçemdeki sebzelerimi, çiçeklerimi suluyorum. Bu işleri bitirince zaten saat anca 10.00 oluyor ve gün benim için adeta duruyor. O sürede de zamanı kendime ayırıyorum. Akşam 18.00 gibi inekler geliyor. Onların yemlerini veriyorum ve sağım işlemi başlıyor. Sağım bittikten sonra sütü kooperatiflere yolluyorum ve istirahate çekiliyorum."
- "Telefon rehberimde turizmciler kayıtlıyken şimdilerde samancı kayıtlı"
Bu işe başladıktan sonra kendi işinin patronu olduğunu anlatan Çöl, "Şehir hayatı çok tempolu, beyin olarak çok yorucu ve her şey para. Burada kendi işimi yapıyorum, her şey doğal. Mesela çarşıya çıktın, herkese selam verebiliyorsun, herkes tanıdık. Paran olsa da olmasa da ihtiyacını giderebiliyorsun. Üretim çok güzel bir şey, şehirde bunu yapmak çok zor." ifadelerini kullandı.
Besiciliğe dair birçok konuyu sosyal medyada bu alanda oluşturulan gruplardan öğrendiğini belirten Çöl, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sosyal medyayı iyi kullanmaya çalışıyorum. Sosyal medyada hayvancılıkla uğraşan insanların var olduğu sayfaları takip ediyorum ve o sayfalardan bilgi topluyorum. Aslında işe başlayışım da öyle oldu. İnsanlar WhatsApp'ta kurdukları gruplarda bilgilerini paylaşıyor. Mesela hayvanın ayağına çivi batmış, bunun tedavisini, buzağısının doğumu esnasında başına geleni anlatıyorlar. Bunları araştırarak günümü geçiriyorum. Telefon rehberimde daha önce turizmciler kayıtlıyken şimdilerde inek alım satımı yapan, yemci, samancı numaraları kayıtlı."