"Merhametle tedavi edilemeyecek hiçbir hastalık yoktur"
Panelin açılış konuşmasını yapan Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Şahin, insanın bedenen ve ruhen iki yönlü olduğunu belirterek, “Ruh sağlığını etkileyen çok fazla kompleks faktörler mevcut fakat en büyük faktör kişinin kendini gerçekleştirme serüveninde yaşadığı kaoslardır. Bizim medeniyetimiz merhamet medeniyetidir. Merhametle tedavi edilemeyecek hiçbir hastalık yoktur” dedi.
Açılış konuşmasının ardından sahneye gelen Şizofreni Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri ve aynı zamanda hasta yakını olan Meral Taşkent, ülkemizde ruh sağlığı hizmetlerinden yararlananların sivil örgütlenme birikiminden bahsederek şunları ifade etti: “İnsanlar bilinmeyenden korkarlar. Şizofreni de insanlar tarafından bilinmediği için olumsuz bir ön yargı söz konusu. Benim de 17 yıl önce oğlum bu hastalığa yakalanana kadar hiçbir bilgim yoktu. Önemli olan ailelerin ve çevredeki kişilerin şizofreni hastalarına sevgiyle ve ilgiyle yaklaşmaları. Umudu elden bırakmadan sabırla davranmalısınız.”
Taşkent, “Bir kişiye şizofreni tanısı konulduysa eğer ailelerin dikkat etmesi gereken üç önemli nokta vardır; uzman doğru doktoru bulabilmek, doğru ilaç ve doz uygulaması ile sosyal iyileşme yani rehabilitasyon süreci. Çünkü bu hastalar toplum içerisinde ne kadar çok yer alırlarsa o kadar iyi olur. Biz de bu süreçte Şizofreni Dernekleri Federasyonu olarak elimizden gelen her şeyi yapmaya devam ediyoruz. Ankara’da ‘Mavi At Kafe’ isminde bir yer açtık ve şu an orada şizofreni hastaları çalışıyor. Federasyon olarak hastaları bilgilendirmek ve ailelerin farkındalığını artırmak adına sempozyum, sergi, yürüyüş, çalıştay, yarışma, kermes gibi daha pek çok etkinlik yaptık ve yapmaya devam ediyoruz” dedi.
Şizofreni Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür ise ruh sağlığı hizmetlerinin daha verimli olması için hizmet alan ve veren kişilerin işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, “Şizofreni hastalarına yaklaşımda, uzman olma rolünden insan olma rolüne geçilmeli, anlamak için çaba gösterilmeli, hastalık değil kişi odaklı yaklaşım üretilmeli, hasta ile işbirliği kurulmalı ve hastanın hayatı zorlaştırılmamalı, etkin olması için motive edilmeli, hastalığı kabullenmesi sağlanmalı, hasta dinlenmeli, empati kurulmalı, uzlaşılmalı ve ortaklık kurulmalı” diyerek şizofreni hastalarına karşı yeni bakış açısı hakkında açıklamalarda bulundu.
Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği Üyesi Yasemin Şenyurt, ‘Anlamlı Bir Yolculuk’ ismini verdiği kendi hayat hikâyesinden bahsederek şunları söyledi: “2000 yılından beri şizofreni tedavisi görüyorum. Hastalığa ilk yakalandığım dönemde üniversite üçüncü sınıf öğrencisiydim ve okulumu dondurdum. Tedaviye ilk başladığım zamanlarda ilaç ve uykudan ibaret bir hayatım olacağını düşüyordum fakat öyle olmadı. Ailem ve doktorumun ara ara okula gidip derslere girmemin bana iyi geleceğini söylemeleri üzerine ben de derslere gitmeye başladım. Bana bir cesaret geldi ve bu hastalıkla baş edebileceğimi gördüm. Üniversiteye geri döndüm, okulumu bitirdim ve yüksek lisans yaptım. Yazılar, öyküler yazmaya başladım ve şu ana kadar yayımlanan üç kitabım var. 'Karış yaşama, damgalama, anla' hayat felsefesiyle bizlere kendimizi iyi hissettiren Mavi At Kafe’de çalışıyorum. Bu hastalıkla birlikte yargılayıcı olmamayı öğrendim. İnsanlar şunu unutmamalıdır ki şizofreni hastası olanların da dünyası var.”
Panelistlerin konuşmalarının ardından grup çalışması için sahneye gelen Doç. Dr. Haldun Soygür, Doç. Dr. Nermin Gürhan, KMÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Esma Özmaya ile Öğr. Gör. Anıl Çilem Çelik, KMÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğr. Gör. Fatma Ayhan, Gazi Üniversitesi Arş. Gör. Feride Ercan, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Meral Taşkent, Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği Üyesi Yasemin Şenyurt ve Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Burak Şahin uzmanlık alanları hakkında açıklamalarda bulunduktan sonra katılımcıların sorularını cevaplandırdılar.