Apikal rezeksiyon işleminin enfekte olan kök bölgesinin cerrahi müdahale sonucu çıkarılarak kanal tedavisini destekleyici bir işlem olduğunu belirten Şimşek, "Apikal rezeksiyon, dişin kemik içinde bulunan kök ucunda meydana gelen apse ve kistik lezyonların cerrahi olarak açılıp, buradaki enfekte kök bölgesinin kesilip çıkartılması ve beraberinde de kanal tedavisinin bitirilmesidir. Apikal rezeksiyon dişin çekiminden önce değerlendirilmesi gereken bir tedavi seçeneğidir. Kök ucunda, iltahaplı bir alan görüldüğünde ilk yapılacak işlem kanal tedavisidir. Fakat bazen kanal tedavisi bu iltahabın giderilmesinde tek başına yeterli olamaz ve hastanın şikayetleri devam eder. Böyle bir durumla karşılaşınca cerrahi olarak hasarlı dokunun ve kök ucunun alınması gerekir. Enfeksiyonun veya kistin boyutuna göre nüks görülebilir. Operasyon sırasında oluşan kemik kaybını telafi etmek için de kemik grefti uygulaması yapılabilir. Apikoektomi cerrahi bir prosedür olduğu için postoperatif bir iyileşme sürecine ihtiyaç olacaktır. Cerrahi lokal anestezi, iv sedasyon veya genel anestezi altında yapılabilir. Birçok hasta sadece lokal anesteziyi tercih etmektedir. Bu karar konsültasyon eşliğinde en iyi şekilde hasta ve hekim tarafından verilir" dedi.
Apikal rezeksiyon işleminin hangi durumlarda yapılabileceği hususunda da bilgi veren Şimşek, "Diş kökünün yapısal veya şekilsel bozukluğu nedeniyle kanal tedavisinin tam yapılamaması, diş üzerinde çıkarılamayan bir restorasyonun varlığı nedeniyle kanal tedavisi yapılamaması, kanal Tedavisi sırasında alet kırıldıysa, kırılan aletin mutlaka çıkarılması gerekiyorsa, aleti çıkarmak amacıyla, yapılmış kanal tedavisine rağmen hastanın ağrısının devam ettiği durumlarda, diş kökünde kist oluşan vakalarda, diş kökünün kemik içerisindeki 1/3 uç kısmının kırılması durumlarında apikal rezeksiyon işlemi uygulanmalıdır" diye konuştu.