Herkesin birbirini kırdığı 1970’li yıllarda şiddete dayanmayan bir dil kullanması Erbakan’ı diğer liderlerden ayıran bir özelliktir.
Erbakan Hoca siyaset sahnesine dini değerleri taşımış, bu yüzden hasımları tarafından dini siyasete alet etmekle suçlanmıştır. Hâlbuki objektif bir değerlendirme yapıldığında gerçeğin bir başka boyutunun olduğunu görüyoruz.
Erbakan Hoca, İslami hayatı salt sosyolojik bir yargı olmaktan çıkararak, göz ardı edilemeyecek önemde bir siyasi olguya dönüştürmüştür. Kısacası siyasi aktörlere deyim yerindeyse ayar vermiştir. Erbakan 1970‘li yıllarda muhafazakar, İslami hassasiyeti olan kitleleri sağ siyasetin içinde ezilmekten kurtarmıştır.
Erbakan, dışarıda veya kenarda bırakılmış, horlanmış yahut içlerine kapanmaya mahkûm edilmiş mütedeyyin kesimleri siyaset yoluyla öne çıkarmaya çalışmıştır.
12 Eylül 1980’de milletin verdiği oya silah zoruyla tecavüz edildiğini görenler, bu iş burada bitti demişti. Erbakan Hoca hiç oralı olmadı. Hiçbir şey olmamış gibi yeniden Bismillah deyip yoluna devam etti. Adeta devlet Erbakan’a gelme, seni istemiyoruz dedi. O dinlemedi ve senin beni istememe hakkın yok, buna millet karar verir dedi, yürüyüşünü sürdürdü. Erbakan gelmesin diye yasaklar koydular, kurallar koydular, seçimlere baraj sistemini koydular. Erbakan Hoca ne biliyorsanız yapın, ister maçın başında, ister içinde, ister sonunda kural değiştirin ne pahasına olursa olsun ben varım dedi. Hakem oyunları ya da hakim oyunları olmasaydı belki de hiç kaybetmeyecekti.
Erbakan çok zeki biriydi. Bütün okulları 1.’likle bitirdi. Türkiye’nin en genç profesör unvanını aldı. İsmet İnönü onun zekâsına hayran kalarak, Cumhuriyetten buyana bir tek adam yetiştirdik, oda dinci oldu demiştir.
Erbakan Hoca, ahlaksız politikanın iktidar olmak için her türlü şiddeti mubah gördüğünü bildiğinden, önce ahlak ve maneviyat diyerek Anadolu insanının bin yıllık değerleriyle demokratik sürece katılmasının yolunu açmıştır. Erbakan’ın Türk İslam dünyasına en büyük katkılarından biri dayatmacı yönetimlerin kurşun atarak değil, oy atarak değişmesine öncülük etmesidir.
28 Şubat sürecinde Refah Partisi kapatıldığında Erbakan Hoca teşkilatına şunları söyledi:
Bu vatan, bu ülke bizimdir. Bu olay aslında tarihin akışı içerisinde fevkalade basit bir olaydır. Bundan dolayı huzuru, sükûneti muhafazaya her zamankinden daha fazla riayet etmeliyiz. Yine bu kapanma kararı için, bu olay bizim yolumuzda bir virgül hükmündedir. Bu kapatmalar bu zihniyetin tek başına iktidarının müjdecisidir. Kimin canı sıkılıyorsa, kim bağırıp çağırmak istiyorsa ormana gitsin bağırsın diyor.
Erbakan Hoca derki;
Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışlarıdır.
Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz. Herkes kardeşi için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu da budur.
Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihat yapıyoruz.
Müslüman, hakkın hâkimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir.
Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar.
Türkiye’deki mütedeyyin camiaya siyaset ufkunu açan, bu günkü kadroları yetiştiren ve sadece Türkiye’nin değil İslam dünyasının öykünerek takip ettiği Erbakan Hocamızı ölümünün 8. Yılında hayırla, rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Mekanın Cennet Olsun...