Eski Başbakan ve Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesine (KMÜ) konuk oldu. Fikri Gelişim Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen ‘Zihniyetten İletişime Müktesebat’ konulu konferansa Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Karaman protokolü, KMÜ yöneticileri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasıyla başlayan program KMÜ’nün ve Fikri Gelişim Öğrenci Topluluğunun tanıtım filmlerinin izlenmesiyle devam etti. Programda açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, konferansını vermek üzere sahneye geldi.
Dil ve Zihniyet Vurgusu
Zihniyetin bilgi ile bilinç arasında kurulan bir köprü olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Bilgi yalnızca bir malumat değildir. Malumat, size ait olduğu zaman bilgi haline gelir. Eğer bilgi gerçek anlamda özümsenirse bilinç olur, şuur olur, idrak olur. O şuur da zaman içinde kişinin duruşu ve ahlakı olur.” dedi.
Ahmet Davutoğlu, dilin yalnızca ağızda sözün icra edildiği bir organ olmadığını vurgulayarak, “Dil, zihinde başlar, zihninizde bir kavram yoksa düşünemezsiniz. Dili zihinsel bir faaliyet olarak görmelisiniz. Dili kelama döktüğünüzde iletişim başlar. Her dil bir dünyadır ve öğreneceğiniz her dil size yeni ufuklar açar. Zihnimiz ise dinamik bir yapıdır. Yaşadığımız her şey zihnimizi şekillendirir. Statik toplumlardan büyük düşünürler çıkmaz. Zorluklar, düşünce adamlarının şevkini asla kırmaz ve düşünce adamları dinamik toplamlarda yetişir.” şeklinde konuştu.
Karaman ve Kudüs
Konuşmasını iki şehir ekseninde sürdüreceğini belirten Davutoğlu ilk olarak Karaman’ı ele alarak şöyle devam etti: “Karaman, kaynak ve kök bir şehirdir. Türkçe bu şehirde Anadolu’nun özü olan dil haline geldi. Karaman, Konya’yı hazırlayan bir şehirdir. Mevlana’yı seven herkes Karaman’a hürmet göstermek zorundadır. Karaman’da okuyup da Karaman sokaklarında dolaşmadan o dili, o hikmeti öğrenmeyen nasipsiz kalır. Şehirler kendisinden ders almayı bilen bireylere bir zihniyet katar. Biraz da bugünlerde yüreğimizin şehri olan Kudüs’ten bahsedelim. Tarih bilinci olan herkes Kudüs’ü konuşmalı ve anlatmalıdır. Kudüs, hayatımızın istikametini çizen bir şehirdir. Bize 500 yıl önce emanet edilen bir şehirdir. Bu yüzden Kudüs ile ilgili gelişmeler en çok da bizi ilgilendirir. Kudüs ile ilgili zihniyetim 1967 yılında Kudüs’ün işgal edilmesiyle şekillenmeye başladı. Trump’ın zihniyeti ile bizim zihniyetimiz bugün çarpışıyor. Trump, bütün insanlığı tehlikeye atacak bir hamleye imza attı. Kudüs olmadan barış olmaz. Kendi onurumuzu korumak için Kudüs’e sahip çıkmalıyız.”
“Gönülden gönüle konuşanlar tercümeye gerek duymaz”
Üniversitenin meslek sahibi olmak amacıyla okunmaması gerektiğini hatırlatan Davutoğlu üniversiteler ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Her öğrenciyi evrensel insanlık bütününe sahip bir şekilde donatmak üniversitelerin birinci görevi olmalıdır. Üniversitelerin ikinci görevi ise bulunduğu kültür havzasının aydınlarını yetiştirmek olmalıdır. Meslek sahibi olmak bu iki görevi hakkıyla yerine getiren her bireyde olacak bir durumdur. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin de en çok öne çıkması gereken alan dil olmalıdır. Anadilini bilmeyen birisi başka bir dili öğrenemez. Türkçemizi statik bir dil olarak görmeyin ve asla Türkçe ile Osmanlıcaya ayrı bir dil muamelesi yapmayın. Önce kendi dilinizi en iyi şekilde öğrenin, daha sonra da farklı dilleri öğrenme gayreti içerisinde olun. Dilden dile konuşanlar için tercüme gerekir fakat gönülden gönüle konuşanlar için tercümeye gerek kalmaz.”
Siyasi dalgalanmalar içindeki çakma siyasetçilere de taş geldi
Ahmet Davutoğlu konuşmasının son bölümünde ise ülke olarak zor bir coğrafyada bulunduğumuzu ifade ederek, “Böyle bir coğrafyada ayakta kalabilmek için güçlü olmamız gerekiyor. Güçlü olmak güçlü şahsiyetlere sahip olmaktan geçer. Hızla akan tarihe seyirci olmayın ve tarihin arkasından koşmayın. Kendi ile barışık, gelecekte yaşanabilecek her şeye karşı hazırlıklı olacak şekilde yetişin. Siyaset yapmayı düşünüyorsanız da sizlere ‘Bir şey olduktan sonra siyasetçi olun, siyasetçi olduktan sonra bir şey olmayın’ tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Kendi ayaklarınız üzerinde durun ve öyle devlet görevi yapın.”
Konferans, plaket ve hediye takdimlerinin ardından konferans sona erdi.