‘Gesi Bağları’ türküsünün ele alındığı programa Genel Sekreter Ahmet Tüfekci ile çok sayıda üniversite personeli ve öğrencisi katıldı.
Programda ilk olarak Yrd. Doç. Dr. Onur Aykaç, her hafta farklı bir şehre misafir olmaktan duydukları memnuniyeti belirterek, Kayseri’nin Gesi köyünde geçen hikâyeyle ilgili şunları dile getirdi: “Askerliğini yeni bitirmiş, yirmili yaşların başında bir Anadolu delikanlısı olan Mustafa, Gesi’de yaşamaktadır. Bir küçük evin en büyük oğludur. Bir kocamış anası, beş de kardeşi vardır. Bahar ayları geldiğinde bavulunu, yolluğunu alıp anasına, kardeşlerine veda eder; çalışıp para kazanmak amacıyla kara trene binip İstanbul yollarına düşer. Burada bir inşaatta çalışır. Yaptığı işi çok beğenir işvereni. İşçiyken kalfa, kalfayken usta yaparlar bizim Mustafa’yı. Mustafa, iyi kalpli işverenin aracılığıyla Leyla ile tanışır ve onunla evlenir. İki genç birlikte yaşamak için Gesi’ye dönerler. Ancak İstanbul’da doğup büyüyen Leyla için Gesi pek cazip bir yer değildir; oralara alışmakta zorlanır. Bir de buna kaynanasının kötü davranışları eklenince hayat onun için iyice çekilmez olur. Leyla her ne kadar Mustafa’nın desteğiyle Gesi’ye ve ev işlerine alışsa da gönlü hep İstanbul’da kalır. Leyla’yı mutsuz görmeye dayanamayan Mustafa, yeniden İstanbul’a gitmeyi teklif eder; tabii Leyla da bunu hemen kabul eder. Ancak orada kalacak yerleri ve harcayacak paraları yoktur. İki sevdalı hemen bir plan yaparlar. Mustafa önden İstanbul’a gidecek, orada iş bulacak, ev ayarlayacak ve Leyla’yı da İstanbul’a götürecektir. Mustafa gurbetin yolunu tutar; İstanbul’da bir iş bulup çalışmaya koyulur. Mustafa İstanbul’a gittikten kısa süre sonra bir erkek evlat dünyaya getiren Leyla ise hasretle sevdiğinin yolunu gözlemektedir. İki sevdalı kavuşabildi mi? Onu bilen yok. Ama Leyla’nın Gesi bağlarında gezerken söylediği türkü, dilden dile dolaştı Kayseri’de. Bütün kara yazgılı gelinlerin dilinde bir marş gibi söylendi Leyla gelinin türküsü. Bir daha böyle acılar yaşanmasın diye de dualar edildi.”
Program, türkünün hikayesinin sözlü anlatımının ardından Karaman Milli Eğitim Müdürlüğünde Müzik Öğretmeni olarak görev yapan Halil Erbay’ın bağlama eşliğinde türküyü yorumlamasıyla birlikte son buldu.