Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesini, 08 Ekim 2013 tarihinde yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptali istemiyle Türk Eğitim-Sen tarafından açılan davada, Danıştay 8. Dairesi, 24.04.2018 Tarihli, 2013/10501 Esas, 2018/2319 Karar Sayılı kararı ile işlemi iptal etmiştir.
Danıştay kararında, “Andımız” metninin Anayasa’mız ve millî eğitim sistemimizin temel amaç ve ilkeleriyle uyumlu olduğu, “Ant”ın kaldırılması için pedagojik ve yasal gerekçeler gösterilmediği ve dolayısıyla “Öğrenci Andı”nın kaldırılmasının haklı gerekçelere ve hukuki temellere dayandırılmadığı ifade edilmiştir.
Danıştay’ın bu kararı, Türk milletinin ezici çoğunluğu tarafından memnuniyetle karşılanmış; ancak dinî gerekçelerin arkasına saklanan bazı çevreler ile etnik ırkçılık şampiyonları tarafından “Eski Türkiye’nin geri gelmesi”, “faşizm”, “tek tipçilik”, “ırkçılık” gibi suçlamalara muhatap olmuştur.
“Öğrenci Andı”nın kaldırılmasının, sözde “çözüm ve barış süreci”nde birtakım bölücü çevreleri memnun etmek için yapılmış yanlışlardan biri olduğu unutulmamalıdır. Türkiye’nin en köklü sivil toplum kuruluşu olarak bu tür “taviz”lerin bölücü teröristleri yatıştırmayacağını, tam aksine daha da azdıracağını ısrarla söylemiş; zamanında gerekli uyarılarda bulunmuştuk. Nitekim, 2015 yazında PKK’nın “çözülme süreci”nden yararlanarak bölgede gerçekleştirdiği silahlanma, mahkemeler ve kaymakamlıklar kurma, hendekler açma gibi faaliyetler karşısında teröre karşı kararlı bir mücadele başlatmak zorunda kalmıştık. Bundan ve özellikle de 15 Temmuz’dan sonra gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerekse zamanın Başbakanı, “Türk Milleti” gerçeğinin altını çizen söylemleri sıkça kullanmaya başladılar.
Danıştay kararı, Türkiye’nin yaşadığı bu gerçeklerin doğal bir sonucudur. Bu kararı büyük bir memnuniyetle karşılıyor ve alkışlıyoruz. Bin yıldır kesintisiz siyasi egemenliğimizi sürdürdüğümüz, bizzat Haçlıların “Türkiye” adını verdikleri bu aziz vatan topraklarında Türk’ün adını gizlemek, yok saymak düşmanlarımızı cesaretlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Danıştay kararına itiraz edenlerin çoğunun temel sorunu, metindeki “Türklük” vurgusudur. Buna ek olarak bazı çevrelerin Atatürk’e duydukları nefret de belirtilmelidir.
Soruyoruz: Türk’üm demek, doğruyum demek nasıl ve neden ırkçılık veya ayrımcılık olsun? Cumhuriyet’in kurucusu Aziz Atatürk’ün gösterdiği, “çağdaş uygarlıklar seviyesinin üzerine çıkma” hedefini Sayın Cumhurbaşkanımız da sık sık vurguluyor. Atatürk’ün gösterdiği hedef mi bazılarını rahatsız etmektedir?
Çağımızda, millet kavramını aşındırmaya çalışan küresel kapitalizmin kandırmaca ve propagandalarına rağmen millî devlet yapısı hâlâ önemini korumaktadır. Türk milletinin varlığı ve Türk devletinin bekası, ancak çağın gerekleriyle uyumlu, bilgi ve akıl temeline dayanan ama imanı, gönlü ve duyguyu asla ihmal etmeyen bir eğitim anlayışı ve siyaseti ile mümkündür. İşte “Andımız”, “İstiklal Marşı”, “Bayrak” gibi semboller millî duyguları ve millî şuuru besler. Onun için kamuoyunda bazı çevrelerin “Andımız”ı veya “İstiklal Marşı”nı okuyoruz ama bir şeye yaramıyor yollu yorumları son derecede hatalıdır.
Türk’ün bir etnik grup değil, tarih içinde yoğrulmuş büyük bir millet olduğunu hâlâ anlayamayan veya anlamak istemeyenler var. Öğrencilere millî şuur ve özgüven kazandırmak
için eğitim ve öğretimde yapılan öğrenci andı uygulamasının ırkçılık veya faşizmle hiçbir ilgisi yoktur. Milletimizin adı Türk, vatanımızın adı Türkiye’dir. Milletimiz, bin yılı aşkın bir süredir İslam dünyasının en önde gelen devletlerine vücut vermiştir.
Türk olmak, bunu ifade etmek, başka milletleri aşağı görmek demek değildir. Tanrı’nın insanları farklı kabileler ve milletler hâlinde yarattığını bildiren ilahi kelama inanan bir milletiz. Binlerce yıllık bir tarihe ve kültüre sahip olan ve bin yılı aşkın süredir de İslam dininin bayraktarlığını yapan, Yahya Kemal’in “Galip et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın” dediği Türk milletinin mensubu olmak, bizler için ancak bir iftihar kaynağıdır.
Anayasa’dan “Türk” kavramını çıkartmayı başaramayanların şimdi de Danıştay kararının uygulanmaması için kampanya başlatmalarına hiç şaşırmadık. Türk Ocakları olarak Millî Eğitim Bakanlığından, temyiz sürecine bakılmaksızın okullarda, Öğrenci Andı’nın yeniden okunmasını sağlamasını bekliyoruz.
Bu vesileyle konunun ısrarlı takipçisi olan Türk Eğitim-Sen’i ve yöneticilerini, kararı veren hâkimleri gönülden kutluyoruz.
Ne Mutlu Türküm Diyene!