Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Savaş, Hatay'ın, zemin etüdü yapılmış daha güvenli dağ yamaçlarına doğru çekilerek, Japonya ve diğer ülkelerden de destek alınıp yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Savaş, Afet Koordinasyon Merkezi'nde yapılan toplantıda bir akademisyen olarak şehrin yeniden yapılanmasına ilişkin görüşlerini dile getirdi. Hatay'ın yeniden planlanması konusunda; "Yeni Hatay için bir vizyon ortaya koymalı ve uygulamalıyız" diyen Savaş, Hatay'n 2014 yılında büyükşehir statüsüne kavuştuğunu hatırlattı.
"2014 yılına kadar hızlıca çarpık bir yapılaşma oldu"
Hatay'a büyükşehir statüsü verilmeden önce belde belediyelerinin düzgün bir planlama olmadan hızlıca yapılaştığını dile getiren Prof. Dr. Savaş, "Hatay 1 milyon 670 bin nüfusa sahip, yaklaşık 550 bin yabancı uyruklu sığınmacıyı içinde barındıran, çok yaygın ve yoğun nüfusa sahip bir kent. Hatay, Büyükşehir olmadan önce Merkez İlçe (Antakya) Belediyesi'nin hizmet alan nüfusu sadece 236 bin idi. Etrafında birbirine çok yakın 22 belde belediyesi ve 68 köy vardı. Bu belde belediyelerinin özellikle merkeze daha yakın olanlarında 2011 yılından itibaren 2014 yılına kadar hızlıca çarpık bir yapılaşma oldu. Hatay, Büyükşehir olmadan önceki bu süreçte belde belediyeleri üzerinden hızlıca yapılaşmalar devam etti. Yangından mal kaçırırcasına yolu, alt yapısı, okulu, parkı kısaca düzgün bir şehir planı olmayan bir yapılaşma gerçekleşti. 2014 yılına gelindiğinde çok gecikmiş olarak Hatay'a büyükşehir statüsü verildi. Ancak atı alan Üsküdar'ı geçmişti. Yeni yapılanmada 236 bin nüfusluk merkezde Antakya ve Defne ilçe belediyeleri kuruldu. Antakya'ya 12 belde, 42 köy bağlandı, Defne'ye ise 10 belde, 23 köy bağlandı. Bu merkez iki belediyenin nüfusu da çok yaygın ve kırsal oldu. Tüm köy ve belde belediyelerinin adı bir anda mahalle oldu. Ama hepsi aslında kırsaldı" ifadelerini kullandı.
Prof. Nazan Savaş, kentin yeniden inşası konusunda Hatay'ın avantajlarına da vurgu yaparak, "Biz ülke olarak bugünden itibaren bir vizyonu ortaya koymak zorundayız. Bu vizyonu ortaya koyarken bölgemizin dezavantajları olduğu gibi avantajlarının da olduğunu bilmek zorundayız" dedi.
Savaş, şöyle devam etti: "Öncelikle zaten artık dünya akıllı kentler, sürdürülebilir kentler, sıfır atık ve yeşil enerji üzerine evriliyor. Bu konuda uluslararası kuruluşlar tarafından çok büyük destekler veriliyor. Zaten Paris İklim Anlaşması da bunları gerektiriyor. Bu konuda biz avantajlı bir bölgeyiz. İkincisi hem barınma mekanları, hem de üretim mekanlarının güvenli yapılaşmasında çelik çok önemli. Japonya'da her yerde minimum betonlu ama çelik konstrüksiyonu çok güvenli binalar ve geleneksel mimarili yapılar var. Bu çelik konstrüksiyonlar bu ada ülkeye taşınmış. Adamlar zoru başarmış. Bu çerçevede yeni yapılacak Hatay'ın, zemin etüdü yapılmış daha güvenli dağ yamaçlarına doğru çekilerek, gerek tecrübeli diğer ülkelerden de destek alınarak yapılanması gereklidir. Sürdürülebilir kent olarak rüzgar ve güneş enerjisinin modern teknolojisi kullanılmalı, karbon salınımının minimuma indirilmesi gerekmektedir. Bu vizyonun savunucusu olmalıyız. Eski tarihi kent dokusunun yenilenmiş alanlarıyla kurulması ve bu kentin kimliğinin korunması da ayrı bir önem arz etmekte, ayrı ele alınmalıdır. Ayrıca depreme dayanıksız olan Asi Nehri'nin iki tarafındaki alana da yeşil ortak kullanım alanlarının planlanması gerekmektedir. Bu çerçevede tüm ilgili kurumlar ve bilim camiası birlikte hareket etmelidir. Böylece kentin tarihi dokusu ve kimliği korunarak sürdürülebilir, yeşil enerjili, minimal betonarmeli ama çelik konstrüksiyonlu yapılar, iş ve üretim yerleri yapılmalı, çevre mutlaka halk sağlığı esaslarına göre düzenlenmeli" dedi.