Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, "Belirli şartlara sahip gazetecilerimize yeşil pasaport edinme imkanı sağlanmalı" dedi.
Sosyal medyada üretilen haberlere karşı teyakkuzda olunması gerektiğini söyleyen İsmail Özdemir, "Dezenformasyon konusu dijital çağda her ferdin, toplumun ve devletlerin mücadele ettiği öncelikli meselelerden birisidir. Bilginin kasıtlı şekilde çarpıtılması, toplumu yanıltmak, kutuplaştırmak ve kaos oluşturmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle dijital platformlarda yayılan gerçek dışı haberler, bireylerin algısını manipüle ederek demokrasimizi ve milli birliğimizi zayıflatma riski taşımaktadır. Bu kapsamda bilhassa sosyal medyanın karanlık dehlizlerinde türetilen haberlere karşı her daim uyanık ve teyakkuzda olunmalı, toplumu aydınlatacak çabalar verimli, aktif ve dinamik olarak kullanılmalıdır. Asla unutulmamalıdır ki, toplum psikolojisi doğru kontrol edilmezse, bir ülkenin çöküşü hasım unsurlar tarafından neredeyse tek bir kurşun dahi atmadan gerçekleştirilebilir. Türkiye olarak şimdiye kadar bu minvalde çok sayıda örnekle karşılaştık. Yangınlar, depremler, seller gibi doğal afetlerin yanı sıra, etnik ve mezhep temelli ayrımcılığı tahrik edici, milletimiz nezdinde infial oluşturmaya odaklı, en nihayetinde demokratik ve hukuk sistemini yok sayarak korku, panik ve çatışma iklimini uyandıracak girişimleri uzun süreden bu yana müşahede ediyoruz. Bunlara karşılık 2022 yılında gazi meclisimizden geçirdiğimiz ve dezenformasyonun suç olarak kabul edilmesinden beri ortaya çıkan tablo düşündürücüdür. İlgili yasanın yürürlüğe girdiği 2022-2023 arasında tespit edilen dezenformasyon sayısının 328 olduğu belirlenmiştir. Hem deprem felaketini yaşadığımız, hem de genel seçim atmosferine girdiğimiz 2023-2024 yılları arasında ise bu sayı 956'ya yükselmiştir. 2024 yılının tamamında ise tespit edilen sayı 732'dir. Dezenformasyon olduğu tespit edilen konuların muhtevasına bakıldığında ise bir yandan hükümetimizi, diğer yandan da Cumhur İttifakının son derece maksatlı bir şekilde hedef alındığı anlaşılmaktadır. Bu durum, yurt dışından fonlanan bazı medya kuruluşları ile aynı sözde kuruluşların, ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden faaliyet yürüttükleri dikkate alındığında ne derecede ciddi bir riskle karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir" dedi.
Özdemir, dezenformasyonla mücadelenin medya okuryazarlığının artması ile mümkün olabileceğini söyleyerek, "Yabancı fonlar aracılığıyla yürütülen medya faaliyetleri yalnızca gazetecilik mesleğine değil, Türkiye'nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toplumsal birlikteliğine yönelik bir tehdittir. Hedeflenen resmi kurumlara duyulan güvenin sarsılarak devlet ve millet arasındaki bağın zarar görmesi, duygu ve hissiyatların istismar edilerek toplumsal huzurumuzun bozulması ve en nihayetinde milli birliğimizin tahribata uğramasıdır. Buna da müsaade edilemeyecektir. İletişim Başkanlığımızın başarılı ve değerli çalışmaları ile deşifre edilen bu karanlık girişimlere mukabil, tespit edilen dezenformasyonlarla alakalı gerekli yasal işlemlerin vakit kaybetmeksizin başlatılması ise bir zorunluluktur. Hatta aynı konuda geçerli olan yasal yükümlülüklerle alakalı cezaların da yetersiz kaldığı, aynı amaçla yeni ve ilave bir düzenlemeyle caydırıcılığın arttırılması gerekliliği karşımızda durmaktadır. Dezenformasyon tehlikesiyle mücadele, sadece hukuki düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal bilinçlenme ve medya okuryazarlığının artırılmasıyla mümkündür. Doğru bilginin yaygınlaştırılmasını ve dezenformasyonun önlenmesini, milli değerlerimizin korunması adına bir sorumluluk olarak görmemiz gerekir" ifadelerini kullandı.
İnternetin aktif kullanılmaya başlanması ile dezenformasyonda artış olduğunu söyleyen Özdemir, sözlerine şu şekilde devam etti:
"İletişim araçları, haber ve bilgi edinme hususunda olduğu kadar kamuoyu oluşması, bilginin toplumun her kesimine ulaşması konusunda da en önemli faktördür. Radyo, televizyon, gazete, dergi ve mecmualar modern toplumla ağını daha da genişletmiştir. İnternetin hayatımıza girmesi ve aktif kullanım potansiyelinin giderek yükselmesiyle beraber günümüzde hem haber hem de bilgi edinme kaynağının bu mecra olduğu kabul edilir bir gerçeklik haline gelmiştir. İnternetin aktif olarak kullanılmaya başlamasının ardından bu alandaki dezenformasyon da giderek artış göstermektedir. İnternet mecralarında başıboş, asılsız ve kaynağı belli olmayan pek çok haber ve duyuru "resmi açıklama" başlığı altında servis edilmektedir. Özellikle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmi açıklamalar olduğu yönünde iddialarla yapılan haberler dönem dönem toplumda beklentilerin oluşmasına sebebiyet verirken ilgili kurumların da olumsuz yönde etkilenmesine zemin hazırlamaktadır. Bu şartlar altında resmi makamlarca yapılan duyuru ve açıklamaların istismar edilemeden yalın, anlaşılır haliyle toplumla paylaşılması gerekliliği daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı kapsamda İletişim Başkanlığı'na bağlı olmak kaydıyla kurulacak olan internet haber sitesi ile resmi makamlarca yapılan duyuruların, bilgi aktarımlarının tek bir merkezden topluma aktarılmasının sağlanması; yanlış bilgi yayılımını önleyecektir."
Özdemir, belirli şartlara sahip gazetecilere yeşil pasaport hakkı tanınması gerektiğini söyleyerek, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifi ile bahse konu olan içerik ve kurumsal dağılımla, bir Bilgilendirme Merkezi'nin kurulmasının ülkemiz için faydalı olacağına inanmaktayız. İletişim Başkanlığımızı ilgilendiren bir başka sahada daha yürüttüğümüz çalışmaların yasalaşmasını ummaktayız. Küresel düzeyde artan iletişim, medya ve diplomasi faaliyetlerinin birleştiği ve iç içe geçtiği bir dönemde, Türk basın mensuplarının yurtdışına rahat seyahat edebilme imkanına kavuşturulması gerekir. Ülkemize karşı sürdürülen faaliyetlerin medya alanında önemli bir yer tuttuğu dikkate alındığında, Türkiye'nin tezlerini doğru yerde ve doğru şekilde anlatabilecek, mesleğinin namusuna, kendi onuruna ve ülkesine sadakatle bağlı olan medya mensuplarımızın alanlarındaki uluslararası temaslarına erişebilmeleri için belirli şartlara sahip gazetecilerimize yeşil pasaport edinme imkânı mutlaka tanınmalıdır. Bu durumu belirli bir meslek grubuna imtiyaz tanımak olarak görmeyip, ülkemizin diplomatik kudret ve üstünlüğünün gereği olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Gazetecilik, şerefli ve onurlu bir meslektir. Bu meslek kolu, demokrasimizin değerli bir unsuru olarak hürriyetimizin muhafazası, milli birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi ile milli ülkülerimize hizmet etme noktasında önemli bir sorumluluk üstlenerek kamu görevi yapmaktadır. Kamu ve özel kuruluşlarımızın bünyesinde faaliyet gösteren gazeteci kardeşlerimizin, mesleğin ve insanlığın gerektirdiği onur ve haysiyetiyle hizmetlerini sürdürürken alın terlerinin karşılığını almaları gerekir. Ancak, özel sektörde görev yapan gazetecilerimizin maaşları, mevcut şartlarda oldukça düşük seviyelerde kalmaktadır. Gazeteci kardeşlerimiz bunun çok daha iyisini hak ediyorlar. Bilinen ve önde gelen medya kuruluşlarında dahi bu tablo değişmemekte, hem haber merkezlerinde, hem de sahada görev yapanlar zorlanmaktadırlar. Özel sektörde çalışan gazetecilerimizin maaş dağılımındaki eşitsizliğin ivedilikle düzeltilmesi gerekmektedir. Medya kuruluşlarının sahipleri ve yöneticilerinin, 2025 yılı için daha eşit, cömert, duyarlı ve fedakâr bir yaklaşım sergileyerek gazetecilerimizin maaşlarını iyileştirmeleri lazımdır. Yaz kış demeden, topluma haber ulaştırma heyecanı ve gayretiyle emek veren gazetecilerimizin sosyal haklarının iyileştirilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi olarak yanlarında olduğumuzu ifade etmek isterim. Mesleki açıdan bakıldığında gazeteciliğin, eğitimden iş imkanlarına ulaşıncaya kadar gelişen sahadaki durumu doğru tespit edilmelidir" dedi.
Özdemir, Türkiye'de iletişim fakültelerinin sayılarında artış olduğunu söyleyerek, "Türkiye'de, iletişim fakültelerinin sayısı son yıllarda artış göstermiştir. 2023-2024 eğitim yılı itibarıyla, 41'i devlet, 21'i vakıf üniversitesinde olmak üzere toplamda 62 üniversitede iletişim fakülteleri öğrenci kabul etmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki 5 iletişim fakültesini de eklediğimizde bu sayı 67'ye yükselmektedir. Ayrıca, 4'ü pasif durumda, 5'i ise yeni kurulan fakültelerle birlikte toplamda 76 iletişim fakültemiz bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 15 bin öğrenci bu fakültelere kayıt olmakta, 10 binin üzerinde genç ise mezun edilmektedir. Mezun sayısı göz önünde bulundurulduğunda, mesleğe başlayacak gazeteci adaylarının aynı şartlar altında iş bulma konusunda güçlük yaşadığı bilinmektedir. Bu şartlar altında, iletişim fakültesi mezunlarımızın büyük kısmı kariyerlerine yerel medyada başlama yolunu seçmektedir. İşte burada karşımıza bir başka durum daha çıkmaktadır. Zira yerel medyanın sorunları çok daha fazladır. Yerel medyamız, artan maliyetler, rekabet şartları ve Basın İlan Kurumu'nun bütçe dağıtımına dâhil olabilmek için öngördüğü 3 yıllık bekleme süresi gibi zorluklarla mücadele etmektedir. İlanlar hususunda yerel medyaya daha fazla imkân oluşturulması önem arz etmektedir. Güçlükle ayakta kalmaya çalışan yerel medya kuruluşlarımızın, televizyon yayıncılığı bahsinde ise ulusal çapta yayın yapan ve ana akım medya olarak adlandırılan grupla aynı kapsamda değerlendirilerek, aynı uydu ücretini ödemeleri doğru değildir. Dolayısıyla uydu yayın ücretlerinin hakkaniyetli şekilde ve belki de reklam gelirleri baz alınarak tarifelendirilmesi daha doğru olacaktır. Bu vesile ile sözlerime son verirken İletişim Başkanlığı 2025 yılı bütçesine olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum" ifadelerini kullandı.