KMÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ziya Aydın’ın yürütücüsü olduğu proje TÜBİTAK 1002 kapsamında kabul edildi.
KMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mevlüt Bayrakcı’nın proje danışmanı, Doç. Dr. Bahar Yılmaz Altınok ve Öğr. Gör. Mukaddes Keskinateş’in proje araştırmacısı olduğu ‘Metal Konjuge Diformil Enol Temelli Sensörlerin Geliştirilmesi ve Gerçek Örneklerde Organofosfor Temelli Pestisitlerin Miktarının Belirlenmesi’ konulu proje, KMÜ’de yürütülecek.
“Pestisitler, canlı hayatına ve insan sağlığına kalıcı zararlar veriyor”
Doç. Dr. Ziya Aydın, “Dünyada insan nüfusunun hızla çoğalması gıdaya olan talebi artırmakta ve tarımsal arazilerden daha yüksek hasat elde edilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu sebeple tarım üreticileri mahsullerini, tohumlarını korumak ve daha yüksek verim almak amacıyla pestisit kullanmaktadırlar. Tarımsal verimliliği artırmak için kullanılan pestisitler, ekinlere ve gıdalara zarar veren haşerelere karşı yüksek insektisit aktiviteye sahip olmaları nedeniyle modern tarımın ayrılmaz bir parçasıdır ve tüm dünyada yaygın olarak uygulanmaktadır. Ancak pestisitlerin toprakta ve sudaki biyobirikimleri önemli çevre kirliliğine ve ekolojik sorunlara yol açmakta, canlı hayatına ve özellikle insan sağlığına kalıcı zararlar verebilmektedir.” dedi.
SHMYO Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü Öğr. Gör. Dr. Erkan Özbay’ın ‘Achillea Biebersteinii Afan.'nın Ependimal Tümör Kültür Hücrelerinde Antikanser Etkisinin Araştırılması’ konulu projesi ile ependimal tümör üzerine anti-kanser özellikleri araştırılacak.
Ögr. Gör. Dr. Özbay, ependimal tümörlerin tüm merkezi sinir sistemi tümörleri içinde yüzde 6,8’lik bir dilimi oluşturduğunu vurgulayarak şunları söyledi: ”Ependimal tümörler, çocukluk çağında merkezi sinir sisteminde en sık görülen 3. tümör grubudur. Özellikle kafatası içinde yerleşik ependimal tümörlerin kritik beyin yapılarına yakınlığı cerrahi olarak tedavisini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, başarılı operasyon ve sonrası uygulanan radyoterapi tedavilerinde bile pediatrik hastalarda yüksek oranda tümör tekrarı yaşanmaktadır. Tekrar eden ependimal tümörlerin ise uzun süreli kontrolü nadiren yapılır ve pediatrik hastaların yaklaşık yüzde 90'ı sonunda hastalığa yenik düşer.
KMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Ateş Sönmezoğlu’nun proje yürütücüsü, Prof. Dr. Savaş Sönmezoğlu’nun da proje araştırmacısı olduğu ‘Fotokatalitik Çinko-Kalay-Oksit Nanoparçacıklarının Buğdayın Çimlenmesi ve Büyümesi üzerine Etkilerinin Araştırılması’ başlıklı proje, TÜBİTAK tarafından desteklendi.
Projenin hedefi ve önemi ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Özlem Ateş Sönmezoğlu şunları söyledi: “Temel besin kaynaklarının başında gelen buğday ve buğday ürünlerine olan talep nüfus artışına paralel olarak hızla artmaktadır. Son yıllarda buğdayda verim ve kalitenin artırılması için yeni alternatif yöntemler denenmektedir. Dünya genelindeki geniş ekim alanları ve zengin ürün çeşitliliği nedeni ile buğday başta olmak üzere bitkilerde nanoparçacıkların bitki gelişimi ve büyümesi üzerine olan etkileri konusunda yapılan araştırmalar gittikçe artmaktadır.
Nanoparçacık bitki etkileşimi arasındaki ilişkinin belirlenmesinde dinamik değişkenlerin etkin rolü olduğu için bitki büyümesinde nanoparçacıkların fotokatalitik etkileri ile bitkinin fizyolojik ve biyokimyasal süreçleri arasındaki etki mekanizmasını ortaya koyan bilimsel araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Projenin temel amacı çinko-kalay-oksit nanoparçacıklarının buğday bitkisinin çimlenmesi ve büyümesi üzerine etkilerinin incelmesidir.
KMÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Bayraç’ın proje yürütücüsü, Dr. Gülnur Camızcı Aran’ın da proje araştırmacısı olduğu ‘Enzim ve Aptamer İle Fonksiyonlandırılmış, İki Hedefe Yönelik DNA Hidrojel Biyosensörünün Geliştirilmesi’ konulu proje, TÜBİTAK tarafından desteklenecek.
Projenin hedefi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Ceren Bayraç şunları söyledi: “Kloramfenikol geniş spektrumlu bir antibiyotik olup günümüzde sentetik olarak üretilebilmesi, ucuz maliyeti ve geniş spektrum etki mekanizmasına sahip olması nedeniyle insan ve hayvan hastalıklarında sıklıkla kullanılmaktadır. İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olduğu bilindiğinden gıda üretimi için kullanılan hayvanlarda kullanımına izin verilmemekte olup 2017 yılında yayınlanan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait “Türk Gıda Kodeksi Hayvansal Gıdalarda Bulunabilecek Farmakolojik Aktif Maddelerin Sınıflandırılması ve Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği”nde yasaklı madde olarak belirtilmiştir. Ülkemiz de dâhil birçok ülkede hayvansal gıda üreten hayvanlarda kullanımının yasal olmaması nedeniyle gıdalarda kloramfenikol tayini büyük önem kazanmıştır. Projenin temel amacı bu antibiyotiğin tespitinin sağlanmasına yönelik bir algılama platformunun geliştirilmesidir.