Kayseri'de taş işçiliğinin en güzel örneklerinden 5 asırlık Güpgüpoğlu Konağı, kentin eski günlük yaşamına, mutfak kültürüne ve sahip olduğu değerlere ışık tutuyor.
Yapımına 1419 tarihinde başlanan Tennuri Sokak'taki konak, hem "müze ev" hem de etnografya müzesi olarak hizmet veriyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1976 yılında kamulaştırılan "haremlik" ve "selamlık" olmak üzere iki kısımdan oluşan tarihi konak, içindeki bal mumu heykelleri, tavan işlemeleriyle yüzyıllar öncesinin estetik zevkini gözler önüne seriyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, AA muhabirine, Kayseri'nin en eski konaklarından Güpgüpoğlu'nun aynı zamanda kentin en eski mahallesinde yer aldığını söyledi.
Konağın selamlık kısmının Kayseri Kalesi'nin dış surlarına bitişik inşa edildiğini belirten Dursun, 1419'da yapımına başlanan konağa 18. yüzyıla kadar çeşitli eklemeler yapıldığını aktardı.
Konakta, Kayseri mutfağı ve günlük yaşamından izler var
Dursun, haremlik bölümünde geleneksel Kayseri evinin yansıtıldığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Burası 'müze ev' şeklinde hizmet veriyor. Haremlik kısmının sofa kısmı çok ferah ve gösterişli bir alan. 7 metre yüksekliğinde bir tavan yüksekliği var. Arkada bir divan bulunuyor. Divanın içinde günlük yaşamı anlatan bir düzenleme var. Tokana dediğimiz geleneksel Kayseri mutfağını kileriyle beraber yansıtan bir bölüm var. Selamlık bölümünde ise Kayseri'ye özgü eserler sergileniyor, etnografya müzesi olarak hizmet veriyor. Selamlık kısmının alt kısmı daha önceleri hayvanlara ve onların yiyeceklerine ayrılmıştı. Daha sonra burası kent tarihi ve okuma salonu olarak düzenlendi. Selamlığın üst kısmında ise hol bulunuyor, burada sıra sıra odalar yer alıyor. Kayseri'nin günlük yaşamında kullanılan kıyafetler, mutfak eşyaları, pastırma ustalığı, halı dokumacılığı hem eşyalarla hem bal mumu heykellerle anlatılıyor."
Özellikle hamam kısmında ahşap üzerine işlenmiş kalem işleri bulunduğuna dikkati çeken Dursun, o dönemlerde Kayseri'de bu tarz kalem işlerinin konaklarda yaygın olarak kullanıldığını dile getirdi.
Dursun, konağın geçmiş dönemdeki Kayseri'yi anlatması kadar taş ustalığı, ahşap süslemeleri ve kalem işleriyle de görülmeye değer olduğunu sözlerine ekledi.