KARDOF Yönetim Kurulu Başkanı Fedai Erkocaoğlu gerçekleştirilen etkinlikler hakkında açıklamalarda bulundu.
edai Erkocaoğlu Cumartesi günü gerçekleştirilen tırmanış eğitimi hakkında şöyle konuştu: "Sabah saat 09.00 gibi Kale Sosyal Tesisleri'nde toplanarak günü yarılayacak enerjimizi depoladık. Nefis kahvaltı sonrası son alışverişimizi yapıp Çiğdemli Köyü yolunu tuttuk.
Çiğdemli Köyü meydanında verdiğimiz molada Mimar Sinan'ın temellerini attığı camiiyi gezdik rehberimizden Camii ve köyün parkında bulunan tarihi eserler hakkında bilgi aldık. Köye veda edip Tilki Tepesi'ne doğru elma bahçeleri ve mısır tarlalarını geçip ulaştık. Kaya Tırmanışı öncesi kısa özet bilgilerle uygulamalı pratikler yaptık.
Malzeme ve kaya tırmanışı ile ilgili temel teorik bilgileri dinledik ve sonrasında uygulamaya geçtik. Sezonluk çalışmaya gelmiş Urfalı çocuklar da bizi izlemeye gelmişler. İçlerinden istekli olan en küçüklerini de aramıza katıp uygulamalarda yardım ettik . Mükemmel bir günü geride bırakarak yeniden sözleşip vedalaştık. Katılımcı herkese teşekkür ederiz."
Fedai Erkocaoğlu Pazar günü gerçekleştirilen Manyan - Selavat Köprüsü - Cırlavık Köprüsü etkinliği hakkında şöyle konuştu: "Pazar günü saat 08.00'de Karaman da buluştuğumuz ve 17.00 da sonlandırdığımız Ereğli Dağcılık Kulübü üyesi dostlarımız ve üyelerimizle yoğun katılımlı bir faaliyeti geride bıraktık. Muhteşem doğası bilinmeyen tarihiyle Karaman'ı gelen misafirlerimizle paylaştık. Saat 09.00 gibi Manyan Köyü'nden başladığımız etkinlik kısa ve uzun molalarla 6 saat sürdü ve 15 kilometrelik bir parkur ile tarihi Salavat ve Cırlavık Köprüsü'ne yürüdük. Göcer köprüsünde sonlandırdığımız faaliyetimizle doğa dostlarımızla yeniden buluşmak üzere vedalaşıp ayrıldık. Tüm katılımcılara teşekkür ederim."
Fedai Erkocaoğlu Pazar günü gezilen yerler hakkında ise şöyle bilgi verdi: "Karaman’a 40 km mesafede bulunan Eski Adı Manyan (Damlapınar) , Kızılca, Göcer Köyleri arasında kalan Turkuaz Gök mavisi dillere destan Göksu Nehri!ni kemerleyen Salavat Köprüsü ve Yakınındaki Cırlavık Köprüsü görülmeğe değer miraslarımızdandır.
Burası ile ilgili başka bir bilgi de: “Habip Çalışkan Ermenek, Sultan Alanı, Karaman Bey Geçidi (Yelli Bel), Şeytan Deresi, Selavat Köprüsü ile Karaman’a (Larende) ulaşan yolun eski adı; “Karamanoğlu Döşemesi” dir. Zemini taş döşemedir. Daha sonraki adı, (Ermenek-Mut arası açılana kadar) Atatürk Yolu’dur. Gerçekten de bu yolda hala araştırılmayı bekleyen taş döşeme yol kalıntıları ayakta durmaktadır.
Rivayet odur ki Salavat Köprüsü'nü yapan mimar başı ya da usta başının önemli bir işi çıkar işleri de kalfaya devreder ve sonra gelir, geldiğinde Salavat Köprüsü'nü tamamlamış olarak görür.
Bunun haricinde kalfa ustasına bir güzellik olsun diye Cırlavık köprüsünü de yapar. Kalfanın ünü ve şanı ustayı geçince usta buna katlanamaz. Salavat Köprüsü'nün altındaki bir taşın doğru konmadığını söyler, kalfa Salavat Köprüsü'nden aşağı bakarken ya aşağı düşer yada usta onu iter. Rivayetin ne denli doğru olduğunu bilmiyorum ama köprünün daha önceki ziyaretlerimde tanıştığım Kızılca köylülerinden işittiğim hikaye budur.
Bir başka efsaneye göre Anadolu'da geçmiş devirlerde eşkıyalık hüküm sürerken dağları mesken tutmuş eşkıyalar işkence için tutsaklarını buraya getirir sonrasında da Salavat getirttikleri kişileri köprüden Göksu'ya atarlarmış. Muhtemel ki Göksu'nun en dar olduğu bu geçilmez Torosların kemerleri çok daha öncesi antik yolların izlerini de taşımaktadır. Akdeniz ile İç Anadolu'nun bağları, eski kral yolları, tuz yolları ve ipek yollarının geçiş hattındaki bu mistik bağlantı çok güzel bir tarihi ve doğayı harmanlamış durumda.
Kelime manasında Cırlavık, cırlavuk, çırlavık bir çok anlam taşıyor; bunlardan birisi yerle göğün birleştiği yer anlamına geliyor. Eski Türkçe de; hattı zatında ünlü Mimar Sinan’ın da bir dönem lakabı böyleymiş hatta Kayseri Mimar Sinan ilçesinin eski adı Cırlavık'mış, Mimar Sinan devrine kadar cami minareleri üst düzey bir teknoloji yada bilim kullanılmadığı için yüksek yapılmazmış Mimar Sinan ile bu devir yıkılmış ve Sinan yer ile göğü birleştiren muhteşem köprüleri, Muhteşem kubbeleri ve minareleri yapıvermiş.
Cırlavuk ayrıca ağustos böceği, hindi yavrusu, kışın yollarda ve tarlalarda sürüler halinde görülen, akbabaya benzeyen bir çeşit kuş olarak da bilinmektedir.
Bu kadar isim açıklaması ve efsaneden ziyade hem bahar ayında hem de sonbaharda hem de yazın gidip gördüğüm bu köprüler muhteşem bir güzelliği barındırıyor. Bozgandak ile Manyan arasından yaklaşık 20 km uzanan vadi ve Bozgandak Deresi irili ufaklı bir çok şelaleyi oluşturarak binlerce yıldır Göksuyu besliyor. Göksuya en yakın yerde Cırlavık köprüsü de yaklaşık 35 metre yüksekliği ile gerçekten yer ile göğü birleştirmiş bir kemer gibi asılı kalmış.
Altından akan suların kulaklarınıza getirdiği tını ve resitalle yıllarca hafızalarınızdan silinmeyecek bir doğanın içinde kaybolursunuz. Bu bölgeye bahar aylarında gittiğimizde ayı ayak izine rastlamış olmamız doğada bu bölgede Toroslar'da var olabilmesi gerçeği bile heyecan verici. Salavat'a gelince Göksu nehrinin sel sularını asırlarca gövdesinde hissetmiş ve zamana direnen sade güzel ve muhteşem bir eser su seviyesinden yüksekliği 15 metre civarında altında akan turkuaz renkli Göksu her mevsim başka bir mucizevi renk demetini içinde Akdeniz'e taşıyor. Kayıp yitik ve araştırılması yeterince yapılmamış bu nadir eserler bakılmaz ise zamana fazla dayanamazlar. Ataların mirasına sahip çıkacak olan bizler henüz dünya telaşımızdan yurt dışını gezip duran marjinal arayışlarımızdan ne yazık ki burnumuzun dibini göremez olmuşuz. Ülkemize sahip çıkıp tanıyıp tanıtıp korumanın yollarını hep birlikte yapmalı ve Atalara yakışan torunlar olmalıyız. Kendimce gezip değerlendirdim yorumladım tarif ettim her ne kadar sürçü lisan etmişsek affola, hepimiz geçiciyiz baki olan Allah. Doğal değilseniz doğanızda kalın.