Sevmek ne güzel kelime. Deredeki su gibi, damardaki kan gibi. Dünya bu kelime üzerine mi kuruldu acaba diyorum. Çünkü hayatımızdan şu sevgi kelimesini kaldırdığımızı düşünelim, geriye ne kalıyor. Neyin anlamı oluyor.
İnsanları kaynaştıran, toplayan, kardeş yapan sevgi değil mi? Şu âlemde ne var ki sevilmesin. Hangi şey çirkin, bıktırıcı. Yeter ki sevgi cephesinden bakmasını bilelim. Ondaki gizli kalmış güzelliği görebilelim.
Karşında hiç tanımadığın hiç tanımadığın bir kişinin var olduğunu zannedebilirsin. Fakat, sen ona sevgi ile yaklaştın mı? Ona güler yüz, tatlı dil gösterip sevdiğini belli ettin mi? Onun için ben; dünyada kötü, çirkin, sevimsiz bir varlığın olduğuna inanmıyorum. Yeter ki sevmesini, dostluğu bilelim. İlk adımı karşımızdakinden beklemeyip biz atalım.
Kendi idealinde, prensiplerinde dost arayan dostsuz kalır. Eğer senin düşüncelerinin güzel olduğunu zannediyorsan, eğer erdemliysen karşındakine yaklaş yardım-dost elini uzat.Arkadaşını kurtar.Ama asla onu beğenmemezlik etme. Asla küçümseme. Sen bir adım attın da o yaklaşmadı mı? Düşün.
Neler sevilir? Niçin sevilir? Bence her şey sevilir. Yunus misali “Yaratılan- Yaradan’dan dolayı” sevilir. Yaratılmış ise mutlaka değerlidir, sevilmelidir, yüceltilmelidir.
Şu âleme dön bir bak. Sevgi ağı güneş gibi bütün varlıkları nasıl bağrına basmış. Arabanın önüne düşen çocuğunu canı pahasına kurtaran ananın, yavrusunu kurtarabilmek için kendini akbabanın pençesine atan güvercinin hareketini anlamaya hangi kelimenin gücü yeter.
Ferhat’ın, Kerem’in, Mecnun’un pençesinden kurtulamadığı o müthiş sevgiyi anlıyabiliyor musun, ne mutlu sana.
En kötüsü, en korkuncu ölümdür derler. Ama ölümde sevilir. Sen sevebiliyor musun, ölüme gülerek gidebiliyor musun, ne mutlu sana.
Bazıları sever karşılıklıdır, bazıları sever gösteriştir, riyadır. Bazıları sever intikam alır. Ama sen karşılıksız sevgi nedir bilir misin? İşte o sevgiye ulaşabiliyor musun? Durma..........
Dünya kimseye kalmaz.