Mhp ve Ak Parti yerel seçimler için yeniden ittifak kurmayı kabul ettiler. Bu ittifaka dışarıdan bakınca tek taraflı görünmesine rağmen, böyle bir teklifi MHP liderinin kabul etmesi bazı çevrelerce şaşkınlıkla karşılandı hatta hakaret derecesinde ağır ithamlarla şahsına saldırılar düzenlendi. Peki Devlet Bahçeli kendisine muhalefet edenlerin söylediği gibi basiretsiz bir lider mi yoksa Mhp’nin geleceğini ilmek ilmek dizayn eden bir fütürist mi?
24 Haziran genel seçimlerinde görüldüğü gibi Ak Parti’nin oylarında ki düşüş, Mhp oylarına artış olarak yansıdı. Yani İyi Parti’nin kurulmasıyla oylarında düşüş beklenen MHP, Ak Parti’den gelen oylarla gücünü korudu. İlerleyen süreçte geneldeki ittifakın, yerelde de uygulanmasına karar verildi ve Mhp İzmir, İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayacağını açıkladı. Fakat Ak parti herhangi bir il de veya ilçede aday çıkarmayacağını söylemedi. Peki yerel seçimlerde büyükşehirlerin bekası söz konusu olmayacağına göre sayın Bahçeli ne düşündü?
Tahminim o ki ittifak ruhu Ak Parti tabanının Mhp’ye uyumunu hızlandıracaktır. Bu ne demek? Ak Partiye küskün, kırgın veya adayı beğenmeyen Ak Partililerin sandıkta nasılsa bu da bizden diyip Mhp’yi destekleyebilmesi anlamına gelecektir. Çünkü toplumu incelediğimiz de görmekteyiz ki Ak Parti seçmeni duygusal bir yapıya sahip. Alternatif olmadığı takdirde yine partisine dönüyor ve kendisine alternatif olarak göreceği partinin de sayın Recep Tayyip Erdoğan düşmanı olmaması gerekiyor. Bunu genel seçimlerde keşfeden Bahçeli, Ak Parti’ye alternatif yaratıyor aslında. Bunu sayın Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi’nin açılışındaki konuşmalarında da görebilirsiniz ‘’Yapılan hizmetleri takdir ve teşekkür edip, yanlışları düzeltmeye geliyoruz’’ diyerek millete göz kırpmaktadır. Yani ayağı yere basan siyasetçiler bugünü dizayn etme çabasından vazgeçip iktidarın gelecekte olası bir güç kaybında alternatifi olabilme çabasındadır. Siyasetin bir maraton olduğunu göz önüne alırsak bu tarz bir yaklaşımın orta veya uzun vadede MHP ve Yeniden Refah Partisi’ni iktidara yaklaştırması mümkündür. Genel seçimler sonrası yapılacak olan, yerel seçimler aslında yukarıda bahsettiğimiz teorinin bir sağlaması niteliğinde olacaktır.
Büyükşehirlerde Ak Parti’nin eline güçlendirecek olan ‘’yerelde ittifak’’ın daha mütevazi şehirlerde Ak Parti’nin aleyhine sonuçlanma olasılığı yüksektir. Örnek olarak Karaman’ı ele alırsak 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde %64.61 oy oranına ulaşan Ak Parti, 2018 genel seçimlerinde %52,62’lik bir oy oranında kalmış ve seçmeninin bir kısmını ittifak ortağı olan Mhp’ye kaptırmıştır.
Bu da demek oluyor ki eğer gösterilen aday halk tarafından kabul görmüyor, aday kendisini doğru anlatamıyor veya teşkilatların çalışmaları beklenen düzeyde olmuyorsa, sevilen bir aday göstermesi koşuluyla Ak Parti seçmeni Mhp’ye kayabilir. Ya da daha kötü senaryo, Ak Parti’nin oylarının ittifak içerisinde bölünmesi, güçlü adaylar çıkarırsa muhalefet partilerinin elini güçlendirebilir. Ters yönde esecek böyle bir rüzgara dikkat etmek gerekir.
Yukarıda bahsedilen olumsuzluğun yaşanmaması için seçim öncesi yapılan temayül yoklamaları ve halk anketleri önemlidir. Fakat bu anketlerin yanlış yorumlanması veya nihayetinde bu sonuçların aday belirlenmesinde önemi olmadığının anlaşılması hem teşkilatların hem de tabanın motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Fakat bunun yerine direk halka daha geniş çaplı bir anketle ulaşarak daha sağlıklı sonuçlara varılabilir. Büyükşehirler için bunu yapmak zor olsa da nispeten küçük şehirlerde uygulanması daha kolay olacaktır. Hem sorup hem umursamamak kırgın bireyleri muhalif kitleler haline getirmektedir.
Özellikle parti içi hesaplaşmaların yoğun olduğu illerde teşkilat yoklamalarının önemsenmediği aşikardır. Çünkü bu tarz seçim bölgelerinde genelde il ve ilçe başkanları teşkilatı kendi emelleri için kullanmaya çalışmaktadır. Siyasi partiler için en büyük tehlikelerden birisi bireysel hırsların kurbanı olmuş, kendinden önce partiye hizmet eden tüm emektarlara düşman olmuş ve bunu dile getirmekten çekinmeyen taşra yönetimleridir. Bu durum da doğru adayı belirleyebilmek adına yine en güzel yol halkın arasına karışmak, vatandaşın nabzını iyi tutmaktır. Halktan kopuk bir yönetim varsa ya halk gitmelidir ya da yönetim değişmelidir ki aslında bu cevabı belli olan bir ikilemdir.
Yazımı tamamlarken 5 yıl boyunca Karaman’a hizmet eden belediye başkanımız Ertuğrul Çalışkan’a teşekkür eder ve yazımı yazdığım esnada aday gösterileceği kesinleşen Ak Parti’nin adayı sayın Mahmut Sami Şahin’e, Milliyetçi Hareket Partisi’nin adayı sayın Savaş Kalaycı’ya ve diğer partilerin müstakbel adaylarına seçim çalışmalarında başarılar dilerim.