İnsanlık âleminin mimarları, mühendisleri değerli öğretmenler. Sizler çocuklarımızı, geleceğimizi şekillendiren sanatkârlarısınız. Hz. Ali’nın “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diye övdüğü, Yavuz Sultan Selim’in “Hocamın atının ayağından sıçrayan leke, ancak bana şeref verir…”diye methettiği görevi üstlenmiş olan toplumun en vazgeçilmez şahıslarısınız.
“Çocuk konduğu kabın şeklini alan sıvı gibidir” diyen âlim ne kadar isabetli bir hususu vurgulamış. İşte öğrencilerimizin konduğu bu kabı öğretmenlerimiz oluşturacak. Bu kab ne kadar sağlıklı, dolu ve olgun olursa geleceğimiz de o kadar sağlam olacaktır. “Milletleri kurtaracak yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” diyen Atatürk’ün bu sözünü ben gerçekten çok önemsiyorum. Çünkü bu sözün bir de olumsuz tezahür etmesinden endişe ediyorum. Bu sebeple öğretmenlerimiz omuzlarına yüklenmiş olan bu vazifenin önem ve ehemmiyetini bildiklerine, bir mensupları olarak inanıyorum. Bu kutsal vazifeyi ifa eden öğretmenlerimizin yola çıktıkları bu süreçte, amir konumunda olanları kendilerine her türlü yardım ve kolaylığı göstermeleri gerektiği de önemli bir husustur. Onlar her türlü övgüye layıktır. Basit olumsuzluklarda kesinlikle şevkleri kırılmamalıdır.
Çocuk çiçek gibidir, soldurmak, kaybetmek gayet kolaydır. Sınıfta gösterilen bir olumsuz, saygısız, kendisine değer vermediğin bir söz ve davranışla onu kaybedebilir, bir daha ne yaparsak yapalım, onu sınıfa ve derse kazandıramayız. Bu sebeple öğretmen çok dikkatli olmalıdır. Bu öğrenci için ne yaparsak yapalım adam olmaz, bu okumaz, bundan bir şey çıkmaz demek ne kadar yanlıştır. Ben hep şunu söylerim. Mimar Sinan, Selimiye’yi yaparken dokuz yüz doksan dokuz pencere koymuş, her taraftan ışık gelsin aydınlık olsun diye. İnsanoğlunda bunun gibi ışık, ilgi, bilgi bekleyen binlerce pencerenin olduğuna inanıyorum. Ne hazin ki ona bir, iki penceresinden yaklaşıyoruz, karşılık almayınca umudu kesiyoruz. Bu çok yanlış. Dünyada insan olmayan bir çok varlığa neler neler öğretildiğine bakın; sevginin, ilginin, muhabbetle yaklaşmanın aslanları, kaplanları, balıkları….nice mahlukatı nasıl bir ortama getirdiğini görüyoruz. Sabahleyin evinden çıkıp, akşam evinin yolunu bulup gelen birine ben çok şey öğretirim, diyen âlimin sözünün ne kadar değerli olduğunu bilirim.
Hangi öğretmen sevilir. Mutlaka işini en iyi yapan, en fedakâr olan değerlidir. Bir vesile ile gittiğim bir okulda öğrenciye sormuştum. ‘Hangi öğretmenini daha çok seviyorsun’ diye. Bana; ’Biyoloji öğretmenini’ demişti. ‘Neden’ diye sorunca; ’O çok iyi ders anlatıyor’ dedi. Demek ki işin özeti bu. Ne kadar tecrübeli olunsa da, çalışarak hazırlıklı olarak öğrencinin karşısına geçmek gerekli. Bu sayede öğrenci öğretmenin kendilerine ne kadar değer verdiğini, emek harcayarak karşılarına geldiğini görür. Bu durum öğrencinin de daha hazırlıklı olarak derse gelmesine vesile olur. Hangi öğrenciler çalışkandır? Çalışkan öğretmenin öğrencileri çalışkandır.
Hepimizin bildiği hikâyedir. Giysileri düzgün olmayan yoksul kız, her zaman giymek zorunda kaldığı kırmızı kazağıyla gelip, kendisini gizlemek adına sınıfın en arka sırasına oturmaktadır. Arkadaşları, hatta öğretmenler artık onu ‘kırmızı kazaklı kız’ olarak çağırmaktadır. Bu sebeple öğrenci içine kapanmış, sessizleşmiş ve kendisine olan güveni yitirmiştir. Bir gün okula bir öğretmen gelir. Derse girer. Öğrencinin durumunu diğer öğretmenlerden öğrenmiştir. Arkada oturan o öğrenciye ‘kızım Meral’ diye seslenir. Çocuk afallar, çünkü artık adını unutmuştur. Kendine gelir ve ‘buyur Öğretmenim’ der. Dünyalar kendisinin olmuştur. Öğretmeni onu adam yerine koymuş, değer vermiş, adıyla seslenmiştir. O güne kadar tembel olan Meral, kendisine kiymet veren öğretmenine mahcup olmamak adına, kendine güven gelmiş, artık çok çalışmış başarılı bir öğrenci olmuştur. Yıllar sonra öğretmen emekli olan bu öğretmen hastalanmış doktora gitmiş, muayene eden doktor hanım kendisine o kadar ihtimam göstermiş, ilgilenmiş ki, ancak bir babaya bu alaka gösterilir. Bu durum karşısında öğretmen duygulanmış, ‘Doktor hanım bana fazlasıyla alaka gösterdiniz, çok memnun kaldım sağolun’ deyince, doktor; ‘Hocam, her halde beni tanımadınız, ben kırmızı kazaklı kızınız Meral’im, sizin sayenizde buralara geldim’ diyerek elini öpmüş. Eli öpülesi öğretmenler olmanızı dilerim.
İşte öğretmenler böyle bir kutsal mesleği icra ediyorlar. Bu sebeple onlar toplumun önden gidenleri yön verenleridir. Sizlere sağlıklı, sıhhatli ve başarılı bir eğitim-öğretim yılı temenni ediyorum.