Konya'nın tarihi yerleşim yerlerinden Sarayönü ilçesinde Roma döneminden bugüne kadar halen mezarlık olarak kullanılan alan, açık hava müzesini andırıyor.
Geçmişi milattan öncesine uzanan, höyükleri, yer altı şehrini, Laodikya Antik Kenti'ni ve onlarca kültürel varlığı barındıran ilçede, Hatıp Mahallesi'ndeki mezarlıkta da çok sayıda antik mezar taşı bulunuyor.
Antik dönemin yazılı taşları, sütunları, kaideleri ve madencilik taşları, mezarlığa gelenlerin ilgisini çekiyor.
"Türkler geldiği zaman burayı mezarlık olarak kullanmaya devam etmiş"
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bahar, halen aktif olarak kullanılan mezarlığın, tarihin farklı dönemlerine ait zenginlikleri yansıttığını söyledi.
Roma döneminde mezarlığın bulunduğu bölgede küçük bir yerleşim yerinin olduğunu belirten Bahar, "Bazı Roma, Bizans dönemi çanak çömleklerle de karşılaştık. Biraz ileride kanal boyundaki yerleşimleri de biliyoruz. Burası küçük bir Roma yerleşiminin yanında oluşmuş küçük bir mezarlıkmış. Türkler geldiği zaman bu bölgeyi mezarlık olarak kullanmaya devam etmiş ve zamanla genişlemiş." diye konuştu.
Antik dönem taşlarının, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de burada mezar taşı olarak kullanılmaya devam ettiğini dile getiren Bahar, mezarlıktaki ayrı kültürlere ait parçalarla kent dokusunu da çözümleyebildiklerini ifade etti.
Bazı mezar taşlarının tarihte farklı amaçlar için kullanıldığını tespit ettiklerine değinen Bahar, şöyle konuştu:
"İncelediğimiz bir mezar taşının dört farklı amaçla kullanıldığını tespit ettik. Önce Roma dönemi büyük bir binanın alınlık taşı olarak kullanılmış. O mimari parça düştükten sonra Romalı onu oymuş ve orada cıva arıtmış. Türkler gelmiş, onu dövme taşına çevirip buğday dövmüş. Sonra da getirip mezar taşı yapmış. Hem mimari hem teknolojik hem de ölümle ilgili aşamaları aynı taşta parça parça görebiliyoruz."
"Buralar bizim ibret levhalarımızdır"
Türklerin mezar kültürüne verdiği öneme dikkati çeken Bahar, mezarlıklara gösterilen saygı sayesinde bu tarihi varlıkların bugüne kadar ulaştığını dile getirdi.
Bahar, şöyle devam etti:
"Türklerde mezar kültü, ata kültü çok önemli. Bunu bu mezarlıkta da görebiliriz. Bu bölgeye geldikleri zaman da mezarlara saygı göstermişler. Eski tarihi taşları atmamış, mezar taşı yapmışlar. Antik taşlar, mimari taşlar, mil taşları mezar taşı olarak kullanılmış. Türkler yazılarıyla, resimleriyle, desenleriyle bu taşları kabullenmişler ki taşların üzerindeki sanatı tümüyle düzleyip tıraşlamamışlar."
Geçmişe sahip çıkmanın geleceği daha çok anlamlandıracağını vurgulayan Bahar, "Geçmişten kalan bu tarih, buralar bizim ibret levhalarımızdır. Öyleyse ibret olacak şeyleri atalarımızın yaptığı gibi koruyup sahip çıkmalıyız. Geçmişten günümüze uygarlık hangi adımları nasıl atmış, biz buraya nasıl gelmişiz, bunu burada adım adım izleyebiliyoruz. Burası bir arkeoloji, tarih müzesini andırıyor ve andırmaktan öte bir şekilde de tarihi ve arkeolojiyi yaşatıyor. Geçmişte neydik, yarın ne olacağız sorusuna burada cevap bulabiliyoruz." dedi.