Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü. 109'un dışında yaralılar ve teslim olanlar da var" dedi.
AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Suriye'de diğer tüm gelişmelere gözlerini kapayıp sadece Türkiye'yi eleştirmeyi alışkanlık haline getirenleri ahlaka davet eden Erdoğan, "Suriye topraklarındaki gerçek işgalcilere ses edemeyenlerin, Türkiye'nin meşru haklarını koruma konusundaki adımlarına karşı çıkması en basitinden bir acziyet, bir teslimiyet ifadesidir. Onlar aciz olabilir, Türkiye öyle değildir, gerektiğinde hakkını kendi gücü ile almasını bilir" diye konuştu.
Türkiye'nin bu noktaya durduk yere gelmediğinin altını çizen Erdoğan, "Suriye krizinin başladığı 2011 yılından beri bu ülkedeki sorunun tüm kesimlerin haklarını güvence altına alan demokratik bir yöntemle çözümü için gayret gösterdik. Bizzat Beşar Esed'e bu konuda defalarca telkinde bulunduk. Rejimin tercihi demokratik yöntemlerden değil, zor kullanmaktan yana oldu. 1 milyona yakın insanı Beşar Esed Suriye'de öldürdü. Bunlar onun halkıydı. Kendi halkını katleden bir insan ile karşı karşıyayız. "O giderse yerine kim gelir?" sorusunu soran liderler var. "DEAŞ gelirse ne olur?" DEAŞ'ı sen getirirsen benim söyleyecek bir şeyim yok, Suriye halkı DEAŞ'ı getirir mi getirmez mi görelim. Demokrasi nedir, halkın iradesine saygıdır. Suriye halkı da DEAŞ'ı getirecek kadar aklını peynirle yememiştir. Yıllar süren iç çatışmalarda rejimin, DEAŞ'ın ve PKK-YPG'nin zulmü yüzünden 12 milyon Suriyeli evlerini terk etti. Şuanda ülkemizde yaklaşık 4 milyon Suriyeliye yıllar boyunca ev sahipliği yaptık. Bunların 365 bini Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile güvenli hale getirdiğimiz bölgelere, başta Cerablus olmak üzere geri döndü. Kalan 3,6 milyon Suriyeli kardeşimiz ülkemizin 81 vilayetine dağılmış şekilde hayatlarını sürdürüyor. Utanmadan, sıkılmadan şu ifadeyi kullanıyorlar; biz Kürtlere karşıymışız. Terbiyesizlik yapmayın. Şuanda sadece Kobani'den bizim ülkemize gelen 300 bin Kürt bizim ülkemizde misafirimiz olarak yaşamaktadır. Önce bunu konuşalım. Bunu niye konuşmuyoruz. Amerika bunu görmez, AB bunu görmez. Biz kime neyi anlatacağız. Hiç olmazsa kendi milletimiz bu görsün. Parlamentoda sırtını terör örgütüne dayayan bir grup var, onlar zaten gözleri var görmez, ama göstereceğiz. Biz sadece bununla kalmadık, yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kendi toprakları içinde hayatlarını sürdürebilmeleri için gereken yardımı yapıyoruz. Bugüne kadar 40 milyar dolarlık bir harcama ile Suriye konusundaki insanı duruşumuzu tüm dünyaya biz ispat ettik. Dünyada hangi ülke bunu yaptı? Bizi eleştiren bazı Arap ve Avrupa ülkeleri acaba kaç tane Suriyeliye kucak açtı. Bu soruların cevabını bekliyoruz" şeklinde konuştu.
"Bu terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye'ye saldırırken siz buna sessiz kalamazsınız"
Rejim bölgesine olduğu gibi bölücü terör örgütünün kontrolü altında olduğu bölgelere de kimsenin dönmek istemediğini, insanların zulüm bakımından ikisini aynı gördüğünü kaydeden Erdoğan, "Bizim bu sınır ötesi harekatımızın altında güneyimizde bir terör devleti kurulmasını engellemek var, biz buna çalışıyoruz. Buna fırsat veremeyiz. Bunun daha ileri noktası var, onları şuanda burada konuşmaya dilim varmıyor. Aradan geçen uzunca bir zaman boyunca maalesef beklediğimiz adımlar atılmamış, sadece ülkemizi oyalamaya yönelik taktiklere başvurulmuştur. Türkiye gibi kadim bir devletin karşısında bizzat muhataplarımızın ifadesiyle, parayla kullanılan bir örgütün hükmünün olamayacağı bellidir. Buradan NATO ülkesi olanlara sesleniyorum, başta Amerika, biz Türkiye'yiz, bir NATO üyesi ülkeyiz. 5. maddeyi gayet iyi biliyorlar. Bu terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye'ye saldırırken siz buna sessiz kalamazsınız, buna hakkınız yok, eğer NATO üyesi ülkesiyseniz. NATO ülkeleri içinde NATO'ya karşı olan sorumluluklarını yerine getiren en önemli ülkelerden birisi Türkiye'dir. İlk 3'ün içinde ücretini takır takır ödeyen ülke Türkiye'dir. Siz Türkiye'yi birkaç tane zibidi terör örgütüne tercih edeceksiniz öyle mi? Buna eyvallah edemeyiz. Bunun da gereğini yapmaya mecburuz" ifadelerini kullandı.
"Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü"
Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kesmesinden başka çaresinin kalmadığını söyleyen Erdoğan, "Dün saat 16.00 itibarıyla Hava Kuvvetlerimiz önceden belirlenen hedefleri vurmaya başladı. Ardından topçularımız önceden belirlenen hedefleri imha etti. Son olarak 22.30 civarında kara birliklerimiz devreye girdi. Harekatımız tüm unsurların katılımıyla Tel Abyad ve Resulayn bölgesinde devam ediyor. Ben konuşmamdan sonra ayrılacağım, Numan Bey'in riyasetinde toplantı devam edecek, Savunma Bakanımız teferruatlı bilgiyi sizlerle paylaşacak. Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü. Terör örgütü ve yandaşları ülkemizi karalamak ve harekatımıza gölge düşürmek için yalan yanlış bir sürü haber yaymaya başladılar. 109'un dışında yaralılar ve teslim olanlar da var. Henüz operasyona başladığımız bir yerde Hristiyan Suriye vatandaşlarının yaşadığı bir bölgeye önce roket atıp, ardından "Türkiye sivilleri bombalıyor" diye ortalığı ayağa kaldırmaya kalktılar. Bombayı atan sizsiniz, füzeleri atan sizsiniz terbiyesiz herifler. Bu kara propaganda makinasına karşı gerekli tedbirleri aldık. Doğruları tüm dünya ile paylaşıyoruz. Hristiyan olan vatandaşların liderleri kendileri açıklama yaptılar, bize olan güvenlerini ifade ettiler. Terör örgütünün sınır ötesinden yaptığı saldırılarla çeşitli ilçelerimizde evleri tahrip etti, sivil vatandaşlarımızın yaralanmasına yol açtı. Askerimizin karşısına çıkacak yüreği olmayanlar boş buldukları yerlerde sivillere saldırarak gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar. Bunlar öyle terbiyesiz ki, kendi yayın organlarından çocukları gösteriyorlar. Çocuk katili sizsiniz, kadınlara saldıran katil sizsiniz. Bizim savunma imkanı olmayanlara asla elimiz kalkmaz. Bu bizim inancımızın gereği haramdır, yapamayız. Bu yılanların hepsinin başını en kısa sürede ezeceğiz. Suriyeli kardeşlerimizin huzuru için, Kürt kardeşlerimizin huzuru için bunu başaracağız. Henüz harekata başladığımız diğer bölgelerle ilgili çalışmalarımız sürüyor, vakti saati geldiğinde oralarda da Türkiye'nin gücünü göstereceğiz. Daha önceki harekatlarda ne yaptıysak burada da onu yapacağız. Gittiğimiz yerlere barışı, huzuru, güvenliği, esenliği getireceğiz. Rabbim ordumuzu muzaffer eylesin, güvenlik güçlerimizin her birini korusun, ülkemizi ve milletimi her türlü beladan, şerden, musibetten, husumetten, düşmanlıktan muhafaza etsin. Barış Pınarı Harekatımıza destek veren MHP, İYİ Parti, CHP başka olmak üzere tüm siyasi parti liderlerimize, tüm siyaset ve devlet insanlarımıza, STK kuruluşlarına, sanatçılarımıza, gazetecilerimize, sporcularımıza her kesimden vatandaşlarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Terör örgütünün desteği ile parlamentoya girmiş olan sözde siyasi partiye sesleniyorum, benim ordumu işgal gücü olarak gösteremezsin, bu ahlaksızlığın, edepsizliğin daniskasıdır. İşgal varsa o sizin maharetinizdir. Siz bulunduğunuz yerlerde sadece işgal ile kalmadınız, binaları kendi içinden tünellerle açmak suretiyle oralarda sorgulama hücreleri kuracak kadar alçaksınız siz. Artık oraları kaybettiniz, şimdi Türkiye'de bu tür yerleriniz kalmayınca Suriye'de tüneller açtınız. Oraları da yıkacağız. Bütün bunlardan hareketle tabii ki en büyük teşekkür bu harekatı canı gönülden destekleyen milletimizedir" dedi.
"Türkiye'nin hiç kimsenin toprağında, malında, mülkünde gözü yoktur"
Barış Pınarı Harekatı'nın bölgeyi güvenli hale getirdikten sonra bölgede yaşayan herkesin kendi evine dönmesini sağlayacağını belirten Erdoğan, bölücü örgütün bozmaya çalıştığı demografik yapının iç savaş öncesi haline uygun şekilde yeniden tesis edileceğini kaydetti. Erdoğan, "Bölücü örgüt kontrolü altında tuttuğu bölgelerde 1 milyon kişiyi yerinden etmiştir. Bunların 3'te biri Kürt kardeşlerimizden oluşuyor. Bizim planımız herkesin yeniden kendi evine dönebilmesidir. Böylece bölgeyi bozulmaya çalışılan demografik yapısına yeniden kavuşturacağız. Bir de kendi ülkesine dönmek isteyip de artık oturacak evi kalmamış olanlar var, bunlar için de yeni yerleşim yerleri inşa etmeyi planlıyoruz. Bu yerleşim yerlerini uluslararası toplumun finansmanı ile inşa etmeyi planlıyoruz. Böylece Suriye'nin herkes için geri dönülebilir, yaşanabilir hale gelmesini temin etmiş olacağız. Türkiye'nin hiç kimsenin toprağında, malında, mülkünde gözü yoktur. Aynı şekilde Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu'nun da asla böyle bir niyeti yoktur. Türkiye olarak, bölge halkına bu konuda en küçük bir taşkınlığa müsaade edilmeyeceğinin garantisini şimdiden veriyoruz. Şu veya bu sebeple YPG saflarına katılmış Suriyeli kardeşlerime bir çağrıda bulunmak istiyorum, hemen şimdi PYD saflarını terk edip kendi evlerini, köylerini, şehirlerini, kendi namuslarını korumak için harekete geçecek herkese kucağımız açıktır. Biz bu operasyonda hiç kimsenin, bilhassa sivillerin kılına dahi zarar gelmesini kabullenemeyiz. Sadece bize saldıranları, tuzak kuranları hedef alıyoruz. Böyle bir tavrın içinde değilse hiçbir Suriyeli kardeşimiz korkmasın. Harekatımızın adını Barış Pınarı olarak belirlerken rastgele bir tercihte bulunmadık. Biz terör örgütünü bölgeden kazıyarak Suriye'de gerçek anlamda barışı tesis etmek üzere bu adımları atıyoruz. Bizim sınır Suriye tarafından hep pınarlarla doludur, o pınarlardan hareketle adını Barış Pınarı koyduk. Harekatımızı tek başımıza değil, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte yapıyoruz. Daha harekatımız başlar başlamaz Suriye halkını temsil eden pek çok STK temsilcisi, kanaat önderi, aşiret lideri ülkemize destek açıklaması yaptı. Bölgedeki pek çok yerden terör örgütüne karşı tavır alındığının haberi geliyor. İnşallah çok kısa bir sürede Mümbiç'ten Irak sınırına kadar tüm bölgeyi güvenliğe, huzura kavuşturup Suriye halkının üstünde 8 yıldır dolaşan kara bulutları dağıtacağız. Stratejik müttefikimiz Mümbiç'ten 90 günde çıkacaklarının sözünü bize vermiş olmalarına rağmen çıkmadılar. Yüzde 90'ı Arap olan Mümbiç'i terör örgütlerine bıraktılar. Bunları da biz gayet iyi biliyoruz. Suriye'de tüm kesimlerin katılımıyla tesis edilecek meşru yönetimin ülkenin toprak bütünlüğü siyasi birliği çerçevesinde atacağı adımlara desteğimizi şimdiden ifade ediyoruz. O gün gelene kadar Suriye halkının yanında yer almaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"Ülkemiz, DEAŞ'la bağlantılı olabileceğini düşündüğü 17 bin kişiyi gözaltına almıştır"
DEAŞ'ın en çok tehdit ettiği ve zarar verdiği ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, DEAŞ'a karşı en ciddi mücadeleyi veren, en somut başarıları kazanan ülkenin yine Türkiye olduğunu söyledi. Kimsenin DEAŞ ile mücadele konusunda Türkiye'ye söyleyecek tek sözü olamayacağını kaydeden Erdoğan, "Bugün DEAŞ tehdidi lafını ağızlarından düşürmeyenlerin daha düne kadar bu örgüte gizli açık ne tür destek verdiklerini gayet iyi biliyoruz. Sadece ülkemiz üzerinden Suriye'ye geçmeye çalışan DEAŞ sempatizanlarının önlenmesi konusunda nasıl yalnız bırakıldığımızı anlatsak bunların hiçbirinin sokağa çıkacak yüzü kalmaz. Ülkemiz bu güne kadar DEAŞ'la bağlantılı olabileceğini düşündüğü, çok büyük bir bölümü Türk vatandaşı olmayan 17 bin kişiyi gözaltına almıştır. Bunlardan yarısı yabancı uyruklu olmak üzere 5 bin 500'e yakını halen ülkemizde cezaevlerinde tutuklu veya hükümlü olarak bulunuyor. Yine DEAŞ ile mücadele çerçevesinde 151 ayrı ülkeden 77 bine yakın şahsa Türkiye'ye giriş yasağı koyduk. Ülkemize kadar gelebilen 102 ayrı ülkeden 7 bin 600 kişiyi sınır dışı ettik. Halen geri gönderme merkezlerinde sınır dışı edilmek üzere bekleyen kişi sayısı 851'dir" şeklinde konuştu.
Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra bölgedeki hapishanelerde veya kamplarda tutulan DEAŞ'lılara Türkiye'nin ne yapacağının sorulduğunu belirten Erdoğan, "Biz asla sorumluluktan kaçan bir ülke olmadık. DEAŞ'ın bir daha kendi başımıza bela olmasını istemediğimiz gibi Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın böyle bir musibete düçar olmasını arzu etmeyiz. Kontrolümüze geçecek bölgelerdeki DEAŞ'lılara ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Cezaevinde tutulması gerekenleri cezaevinde tutacak, uyruğu olduğu ülkelere gidebilecekleri kabul edilmeleri halinde oraya göndereceğiz. Geride kalan kadın ve çocukları da bir ıslah programı çerçevesinde yeniden kendi toplumlarına kazandırmanın gayreti içinde olacağız. Türkiye bu bölgenin kontrolünü ele aldıktan sonra DEAŞ'ın yeniden bölgede varlık gösteremeyeceğinden herkes emin olmalıdır. Bu güvenceyi tüm dünyaya vermek istiyorum" şeklinde konuştu.
"O anneleri nasıl anlatacaksınız"
Diyarbakır'da HDP önünde eylem yapan annelerden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O annelerin yavrularını Kandil'e kaçıranlar bunun hesabını nasıl verecek. Siz önce bunun hesabını verin. Adı Kandil olan Kandil var, birde Diyarbakır'ın içinde Kandil var. Bütün planlamalar orada yapılıyor. Ondan sonra da hemen tutuyorlar kolundan, Kandil "mi Kandil, bir başka sınır mı bir başka sınır, buralara gönderiyorlar. Değerli kardeşlerim tarihi hakikatler şunu gösteriyor, bizim birbirimizden başka dostumuz, birbirimizden başka sırtımızı yaslayacak hiç kimsemiz yoktur. Son dönemde Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Kuzey Afrika'da, daha önce Balkanlar'da, Kafkaslar'da yaşananlar bu hakikatin birer örneğidir. Tüm kardeşlerimize, dostlara ve tüm mazlumlara birlik ve beraberlik çağrısında bulunuyorum. İşte bunun için "One minute" diyoruz, işte bunun için "Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir" diyoruz, işte bunun için "Dünya 5'ten büyüktür" diyoruz. İşte bunun için "Herkes için adalet, herkes için refah, herkes için huzur" diyoruz. Bunun için hiçbir ayrım yapmadan 4 milyon muhaciri yıllardır topraklarımızda misafir ediyoruz. Bunun için Suriyeli kardeşlerimizin huzurla evlerine dönebilmeleri için bizzat sahaya iniyoruz. Kendi güvenliğimiz, kendi huzurumuz kadar çevremizdeki ülkelerin de esenliğini işitiyor, gözetiyor ve çaba gösteriyoruz. Çünkü biz Türkiye'yiz. Biz sadece yaşatmak için, barış ve huzur götürmek için gideriz. Bizim inancımız, bizim medeniyetimiz, bizim kültürümüz bunu emrediyor. Şanlı tarihimiz bu duruşun örnekleri ile doludur. İnşallah Barış Pınarı Harekâtı ile şanlı tarihimize yeni bir altın sayfa ekleyeceğiz. Allah ülkemizin, milletimizin, ordumuzun, kardeşlerimizin yardımcısı olsun" dedi.
Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:
"Rabbimiz müjdeliyor, Rabbimin bize inşallah fethi lütfedeceğine inanıyorum. Bu müjde ile beraber de bizler Mehmetçiklerimizi uğurladık. Diyanet İşleri teşkilatımız Türkiye'deki tüm camilerde bu sabah namazında Fetih Suresi'ni okudu. Allah yar ve yardımcımız olsun. İnşallah en kısa zaman bu fetih müyesser olur ve böylece Suriye'ye refah, huzur gelir ve bölgemize aynı şekilde refah, huzur gelir, biz de emin adımlarla yolumuza devam ederiz. Hani diyorlar ya, "Kürtlere AK Parti'de yer yok" diye, söyleyeyim size, şu anda parlamento içinde AK Parti grubundan 291 milletvekilimizin 50 tanesi Kürt kökenlidir. En sonunda bize bunu söyletmeye mecbur bıraktılar."