Günümüz Türkiye’sinin en büyük problemlerinden birisi çocuk cinayetleri bir diğeri de onlara yapılan cinsel istismarlardır. Maalesef ki son zamanlarda bunların sayısı giderek artmakta ve toplumun vicdanını rahatsız ederek, ülkemizin belki de ekonomi ve terörden sonra ki en büyük problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu vicdansızlığa sebep olan nedenlerin başında eğitimsizlik, iyi yetiştirilmeme yer almaktadır. Bunların yanında sosyal medyanın yanlış kullanımı, internetteki kötü ve ahlaksız içerikli sitelerin (pornografi, cinayet videoları, internet diziler vb.) ve televizyondaki dizilerin bu tarz şiddet eğilimini cesaretlendiriyor olduğu kanaatindeyim.
Bu konunun nedeni veya problemi olarak İslamiyet’i gösterenleri şiddetle kınıyorum. İslamiyet karşıtlığını aydınlık sanan bu kişiler, yaşanan vicdansızlıkları vicdan dini olan İslamiyet’e yormaktadırlar. Yazımda bu tarz olayları İslamiyet ile bağdaştıranlara değinerek onlara prim vermek istememe rağmen görmekteyim ki sosyal medya ve bazı haber sitelerinde toplumdan kopuk sözde ünlülerin birçok paylaşım yapmakta ve kitleleri etkilemeye çalışmaktadır. Deterjan reklamlarında çıkıp kendini ünlü sanan kişi bir İslam memleketi olan Medine’yi örnek olarak göstermiştir. O zaman bende şu soruyu sormadan edemiyorum. Niye bir Tel-Aviv veya New York gibi şehirleri örnek göstermediniz? En son ki verilere göre, ABD bu olayların en çok yaşandığı ülkelerden biri. Son veride ABD’de senede tecavüze uğrayan kişi sayısı 84.676’dır.
Bu konudaki hatalardan biri caydırıcı cezaların azlığı. Tek başına bu bir hata değil elbette. Hatalar zincirinden dolayı bu olaylar çoğaldı. Aslında caydırıcı ceza bu hatalar zincirinin son halkalarındandır. Bu halkanın başını yukarıda bahsettiğim eğitimsizlik ve iyi yetiştirilmeme çekmektedir. Burada eğitimsizliğin içine sadece aile ve okuldaki eğitim değil dini eğitimi de katmamız gerekir, çünkü dinimizin tutumu bu tarz şeylerin çok kötü, ahlaksız ve günah olduğuna yöneliktir. Bunu sulandırarak İslamiyeti yanlış tanıtan sözde müslümanlara itibar edilmemelidir. Bir diğer hata olarak gördüğüm şey ise haberlerde bu konuların biraz da reyting uğruna çarpıtılarak gösterilmesidir. Yani insanları bu konuda bilgilendireceğiz derken bu tarz ahlaksızlığa meyilli olan bireyler cesaretlendirilmektedir. Uzmanların bunların nasıl gösterilmesi konusunda devreye girip daha doğru şekilde gösterilmesini sağlamaları gerektiğini düşünmekteyim.
Gelelim bu konuda ki çözüm önerilerine:
1- Eğitim konusunda yapılmasını gereken şudur: Okullarda MEB sadece matematik, Türkçe, fen, sosyal dersleri değil de toplumun ahlakının nasıl olması gerektiğini öğreten, bu konuların kötülüğünden bahseden derslerin daha ilk sınıflardan başlaması gerektiğidir. Daha da ileri taşıyacak olur isek çocuklar sınıf ilerledikçe bu konudaki cezalara varana kadar öğrenmeliler ve tabii ki de öğretmenlerimiz bu dersleri vermeden önce eğitim almalılar. Bunun dışında sadece öğrencileri ve öğretmenleri değil aileleri de bu konuda daha çok bilgilendirmek lazım gelir. Bunun için konferanslar verilebilir veya halk eğitim merkezlerinde bilgilendirici eğitimler verilebilir.
2- Bu çözüm önerisi ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na çağrımdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütün illerdeki müdürlükleri aracılığı ile her aileye pedagog ve psikolog gönderip şiddet, taciz, tecavüz gibi eylemlere meyilli olan veya bu konuda hastalığı bulunan kişileri tespit ederek önceden önlem alabilir. Böylece bu vicdansız vakaların yaşanmasını engelleyebiliriz. Hatta bakanlık böyle bir şey yaparsa aile içi şiddete ve kadına şiddete meyilli olan kişilere karşıda önlem almış olur.
3- Şu anda gündemde en çok idam cezası konuşulmaktadır. Ancak ben tek başına idam cezasının caydırıcı veya yeterli olduğu kanaatinde değilim. Bu konuda TBMM’de pedagog ve psikolog milletvekillerinden oluşan bir komisyon kurup, gerekirse komisyon sayısı yetersiz kalırsa dışarıdan pedagog ve psikologlarla desteklenir ve böylece bu tarz konular için en gerekli olan önlemler ve cezalar alınabilir. Dahası bu komisyonla kalmayıp ilgili bakanlık veya komisyon bir grup uzmanla istişare grubu oluşturup bu konu için kararları daha doğru alabilirler.
4- Şu zamanlarda gündemde olan bir diğer ceza ise kimyasal hadım. Açıkçası kimyasal hadım da tek başına yeterli olmayacaktır. Çünkü kimyasal hadım sadece cinsel hormonları öldürür. Ancak o insanın içindeki çocuğa karşı olan şiddet eğilimini engellemez. Yani bu çözüm sadece cinsel dürtüyü engellemek için kullanılır, ancak şiddet eğilimini gidermeyeceği bilinmelidir. Bu yüzden bu ceza üzerine iyi düşünülmeli ve bu ceza gelecekse bunun yanına şiddet eğilimi için de bir ceza olmalıdır.
5- Bazı topluluklar ve kişiler ise daha değişik cezalar öne sürmektedir. Bir topluluk, bu vicdansız olayı yapanların taş ocakları, kömür madeni gibi ağır işlerde çalıştırılmaları çözümünü öne sürmektedir. Başka bir topluluk, bu kişilerin cezaevine girince onları öldürenlerin ödüllendirilmesi gerektiğini söylemektedir (Örneğin, 1 yıl ceza indirimi vb.). Diğer bir topluluk ise bu insanların kanser vb. ölümcül hastalıkların tedavisi için yeni ilaçların geliştirilmesinde denek olarak kullanılmasını istemektedir.
Sonuç olarak, çocukların bu konudaki eğitimi ve ailelerin bilinçlendirilmesi ancak orta veya uzun vadede etkisini gösterebilir. Gelmesi gereken cezalar bize kısa dönemde etki gösterebilir mi, bence bu da bir muamma. Ama bütün bu saydıklarımın orta veya uzun vadede etkisini göstereceği kanaatindeyim (kısa vadede etkilerini göstermesi dileğiyle). İnşallah devlet büyüklerimiz bu konuda gereken ihtimamı gösterirler ve meleklerimiz Leyla ve Eylül’ün başına gelenler bir daha hiçbir çocuğumuzun başına gelmez.