Hukuk ve Fikir Platformu tarafından Çin rejiminin Uygur Türklerine yaptığı işkence, Avrupa İnsan Hakları Konseyi'ne taşındı. Konuyla ilgili açıklama yapan Avukat Emir Akpınar, "Soydaşlarımıza yapılan insan hakları ihlallerini uluslararası arenaya taşıyacağız" dedi.
2020 yılında Avukat Faruk Keleştimur başkanlığında farklı barolardan avukatların katılımıyla kurulan ve dünya üzerinde yaşayan Türk vatandaşlarının haklarını uluslararası arenada savunan Hukuk ve Fikir Platformu, Çin rejiminin işkence yaptığı Uygur Türkleri için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne başvuruda bulundu. Birleşik Milletler İnsan Hakları Konseyi, platform tarafından işkencelerin belgelenmesinin talep edildiği raporu 17-23 Şubat 2023 tarihleri arasında yapılacak 31. oturumda gündemine alacak ve görüşecek.
Yaklaşık 2 yıl önce 100 avukatın imzası ile yaşanan zulmü dünya gündemine taşıdıklarını söyleyen Avukat Emir Akpınar, "Hukuk ve Fikir Platformu olarak dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen ağır insan hakları ihlallerine karşı soydaşlarımızın, Müslüman toplumların ve bunların dışında herhangi bir insanın, topluluğun insan hakları ihlallerine maruz kalması sonucunda yapmış olduğumuz başvurularla konuyu dünya gündemine, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne başvuruda bulunmak suretiyle getiriyoruz. Son dönemde yapmış olduğumuz başvurular dünya gündeminde, uluslararası medyada da yer almaya başladı. Konunun takibi için bizzat şahsım, Hukuk ve Fikir Platformu adına Cenevre'ye bir ziyaret gerçekleştirdik. Yapmış olduğumuz başvuru yaklaşık 2 yıl kadar önce 100 avukatla birlikte Türkiye'deki barolara kayıtlı 100 avukatın imzasıyla birlikte Doğu Türkistan Sincar Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan Çin rejimi tarafından ağır insan hakları ihlallerini dünya gündemine taşıdık. Yapmış olduğumuz başvuru Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne gönderildi. Başvurunun akabinde iki oturumda başvurumuz görüşüldü. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin alt çalışma grupları tarafından gizli oturumlarla görüşüldü. Geldiğimiz aşamada 31 Ağustos 2022 tarihinde görevini henüz devreden bir önceki Şili Devlet Başkanı Bachelet tarafından Doğu Türkistan'da meydana gelen ağır insan hakları ihlallerine ilişkin bir rapor yayınlandı. Bizim yapmış olduğumuz başvuru, bu rapordan bağımsız olarak Birleşik Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından gündeme alındı. 17-23 Şubat 2023 tarihleri arasında 31. oturumda konseyin gündemine alınacak ve görüşülecek. Ardından yapmış olduğumuz başvurunun nihayete ermesi adına konsey tarafından bir rapor sunulması için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'ne söz konusu çalışma devredilecek" dedi.
"Uygur soydaşlarımıza yönelik soykırımın, özellikle soykırım ifadesinin kullanılmak suretiyle belgelenmesi talebimiz"
Akpınar, dünya üzerinde yaşayan Türklerin maruz kaldıkları insan hakları ihlallerini uluslararası arenaya taşıyacaklarını söyleyerek, "Gelinen nokta itibarıyla geçtiğimiz günlerde yapmış olduğum Cenevre ziyaretinde platformumuz adına yapmış olduğum ziyarette birebir yapmış olduğumuz görüşmede, söz konusu başvurumuzun başkaca meydana gelen ağır insan hakları ihlallerinin de eklenmesi suretiyle detaylandırılması tarafımızdan talep edildi. Son dönemde Doğu Türkistan'ın Hulca şehrinde yaşanan Çin rejimi tarafından Covid tedbirleri çerçevesinde açlık soykırımını da anlatan bir beyanı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne platform olarak gönderiyoruz. Netice itibarıyla soydaşlarımızın Çin rejimi tarafından ağır insan hakları ihlallerine maruz kalması, toplama kamplarında çalıştırılması, aç, susuz, uykusuz bir şekilde sadece Müslüman olmaları sebebiyle, Türk olmaları sebebiyle bu muamelelere maruz kaldıkları Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi nezdinde gündeme taşındı. 17-23 Şubat 2023 tarihinden sonraki temennimiz, başvurumuzun neticesinde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği nezdinde Çin rejimi tarafından Doğu Türkistan'da Uygur soydaşlarımıza yönelik soykırımın, özellikle soykırım ifadesinin kullanılmak suretiyle belgelenmesi talebimiz. Hukuk ve Fikir Platformu olarak dünyanın neresinde olursa olsun bir soydaşımız, bir Müslüman, kısacası bir insan, herhangi bir insan hakları ihlaline maruz kaldığı takdirde bunu uluslararası arenada ve dünya gündemine taşıyacağımızın bilinmesini isteriz" ifadelerini kullandı.