Çanakkale zaferinin üzerinden 104 yıl geçti, ancak üzerindeki sır perdesi hala tam olarak açıklanamadı. 14 ay , denizde ve karada devam eden bu savaşların günümüze vuran bir çok yansıması var.Osmanlının bu son ve muhteşem kükreyişi, hem muhteşem bir kahramanlık örneğiydi, hem de emsalsiz insani güzellikler sergisiydi.
Çanakkale Zaferi yokluk ve yoksulluklar döneminin başarısıdır. Maddi imkanların neredeyse tabana vurduğu, düşmanın ise çok güçlü bulunduğu bir savaştır. Bu zaferin tek bir doğru izahı vardır. O da Mehmetçiğin imanıdır. “ Ölürsem şehit, kalırsan gazi” dedirten iman, askerlerimizi kahramanlaştırmıştır. Yine bu imanladır ki, fedakarlığın her türlüsüne, açlığa, susuzluğa, yara bere ile yaşamaya sabırla katlanmış, yılmamış, yıkılmamıştır. Mehmetçiği ayakta tutan güç, düşmanlarını şaşkına çevirmiştir. Zira böylesi bir direnci onlar değil düşünmek, hayal bile edememişlerdi.
Ateş püsküren çeliğe karşı Mehmetçik, iman dolu göğsünü siper etmişti. Hem onca kana, kine ve acımasızlığa rağmen insanlığından bir şey kaybetmiyor, düşmanın seviyesizliğine asla düşmüyor, böylece savaşa da güzellik getiriyordu. Hastaya, hastahaneye, silahsıza, teslim olana ateş etmiyor, esire misafir muamelesi yapıyordu. İmanından kaynaklanan merhameti öyle coşkundu ki, onu “tek dişi kalmış medeniyet”in acımasızlığı bile söndüremedi. Bu merhametten düşmanı da yararlandı. Kendisini tehlikeye atarak, yaralı düşmanını sırtlayıp siperine götürdü.
Bugün ülkemizin içinde bulunduğu bütün darboğazların sebebi, bizi biz yapan, kimlik ve kişiliğimizi oluşturan değerlerimizden uzaklaşmamızdır. Çanakkale’den aldıkları dersle, düşmanımız, neremize, ne şekilde vuracaklarını öğrenmişlerdir. Biz ise, tam tersine, bir gaflet tembellik içine düşüp sürekli düşmanın oyunlarına gelmişiz. Bu millet, bin senedir, sahip olduğu bütün güzellikleri o imana borçludur. Bütün kahramanlığını, güzel ahlakını, sevgisini o imandan ve o imanın en yüksek temsilcisi olan Güzeller Güzeli Hz. Muhammed’den almıştır.
Bütün mesele, İslam’la güçlenmiş, kahramanlaşmış olan bu milleti tarih sahnesinden silmektir. Çanakkale’de maddi sebeplere, silah ve asker üstünlüğüne güvenerek, çok ümitlendiler, ama onların hesaba katmadıkları bu milletin imanıydı.
Mehmetçiğin Çanakkale’de yaşattığı insanlığa bütün dünya, şimdi daha çok muhtaçtır. Çünkü açık ve örtülü savaşlarda yine acımasızlıklar, sömürüler, bencillikler yaşanıyor. Yine insanlar küçük çıkarlar uğruna, açlığa ve ölüme terk ediliyor, özellikle de Müslümanlar, yine dünyanın her yerinde kana, gözyaşına, acıya boğuluyor.
İşte bu sebeple, Çanakkale’de Mehmetçiğin sergilediği insanlığı samimi olarak yaşatacak bir imana şiddetle ve çok acele ihtiyaç vardır. Bu imanı yaşayarak, dünyada insanlığın, sevginin, hoşgörünün hala var olduğuna insanları inandırmak gerekiyor. Aksi halde zayıfın ezilip sömürüldüğü, zenginin daha da zenginleştiği bir maddeci zihniyet, çölleşmedik gönül bırakmayacak.
Şimdi insanlık, her zamankinden daha çok sevgiye, dostluğa, barışa muhtaç… Bu ihtiyacı ciddi olarak duyanların, Çanakkale’den alacakları büyük dersler vardır. İnanıyoruz ki, yeniden Çanakkale ruhunu kazanırsak, bir daha Kuva-yı Milliye aşkını yakalarsak, maddeten ve manen çok güçleneceğiz; önümüz açılacak ve biz, bir daha dünyaya insanlık nedir, gösterebileceğiz.
Ümitsiz değiliz. O güzel insanlara ve hatıralarına layık olmaya çalışıyoruz. Onları anlayan, seven ve yollarını yol bilen güzel gençler yetişiyor. O güzel gençlere erkeğiyle kadınıyla, Türküyle Kürdüyle, doğulusuyla batılısıyla hepsine saygılar sunuyoruz.
Bu duygularla Çanakkale Şehidlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz. Mekanları cennet olsun.