Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Gürleyik Mahallesi'nde yaşayan 8 çocuk, 20 torun sahibi 75 yaşındaki Bahattin Coşkun, babasından kalma su gücüyle çalışan taş değirmeni 66 yıldır işleterek buğdayı una dönüştürüyor.
Eskişehir kent merkezine 120, Mihalıççık ilçesine ise 27 kilometre uzaklıktaki 189 nüfuslu Gürleyik Mahallesi, doğal ve kültürel zenginlikleriyle kendisine adeta hayran bırakıyor.
Bölgeye güzellik katan 10 kilometre uzunluğundaki Gürleyik Çayı'nın yanı başındaki, 2017 yılında Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen üç asırlık su değirmenini işleten 75 yaşındaki Bahattin Coşkun, ömrünü adadığı işini ilk günkü heyecanla yapıyor.
Dedesinden babasına miras kalan su değirmenini 1955 yılından beri işleten Coşkun, yıllık 60 ton buğdayı işleyip, una dönüştürüyor. Coşkun, taş değirmende öğüttüğü buğdaylardan ortaya çıkan unu Türkiye'nin pek çok kentinin yanı sıra yurt dışındaki bazı gurbetçilere de gönderiyor.
Bahattin Coşkun, ömrünün 66 yılını geçirdiği değirmeninin bakımını da kendisi yapıyor.
- "Benden sonra ne yazık ki burası bitecek"
Bahattin Coşkun, AA muhabirine, dedesi Mehmet ve babası Emrullah Coşkun'un Gürleyik'teki su gücüyle çalışan taş değirmeni işlettiğini söyledi.
Kendisinin de 9 yaşından beri değirmencilik yaptığını dile getiren Coşkun, şunları anlattı:
"Babamdan devraldığım değirmenciliği 66 yıldır devam ettiriyorum. 1955 yılından bu yana değirmenden hiç ayrılmadım. 8 çocuğumu bu değirmen sayesinde büyütüp, okuttum, düğünlerini yaptım. 1700 yılında inşa edilen değirmeni ilk günkü gibi korumaya çalışıyorum. Dedemden kalma yöntemle de buğday öğütmeye devam ediyorum. 7 gün 24 saat değirmenin başındayım. Yıllık 60 ton un çıkartıyorum. Ömrümü de öğüttüğüm bu değirmeni devredeceğim kimse yok. Benden sonra ne yazık ki burası bitecek. Bu işin meraklısı olan gelsin. Değirmenin bakımını da kendim yapıyorum. Tamir edecek ustası kalmadı. Bölgedeki son değirmenciyim. Bu beni çok üzüyor. Tarihi varlıkları kaybetmeyelim."
Bahattin Coşkun, değirmeninden çıkan una gurbetçilerden de talep aldığına değinerek, "Yok satıyoruz. ABD'ye kadar un gönderdim, Almanya'ya da göndereceğim. Türkiye'nin hemen hemen her kentinden yoğun talep var. Sosyal medya hesapları aracılığıyla bana ulaşan insanlara un gönderiyorum." diye konuştu.
Aynı zamanda organik tarım da yaptığını kaydeden Coşkun, hiçbir ilaç kullanmadan sadece doğal gübreyle buğday yetiştirdiğini aktardı.
Değirmene öğüttürmek için buğday getiren Haluk Çetintaş da ektiği siyez buğdayını taş değirmende öğüttürdüğünü belirterek, "Mekanik değirmende öğütülen buğdaydan çıkan un iyi olmuyor. Bahattin ustanın öğüttüğü un, çok daha iyi oluyor. Gönül rahatlığıyla tüketiyoruz." dedi.