Erciyes Üniversitesi (ERÜ) bünyesindeki fakültelerde görev yapan Azerbaycanlı akademisyenler, ülkelerinin, kendi topraklarında Ermenistan'a karşı verdiği mücadeleyi heyecanla izliyor.
Uzun yıllardır Kayseri'de yaşayan, kendi ülkelerinde de müzik alanında pek çok başarıya imza atmış akademisyenler, Azerbaycan'da yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
ERÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ganire Hüseynova, AA muhabirine yaptığı açıklamada, duygularını "Belki inanmayacaksınız ama çok mutluyum." sözleriyle ifade etti.
Azerbaycan Ordusunun kendi gücüyle topraklarını Ermenistan'dan almaya çalıştığını anlatan Hüseynova, Azerbaycan'ın kimsenin sınırına girmediğini vurguladı.
Azerbaycan basınının yanı sıra Rusya ve Ermenistan medyasından gelişmeleri izlediğini dile getiren Hüseynova, şöyle konuştu:
"Gururla takip ediyorum. Tabii ki şehitlerimiz var ve olacak. 50 yaşında bir adamın evi kurşunlanmış, ineği kurşunlanıp ölmüş, 'Umurumda değil, önemli olan vatan toprağı.' diyor. 30 yıl bütün gençliğim gitti, 30 yıldır biz bekliyoruz ki haklı ola ola bizim sesimizi duysunlar. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Haydar Aliyev, şimdi İlham Aliyev o kadar kibar, güzel politika yaptı ki bütün dünyaya bizim diplomatlar ispatlamaya çalıştı ki Karabağ bizim. Bu komik bir şey aslında, zaten bunu bütün dünya biliyor. Suçsuz olduğumuz halde 30 yıldır suçsuzluğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz. Bakü'de öyle güzel bir yaşam vardı ki Ermeni arkadaşlarımız vardı, dostlarımız vardı. Birden dünyamız değişti. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman faşizmi mahkeme karşısında nasıl cevap verdiyse ben de bir Azerbaycan vatandaşı, bir Türk gibi bunu bekliyorum.'
"Dünyanın birçok yerinde medeni, kibar antifaşist Ermeniler var ancak onların seslerini duyurmalarına imkan verilmiyor." diyen Hüseynova, "Bugün antifaşist Ermenilerin de sesleri öne çıkmalı. Bugün kültürlü, medeni sivil Ermeni halkının sesini duymak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye'nin desteğini hep hissediyoruz"
Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rauf Kerimov ise Azerbaycan'ın yıllar boyunca Türkiye'nin desteğiyle yaşadığını, başka hiçbir devletin ülkelerine böyle destek vermediğini vurguladı.
Kendilerini hiçbir zaman Türkiye'den ayırmadıklarını belirten Kerimov, şunları kaydetti:
"Azerbaycan ateşkes için masaya otursun diye zorlanıyor. Cumhurbaşkanımızın söylediği bir söz var, 'Azerbaycan kendi toprakları işgalden kurtulunca masaya oturacak.' Biz, bize karşı yapılan işgalin tepkisini veriyoruz. Biz bunu durdurduğumuz anda karşı taraf güç kazanacak. Kalbimiz Azerbaycan'da. Bir yandan hüzün bir yandan mutluluk yaşıyorum. Niye mutluyum? Nihayet mensup olduğum devletim kendi topraklarındaki işgalcileri çıkarmayı başarıyor. Biz Türkiye'nin desteğini hep hissediyoruz. Bu konuda diğer ülkelerin Türkiye'ye baskısını da görüyoruz. Bir sözümüz vardır, dost dar günde tanınır."
Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nigar Askerova da 30 yıl boyunca Ermenilerin her bulduğu fırsatta Azerbaycan topraklarına saldırdığını söyledi.
"Her birimizin yüreğine şu an dikenler batıyor." diyen Askerova, "Her zafer elde ettiğimizde ağlıyoruz. Bütün Azerbaycan halkı şu an aynı durumda. Bir gözümüz gülüyor, bir gözümüz ağlıyor. Bütün tarih boyu Türkiye'nin manevi desteğini gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki diğer siyasi partilere, Azerbaycan'a verdikleri destekten dolayı teşekkür etti. Demek ki tüm Türk halkı Azerbaycan halkının arkasındadır." şeklinde konuştu.
- "Toprağımız için tankın karşısına geçen bir milletiz"
Ermenistan'da yaşamış Fen- Edebiyat Fakültesi Ermeni Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Aslı Aliyeva da Karabağ için yapılan ilk savaşta pek çok akrabasını kaybettiğini anlattı.
Karabağ olaylarına bizzat tanıklık yaptığını söyleyen Aliyeva, şu ifadeleri kullandı:
"Osmanlı dönemindeki Hınçak ve Taşnak teşkilatı gibi Karabağ'da da böyle iki teşkilat, Karabağ'ın Azerbaycan'dan alınması için faaliyete başladı. 1988 yılının şubat ayında yapılan bir eylemde Ermeniler, Karabağ'ın birleşmesini talep etti, Moskova'ya müracaat ettiler. Azerbaycan'da da karşı bir yürüyüş yapıldı, o yürüyüşe katıldım. Azerbaycan halkı öz tepkisini verdi, halk ayağa kalktı. 1988 yılında dünya basını Azerbaycan halkını isyana kalkan bir halk gibi yansıttı. O yıllarda özgür değildik, Rusya'nın elinin altındaydık, Azerbaycan polisinin ve jandarmanın elinden silahı alınmıştı, insanlar yalın elle tepki verdi. Teyze oğullarım, hala oğullarım şehit oldu. Biz daha önce de mücadale ederdik ancak fakir bir devlet, silahsız bir devlettik ve bütün Avrupa Ermenilerin arkasındaydı."
Hocalı Katliamı'nı da hatırlatan Aliyeva, dünya kamuoyunun o gün hiç ses çıkarmadığını, ateşkes istemediğini, şimdi ise Avrupa ülkelerinin Azerbaycan'a ateşkes baskısı yaptığını dile getirdi.
"Türkiye'de de böyle, biz toprağımız için tankın karşısına geçen bir milletiz." diyen Aliyeva, şunları kaydetti:
"Savaş bölgesinde gazetecilik yapmış bir insanım. Toprak Azerbaycan toprağıdır, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü temin edilmelidir. BM'nin 1993 yılında kabul ettiği kararnameler vardır. Burada net şekilde gösterirler ki Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmiştir. Dünya kamuoyuna diyorum ki Azerbaycan kendi haklı savaşını yapıyor. Yeter lal olduğunuz, yeter kör olduğunuz, Türk milletine karşı bu nefretten vazgeçin. Türk milleti her zaman hümanist olmuştur, bir nefret duygusuyla yaşamamıştır. Ben dünya insanlığına müracaat ediyorum, Azerbaycan'ın haklı savaşında adalete destek olun."