Ak Parti misyonu, yola çıktığı günden bu günlere gelinceye kadar sayılamayacak kadar tehlikeleri bertaraf ederek bu günlere geldi. Elhamdülillah. Fakat daha yapılacak çok işler var. Bu yolda yürürken önüne dikenler serpildi, taşlar atıldı, hendekler kazıldı, ihanet şebekeleri ile karşılaştı. Bütün bu tehlikeleri birlik ve beraberlik içerisinde Allah’ın da yardımı ve lütfu ile aştı. Şer odakları baktılar ki bunları dışarıdan yapılan operasyonlar ile yıkmanın imkanı yok, şimdide Dostları ile vurmaya çalışıyorlar.
Öncelikle; Ak Parti içinde gevşeklik kuyusunda debelenen kişileri ayıklamalı. Öze dönüşün tekrarı sağlanmalı. % 49 ‘u yaralayıp, Ak partiye yabancılaştıran bir ruh var. Bu kesimin varlığı toplumun bütün kesimlerine giden yolun önünde en büyük kasistir.
Ak Partinin yüklendiği misyon, Ak Partinin kuruluş tarihi ile sınırlı değildir. Bu ruh ve misyon insanlık tarihiyle yaşıttır. Çünkü bu misyon ve ruh, hakkı üstün tutan bir ruhtur. Hz. Adem’in oğulları ile başlamış, kıyamete kadar devam edecektir. Dün başkaları üstlendi bu misyonu, bugün Tayyip Erdoğan ve ekibi, yarın bir başkaları.
R.Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Beşir Atalay ve diğerleri…….hepsi Ak Partinin ruhuyla yoğrulmuş insanlar.
“Milli Görüş gömleğini çıkardıktan” sonrada “Kuran-ı referans almayacağız “ dedikten sonrada bu misyondan ayrılmadılar.
Yola çıkarken, Amerika ile iyi ilişkiler kurduklarında, hatta ”BOP’a eşbaşkan” olduklarında da bu kanaatimiz hiç değişmedi. Avrupa ile Refahtan farklı ilişkiler kurup, Türkiye tarihinde hiçbir batıcı yönetimin yapmadığı kadar ve harıl harıl AB mutabakatını Türkiye’ye taşıdıklarında da onların bu misyon üzerine olduklarına inandık. Çıkarlarımız elverdiği sürece batı ile de, başkaları ile de ilişki kurabiliriz.
Siyasetteki “Zehirli dil”den bir an önce vazgeçilmeli. Şu sıralar sırtını Reis’e dayadığı izlenimi veren bir gurubun “ Ak Parti ruhu ile savaş ” tamtamları çaldıklarına şahit oluyoruz. Nereden geldikleri ve şimdi ne oldukları bilinmeyen bir grubun paçalara saldırması yetti artık. Her gün duvar dibi yaratıklarının ortalığa çamur atmalarına dayanamıyoruz.
Ne yani, Ak Parti, adını burada anmak istemediğim üç-beş medyatörün lütfu ile mi hayat buldu. Bu konuşanların hiç birinin Ak Partinin bugünlere gelmesinde katkısı yok. Tren kalkmış emin adımlarla ilerliyor. Tabi ki yolda binenler çok olacak. Herkese kapımız açık olmakla beraber yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza değişmemeliyiz.
Bu bir operasyondur, hem Tayyip Erdoğan’a , hem de Ak Parti misyonuna.
En güçlü adamın üzerine yapışarak tüm alanı yeniden tanzime yönelik bir operasyon. Tayyip Erdoğan dertleşmek istediğinde kiminle dertleştiğini sanıyorsunuz. Birileri Ak Partinin var oluş misyonunu dinamitlemeye çalışıyor. Bütünden ayrılan her parça bütün için bir kayıptır. Ne olur bu oyuna gelmeyelim.
En aykırıyı mı söylüyor dostlar, bırakın söylesinler. Unutmayalım dost acı söyler. Ya da dostlarımızın kusurları mı var. Olsun, onları da öyle kabul edip sevmeye devam edeceğiz. Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Ak Parti öncelikle bu çeteleşmiş medyatörlerin kendi imajına el koymasını bertaraf etmeli. Durmadan düne kadar Tayyip Erdoğan’ın yanında olanları biçiyorlar. Tayyip Erdoğan’ı yalnızlaştırıyorlar. Bu yaftalamalar içerde nifak oluşturacağı, içerde sürekli azalmaya sebep olacağı gibi dışarıdan hiçbir katılım sağlamayacaktır.
Şer odakları Ak Partiye karşı kendi içlerinden bir rakip çıkaramadılar ve Ak Parti içinden bir rakip çıkarmaya çalışıyorlar.
Unutmayalım! Şeytanın oyunları çoktur. İnsanlara; önden, arkadan, üsten, alttan, sağdan ve soldan yaklaşırlar. Kanaatimce bu plan şeytanın sağdan yaklaşmasıdır.
İnşallah bu oyuna gelmeyiz. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Selam ve Dua ile…..