15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında bir yıl önce demokrasi açısından bir eşiğin atlandığını, demokrasi tarihimizde ilk kez elinde silah olanların kazanamadığını belirten AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, milletimizin canı pahasına darbecilere darbe vurduğunu söyledi.
Bu ülkenin hiçbir vatandaşının, 15 Temmuz yaşanmamış gibi davranma lüksüne sahip olmadığını vurgulayan Başkan Konuk, “bu millete acı çektirenlerin elbette ki canı acıyacak” dedi.
“MİLLETİMİZ CANI PAHASINA DARBECİLERE DARBE VURDU”
AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, 15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Mesajında bir yıl önce demokrasi açısından bir eşiğin atlandığını, demokrasi tarihimizde ilk kez elinde silah olanların kazanamadığını belirten Başkan Recep Konuk, “milletimiz canı pahasına darbecilere darbe vurdu.
15 ve 16 Temmuz 2016 Cuma ve Cumartesi günü 249’u şehitlik mertebesine, 2.193’ü gazilik mertebesine yükselen kardeşlerimiz demokrasimize duvar oldu, sokaklara meydanlara dökülen, tankın, tüfeğin karşısına dikilip meydanı boş bırakmayan demokrasi aşığı milyonlar ile birlikte millet iradesine kast eden zorbaları alt etti. Darbeciler bu teşebbüslerinde iki şeyi hesaba katmadı; bir milleti ve iki milletin liderini. Onlar içtima düdüğünü çalınca hizaya giren bir millete ve şapkasını alıp giden siyasetçilere alışmışlardı.
15 Temmuz’da da beklentileri oydu. Tanklar kışladan burnunu gösterince evine kapanan bir millet ve milletin iradesini kendilerine teslim eden bir siyasetçi beklediler. Ancak bu kez sesi F16’ların sesini bastıran bir lider, tanklardan daha güçlü bir millet ve liderine duyduğu sevgisi can kaygısından daha baskın olan bir millet buldular” dedi.
“DEMOKRASİMİZ İÇİN UYANIK OLMALIYIZ”
Bu milletin 15 Temmuz’da ortaya koyduğu tavırla, sergilediği irade ve cesaretle sadece demokrasisine değil, geleceğine de sahip çıktığını belirten Başkan Konuk, “milletimiz, bundan bir yıl önce Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle, onun dik ve sağlam duruşuyla, bu ülkenin ve bu milletin istikbaline kast edenlerin, demokrasisine kast edenlerin hesaplarını yerle yeksan etmiştir.
15 Temmuz’da milletimiz, 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta ve 12 Eylül’deki gibi teslimiyetçi bir tutum takınmamış, elinde silah olanın değil arkasında millet olanın haklı olduğunu dosta düşmana ispatlamış, milletimiz geleceğine el koymak isteyenlerin hamlesini boşa çıkarmış, demokrasimize darbe yapmak isteyenlere darbe yapmıştır. Hepimizin görevi ve mesuliyeti bu ülkede 15 Temmuz’da sergilenen iradeyi diri tutmaktır.
15 Temmuz’da milletimizin ortaya koyduğu ve demokrasi cephesinde tesis edilen birliği ve beraberliği muhafaza etmektir. Hepimizin sorumluluğu 15 Temmuz ihanetini unutmamak ve unutturmamaktır. Hepimizin vazifesi demokrasimiz için uyanık olmak ve uyanık kalmaktır” diye konuştu.
“DEMOKRASİ TARİHİMİZ BİR NEVİ DARBELER TARİHİDİR”
AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, mesajında şu ifadelere de yer verdi: “Maalesef demokrasi tarihimiz bir nevi darbeler tarihidir.
Fiilen başarıya ulaşmış darbeler kadar, demokrasimiz örtülü darbelerle de sık sık kesintiye uğramıştır. Ya millet iradesine, milletin seçtiklerine doğrudan müdahale ya da dolaylı müdahalelerle darbe üstüne darbe indirilmiştir. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri doğrudan siyaset kurumuna müdahalelerdir ve her ikisinde de iş başındaki siyasi iktidar yani milletin seçtiklerinin elinden milletin verdiği yetki zorla alınmıştır.
Bu doğrudan müdahalenin yanı sıra bir de örtülü ya da demokrasi kılıfına sarılmış darbeler vardır. Mesela 12 Mart 1971 müdahalesi ve 28 Şubat Post Modern Darbesi gibi. 12 Mart’ta da 28 Şubat’ta da darbe tehdidi ile hükümetler iş başından uzaklaştırılmıştır. 12 Mart’ın da 28 Şubat’ın da bir ortak özelliği vardır. O ortak özellik, her iki örtülü müdahale öncesi sivil siyasetteki bazı işbirlikçileri harekete geçiren ve iktidardaki partileri zayıflatan girişimlerdir. Her iki müdahaleden önce o müdahalenin zemini hazırlandı.
71 müdahalesinden önce 1969’da milletten tek başına iktidar yetkisi alan bir siyasi heyetten 41 milletvekili koparılarak 1970’te iktidar partisi bölündü ve ülkemizi 12 Mart muhtırasına götüren süreç şekillendirildi. 28 Şubat öncesinde de hepinizin bildiği gibi Refahyol hükümetinin meclisteki sayısal çoğunluğunu engellemek için şemsiye partisi icat edildi ve iktidar ortaklarından birinden kimi menfaat karşılığı kimi tehditle koparılan milletvekilleriyle iktidar değiştirilirken gelen iktidar eliyle 28 Şubat darbecilerinin programı sivil bir hükümet eliyle uygulandı.”
“MİLLETİN SEÇTİKLERİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI”
“1954 seçimlerinden sonra Demokrat Parti’den bir parti çıkarıp o partiyi 27 Mayıs darbesine giden süreçte CHP’yle birleştiren oyunlar da Güneş Motel tezgâhları da bizim 70 yıllık çok partili demokrasi tarihimizde yaşandı” diyen Başkan Recep Konuk, “kendisini millet iradesinden üstün görenler ya partileri bölerek siyaseti istedikleri gibi şekillendirmiş ya da tehdit ederek milletin seçtiklerini görevden uzaklaştırmış. Bu iki müdahale şeklinde sonuç alamadıklarında ise doğrudan darbe yaparak iktidara el koymuş.
Ne zamana kadar? AK Parti iktidarına kadar. Bütün milletimiz şahittir ki bu üç metodu da AK Parti iktidarına karşı denediler. 2007 seçimleri öncesi AK Parti’den istifa edenleri, ettirilenleri hatırlayın. AK Parti içinde ayrılık gayrılık çıkarma gayretlerini hatırlayın. O zamanın bazı medya organlarında çıkan haberlerin daha mürekkebi kurumadı” şeklinde konuştu.
“KORKUTAMADIKLARI BİR LİDERİ SİLAH ZORUYLA DİZ ÇÖKTÜRMEYE ÇALIŞTILAR”
17 Nisan e-muhtırasının 12 Mart muhtırasından ya da 28 Şubat dayatmasından bir farkının olmadığını dile getiren AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “fark, muhtıra verilenlerdeydi. Muhtıracıların karşısında bu kez şapkayı alıp gidenler yoktu. Muhtıraya muhtıra veren bir parti ve lider vardı.
En son denemelerini 15 Temmuz’da yaptılar. Bölemedikleri bir partiyi ve korkutamadıkları bir lideri silah zoruyla diz çöktürmeye çalıştılar. Cumhurbaşkanımız dik durdu, milletimiz meydanı boş bırakmadı, demokrasiye diz çöktürmek isteyenler dizlerinin üstüne çöktü. Yeni Türkiye Dergisinde okuduğum bir makale AK Parti iktidarına kadar ki süreçte ülkemizdeki demokrasi oyununu harika özetlemiş. Makalede demokrasi bir futbol oyununa benzetilmiş o zamana kadar ki demokrasimizin hali pür melalini şöyle anlatıyor;
Eğer demokrasiyi bir futbol oyununa benzetirsek, Türkiye’de yapılan şuna benzemektedir; Geçerli lisansı olmayan, lisansı iptal edilmiş ya da süresi dolan oyuncular, futbol kaidelerini hiçe sayarak garip bir oyun oynamaktadır. Hakemler oyunun gidişini beğenmediklerinde topu ayaklarına (hatta bazen ellerine) alıp bir kaç çalımdan sonra gol atmaktan zevk almaktadır.
Sahanın ve oyunun güvenliğini sağlamakla görevli olanların ise çalım atma gibi bir dertleri de yoktur. Onlar canları istediğinde düdüklerini çalıp, penaltı vermektedirler. İşin en garip tarafı da seyircinin bütün bunları alkışlamasıdır. Bazıları da bu oyun için 4-3-3 modelinin mi, yoksa 4-4-2 modelinin mi daha iyi olacağını tartışmaktadır.
AK Parti iktidarına kadar tam da böyle olmadı mı? Demokraside hakem rolünde olanlar açık oy gizli sayıma göz yummadı mı? Demokrasi tarihimizde gözünün üstünde kaşın var diye partiler kapatılmadı mı? Hepsi ve daha fazlası oldu. Ülkemizin güvenliğinden sorumlu olanlar dış ve iç düşmana karşı tetikte olması gerekenler asli işlerini bırakıp sandıkta kazananı mağlup ilan etmediler mi? Ettiler. Ne zamana kadar? AK Parti ile millet kopmaz bir gönül bağını kurana kadar.
Ne zaman milletin gönüldeki siyasi heyete doğrudan müdahale etmeye kalktılar o zaman tribünler sahaya indi ve herkese yerini ve görevini hatırlattı. 15 Temmuz işte tribünlerin sahaya müdahalesidir ve bundan sonrası için de bu müdahale demokrasimizin en büyük teminatıdır” dedi.
“15 TEMMUZ’DA ELİNDE GÜCÜ TUTAN DEĞİL, HAKLI OLAN KAZANDI”
Örtülü veya açık darbelerin hepsinin ortak özelliklerinin olduğuna dikkat çeken Başkan Recep Konuk, “darbecilerin içerde veya dışarda mutlaka gizli açık destekçileri vardır.
Bu darbe girişiminde bir kez daha bunu net gördük. Darbeciler, millet bilmez biz biliriz diye düşünür. Yani onlara göre millet sandıkta yanlış tercih yapmıştır ve milletin yanlışını düzeltmenin yolu silahtır. Onlara göre güç haktan ve halktan üstündür. Bu sefer de bunu denediler. Ama bu sefer elinde gücü tutan değil haklı olan kazandı. Darbelerin bir diğer ortak özelliği ise iç ve dış destek almak için ülkenin imkânlarının iç ve dış işbirlikçilere peşkeş çekilmesidir.
15 Temmuz’daki darbe girişimi başarılı olsaydı yine bu darbenin faturası millete kesilecekti. Tarih ne için var, ders alınsın diye. Biz iki tane fiili darbe yaşadık. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra darbeciler sadece Menderes’i, Polatkan’ı, Zorlu’yu asmakla kalmadılar, Türkiye’nin ekonomisini de nefessiz bıraktılar. 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar sadece millete baskı ve zulüm uygulamadı, ekonomiyi de baskı altına aldılar.
28 Şubat 1997’de post modern darbe ile hükümet değiştirenler, sadece hükümete, siyasete mi el attılar sanıyorsunuz? Post modern şekilde milletin cebine de el attılar. Bu millet her darbeden sonra fukaralaştırıldı. Bu millet her darbe ile birkaç adım geri götürüldü. Bu milletin alın teri ile kazandıkları, darbelerle heder edildi.
Demokrat Parti ve darbecilerin astığı Menderes 159 dolardan aldığı kişi başına mili geliri 9 senede 583 dolara çıkarmıştı. Yani fert başına gelirimiz 3,5 kat büyümüştü. Darbe 1960’ın 27 Mayıs’ında oldu. Büyüyen Türkiye küçülmeye başladı.
1960 yılının yarısı darbecilerin idaresinde geçti ve kişi başına milli gelirimiz 7 ayda 224 dolar azaldı, 359 dolara düştü. 1961’de 194 dolara geriledi. Yani 9 yılda kazandığımızı 1,5 yılda geri verdik. Milletin 9 yılda cebine gireni 1,5 yılda geri aldılar.
Belimizi 12-13 yılda anca doğrultabildik. 1969’da 584 doları gördük ama 12 Mart muhtırası ile yeniden mevzi kaybettik. 1972’de kişi başına milli gelirimiz 1959 yılının 9 dolar altında 574 dolar olarak gerçekleşti, 1973’te nihayet 59’un üstüne çıkıp kişi başına milli gelirde 705 doları yakaladık. Yani bir darbenin faturasını bu millet 13 yıl ödedi. 13 yıl boyunca cebinden çıkanı yerine koymaya çalıştı” ifadelerini kullandı.
“DARBELER VE DARBECİLER BU MİLLETE 56 YILDA 27 YIL KAYBETTİRDİ”
1974’te Kıbrıs Harekâtının olduğunu, ambargoya rağmen milli gelirin 1975’te 948 dolardan 1.115 dolara çıktığını ve 76’da, 77’de, 78’de, 79’da istikrarlı bir şekilde arttığını belirten Başkan Recep Konuk, “80 darbesi 12 Eylül’de oldu. 1979’da kişi başına milli gelirimiz 1.860 dolardı.
Darbeciler Türkiye’yi 80’de 3 ay yönetti o 3 ay zarfında milli gelirimiz 1.518 dolara geriledi. 3 ayda 2 sene geri gittik. Darbeciler iktidardan ayrıldığında yani 1984 yılında milli gelirimiz 1.195 dolara gerilemişti. 4 yıllık sürede milletin cebinden çıkan para kişi başına 665 dolardı. Yani 80 darbesi milletin her ferdini en az 665 dolar fukaralaştırdı ne zamana göre? Darbe öncesine göre. Türkiye 1979’daki milli gelir seviyesine ancak 1989’da ulaşabildi. Yani Türkiye bir darbe ile 9 yıl kaybetti. 28 Şubat Post Modern Darbesi sonrası milli gelir seviyemiz geri gitmedi ama 5 sene yerimizde saydık. 1997’de kişi başına milli gelirimiz 3.021 dolardı, 2001’de 3.019 dolar. Yani 5 sene boşa kürek çektik.
Prangalarımızdan kurtulur kurtulmaz 10 bin dolarları yakaladık. Şimdi bir kez daha denediler, millet izin vermedi, siz vermediniz. Darbeler ve darbeciler bu millete 56 yılda 27 yıl kaybettirdi. Bu millet her iki yıldan birini darbelerin zararlarını telafi etmek için harcadı. 15 Temmuz’da başarılı olsalardı milli gelirimiz bugünün yarısına inerdi.
Yarım asırlık tecrübemiz bunun ispatıdır. Yarım asırlık darbeler tarihinden bizim çıkardığımız sonuç budur. Tecrübeyle sabittir ki darbe sadece siyasete yapılmaz, darbenin asıl hedefi millettir ve şükür ki milletimiz bu sefer kendisine darbe yapılmasına müsaade etmemiştir” diye konuştu.
“HEDEFLERİ, GÜÇLÜ TÜRKİYE YÜRÜYÜŞÜNÜ ENGELLEMEKTİ”
Başkan Recep Konuk açıklamasını şöyle sürdürdü; “milletin iradesinin temsil edildiği yer neresi? Türkiye Büyük Millet Meclisi. 15 Temmuz darbecilerinin hedeflerinden birisi neresi oldu? Türkiye Büyük Millet Meclisi.
15 Temmuz’da Meclis’ten onlara silahlı bir mukavemet mi vardı? Hayır. O zaman niye Meclisi yani millet iradesinin tecelligahını hedef aldılar? Çünkü milletten yetki alan bu meclis milletten aldığı emanete ihanet etmedi. O nedenle meclisi hedef aldılar. Hedefleri meclisle birlikte güçlü Türkiye yürüyüşünü engellemekti.
Türkiye, AK Parti iktidarı ile birlikte başlayan devlet millet bütünleşmesiyle hızına hız, gücüne güç katmış, az zamanda yaptıklarıyla dünyada mazlum milletlerin umudu olmuş, dostlarımızın takdirle, gizli ya da açık düşmanlarımızın hasetle takip ettiği büyük işler yapmış, hayatın her sahasında destanlar yazmıştı.
Eğer bu hain girişim başarılı olsaydı dış destek karşılığında Türkiye’yi hasetle izleyen merkezlerin talepleri birer birer karşılanacaktı. 15 Temmuz kudretli ve müreffeh Türkiye yürüyüşüne vurulmak istenen çelmeydi. 15 Temmuz Türkiye’yi yolundan çevirme, Türkiye’nin dikkatini dağıtma, Türkiye’yi yeniden milletiyle kavgalı bir devlet cenderesine hapsetme girişimiydi. 15 Temmuz’da milletimiz buna izin vermemiştir. O badireyi atlatan Türkiye geleceğe daha bilenmiş ve daha kararlı adımlarla yürümeye devam ediyor, devam edecek.
Biz büyüyen Türkiye’yi, gücüne güç, kudretine kudret katan Türkiye’yi işaret ettikçe, Türkiye’yi dünya milletler ailesi içinde öne çıkaran yatırımlara vurgu yaptıkça bazı çevreler burun kıvırıyor. Türkiye’yi kim niye kıskansın, diyorlar.
2003 Yılında yani AK Parti’nin iktidarı devraldığı yıl Türkiye’nin dünya ticaret hacminden aldığı pay sadece binde 7’ydi. Yani yüzde 1’in altındaydı.
2013 yılına yani Türkiye’nin üzerine oyunlar oynanmaya başlandığı yıl aldığı pay %1,1’e ulaşmıştı. 2013 yılına kadar Türkiye Çin’den sonra ihracatını ve dünya ticaretindeki payını en istikrarlı arttıran ve ihracat artışında yeri hemen hemen her yıl ilk 5’te olan bir ülkeydi. İç ve dış düşmanları harekete geçiren nedenlerden biri işte bu tablodur. Korktukları kudretine kudret katan Türkiye’nin iktisaden de güçlenmesidir.
15 Temmuz’un üstünden 1 yıl geçti. Biz vatan ve millet düşmanlarının sergilediği vahşeti de cüreti de unutmadık, unutmayacağız. FETÖ ihanet çetesinin milletimize yaşattığı acılar, ülkemiz demokrasisinde açtığı yara ve güçlü Türkiye yürüyüşümüze vurduğu darbeyi unutmamak ve unutturmamak partili partisiz, şu görüşten bu görüşten hepimizin sorumluluğundadır.
Bu ülkenin hiçbir vatandaşı 15 Temmuz yaşanmamış gibi davranma lüksüne sahip değildir. Bu millete acı çektirenlerin elbette ki canı acıyacak. İçerde dışarda bu hain çete ile bilerek bilmeyerek işbirliği yapanlar şunu unutmamalı, siz 15 Temmuz’da kaybettiniz.
Şimdi kazanmış gibi davranamazsınız. Herkesin ortak paydası kavramlara sarılarak yenilginin üzerine zafer inşa etmenize ne hükümetimiz ne milletimiz müsaade etmeyecek. Bunların dışardaki işbirlikçilerine de sesleniyorum, bu sefer olmaz. Sahada kaybettiniz masada da kazanamayacaksınız. Bu millet 15 Temmuz’da can pahasına bir demokrasi sınavı verdi. Kaybettiniz.
16 Nisan’da bir kez daha milletimiz sandıkta iradesini ortaya koydu. Kaybettiniz. 15 yıldır her defasında hem sandıkta hem oynadığınız darbe oyunlarında kaybettiniz. Şimdi adında Avrupa bulunan Parlamentoların hazırladığı raporlarla, sokakta kurguladığınız tehlikeli oyunlarla bu kayıplardan kazanç çıkaramayacaksınız, buna bu necip millet asla müsaade etmeyecek.”
“BU MİLLET İHANETİ UNUTMADI, UNUTMAYACAK VE UNUTTURMAYACAK”
AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, 15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajını şu cümlelerle tamamladı: “Karaman ayakta, Konya ayakta, Anadolu ayakta, Türkiye ayakta. İhanetinizi unutmadı, unutmayacak ve unutturmayacak. Kahramanlıklarıyla demokrasimizi muhafaza etmemizi sağlayan şehitlerimizi bu vesileyle bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz, Rabbim onlardan razı olsun”dedi.