Prof.Dr.Fuat Sezgin Anısına Sergi ve Panel
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi tarafından Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı kapsamında panel ve sergi düzenlendi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi tarafından Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı kapsamında panel ve sergi düzenlendi.
Programa Karaman Cumhuriyet Başsavcısı Behçet İşlek, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, il ve üniversite protokolü, akademik ve idari personel, davetliler ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan program, Prof. Dr. Fuat Sezgin’i kızının anlatımıyla tanıtan video gösterimi ile devam etti.
"Prof. Dr. Fuat Sezgin, eserleriyle aramızda yaşamaya devam edecek"
Programın açılış konuşmasını yapan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, "Bugün burada yeri doldurulamaz bilim insanı Prof. Dr. Fuat Sezgin Hocamızı anmak, onu daha iyi tanımak ve anlamak için bir aradayız. Onun hayatı ve bilim tarihçiliği yönünün yanı sıra hadis ilmindeki uzmanlığı ve dilbilimci yönünün de ele alınacağı panelimizin son derece faydalı olacağına inanıyorum." dedi.
Rektör Akgül, yüzyılımızın önemli bilim insanları arasında yer alan Prof. Dr. Fuat Sezgin'in gerek İslam bilim tarihçiliğine yönelik çalışmaları ve olağanüstü yeteneğiyle, gerek evrensel ve özgün bakış açısıyla, ömür boyu süren öğrenme ve öğretme aşkıyla eşsiz bir örnek teşkil ettiğini söyleyerek "İslam dünyasının çığır açan buluşlarını kaynaklarından araştırarak bunu kaleme aldığı eserleriyle tüm dünyaya tanıtan, pekçok bilimsel buluşu yeniden tasarlayarak sergileyen, hayatının son döneminde bu eserlerini ülkesine kazandırmak için çabalayan ve bunun sonucunda oluşturulan İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi’ndeki paha biçilmez eserleriyle aramızda yaşamaya devam edecek olan Prof. Dr. Fuat Sezgin Hocamızı bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyorum." diyerek sözlerine son verdi.
Rektör Akgül’ün konuşmasının ardından ‘Fuat Sezgin’in Hayatı ve Bilim Tarihçiliği’ konulu panele geçildi.
“Prof. Dr. Fuat Sezgin Hocamız, ömrünü kitaplara adamış bir bilim insanıydı”
Panelin oturum başkanlığını yapan Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karapınar, Prof. Dr. Fuat Sezgin ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi: “Bugün, ömrünü ilim öğrenmeye ve kitaplara vakfetmiş bir ilim insanından bahsedeceğiz ve rahmetli hocamızın bilim tarihi yönünü ele almaya çalışacağız. Hocamız, 60 ülkeyi dolaşarak araştırma yapan bir bilim insanı. Onun hayatının efsanevi bir hikâyesi var. Ömrünün son yıllarına kadar 17 saatlik çalışma prensibini sürdürmüştür. 27 dil bilen ve bu dilleri akademik anlamda okuryazar ve konuşabilir durumda olan Prof. Dr. Fuat Sezgin Hocamızı bizlerden ayıran en önemli özelliği kullandığı filoloji yöntemi olmuştur. Farklı bilimlerle alakalı 1450 cilt eser neşretmiştir. Hocamızın ilim hayatına başlangıcı da bitişi de ayrı ayrı hikâyeler olarak ele alınabilecek kadar geniş kapsamlıdır.”
“Kendisine çizdiği yola inanmış ve akademik bir züht hayatı yaşamıştır”
Daha sonra KMÜ İslami İlimler Fakültesi Arş. Gör. Mustafa Oral, ‘Fuat Sezgin’in Hayatı’ konulu sunumunu yaptı. Arş. Gör. Oral, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 'benim milletim' dediği Müslümanlara kendi kültürünü anlatmayı amaç edinen bir bilim insanı olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bitlis’te dünyaya gelen hocamız kültürlü bir ailede yetişmiştir. Ailesinden uzak bir şekilde yatılı okullarda okumuştur. Hellmut Ritter’in bir konferansına katılarak ondan etkilenmiş ve İstanbul Üniversitesine kayıt yaptırmak istemiştir. Ritter ile tanışarak üniversiteye kayıt yaptırmış, hocasının teşviki ile 17 saat gibi yüksek düzeyde çalışma sürelerine ulaşmıştır. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte üniversitenin tatil olması nedeniyle hoca evine kapanarak Arapça çalışmaya başlamış ve altı ay içerisinde Arapça öğrenmiştir. Yan dallarla birlikte dört diplomayı birden almaya hak kazanmıştır. Akademik başarısını hızlı bir şekilde sürdüren hocamız daha sonraki yıllarda İslam Bilim Tarihi Müzesini kurmuştur. Müslümanların icat ettiği 700 bilimsel aleti modellemiş, 45 bin ciltlik eseri muhafaza etmiştir. Memleket hasreti ile çalışmalarına devam eden hocamız kurmuş olduğu müzenin aynısını İstanbul’da kurmak istemiş ve bu hayali Gülhane Parkı’nda gerçek olmuştur. Ülkemize son büyük hediyesi ise buraya yapılan kütüphaneye 27 bin eser kazandırması olmuştur. Kendisine çizdiği yola inanmış ve akademik bir züht hayatı yaşamıştır. Masa başından kalkmadan çalışmış, zamanı değerlendirme konusunda çok hassas davranmıştır. Sevincini de kederini de kitaplarla paylaşmıştır.”
“Ömrünü Müslümanların bilime olan katkılarını ispat etmeye adamıştır”
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Turan Yüksel ise ‘Bir Bilim Tarihçisi Olarak Fuat Sezgin’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Yüksel, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in yapmış olduğu çalışmalarla; ‘İslam Medeniyetinin Altın Çağının Kaşifi, Tek Başına Bir Ümmet, İlme Adanmış Bir Ömür, İslam Tarihi Uyanışının Mimarı, Doğudan Yükselen Işığı Dünyaya Tanıtan İnsan, Bilim Adamlarının Müracaat Ettiği İnsan’ gibi çeşitli sıfatlar kazandığını söyledi.
Prof. Dr. Yüksel, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Hocamızın bilim tarihine merak salışına baktığımızda onun bir âlimde olması gereken özelliklerin tamamını taşıdığını görmekteyiz. İnsanlık tarihi boyunca merakı gidermek amacıyla başlayan incelemeye bilim tarihi diyebiliriz. Fakat bilim tarihini incelerken bilim ve dini ayrı tutamayız. Din, asla bilime karşı çıkmamıştır. Bilginin doğruluğu tartışılabilir fakat bilim ilk insan ve ilk peygamberle birlikte başlıyor diyebiliriz. Bilim çok farklı coğrafyalarda ortaya çıkmıştır. Prof. Dr. Fuat Sezgin, ilmin Batı’da doğduğu ve Batı’dan başka bir kaynak olmadığına dair düşüncelere karşı çıkmıştır. Bilim tarihinde Müslümanların reddedilmesini kabul etmeyerek ömrünü Müslümanların bilime olan katkılarını ispat etmeye adamıştır. Onun Batı ile olan bu kavgası başarıya ulaşmasında etkili olmuştur. Amacı, 2 bine yakın eseri ile bilimin serüveninin tespitini doğru bir şekilde yapmak olmuştur. Birey olarak hep milli olarak kalmış ve kimliğini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Gurbette olmasına rağmen düşüncesi, fikri ile ülkemizin bir bireyi olmaktan asla kopmamıştır. İslam bilim tarihi zincirinin son halkası olmuştur. Dil öğrenmeye bir araç olarak yaklaşmıştır. Dinleneceği yeri kabir olarak tanımlamıştır. Biz de devletimizin bize verdiği imkânların farkında olarak hep gayret gösterelim ve çok çalışalım.”
“Prof. Dr. Fuat Sezgin, çalışmalarını yaparken çok geniş bir kaynak taraması yapmıştır”
‘Buhari’nin Kaynakları Bağlamında Fuat Sezgin’in Hadisçiliği’ üzerine sunum yapan KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Çetin de Prof. Dr. Sezgin’in, Buhari’nin eserlerine merak duyarak bu konu üzerine çalışmalara başladığını hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Prof. Dr. Fuat Sezgin, çalışması süresince çok geniş bir kaynak taraması yapmıştır. Kitabını dört aşamada irdeleyen Prof. Dr. Fuat Sezgin, ilk olarak hadislerin ilk yazıldığı kaynaklar, daha sonra Buhari’nin kullandığı Kur’an tefsirleri, devamında yine Buhari’nin kullandığı farklı rivayetleri ele almıştır. Kitabın son bölümünde ise bu üç bölümde anlattığı kısımları şema olarak bizlere sunmuştur. Prof. Dr. Fuat Sezgin, Buhari'nin Sahih'indeki hadislerin tamamen şifahi (sözlü) kaynaklara dayandığı tezini reddederek onun başta Muammer bin Müsenna'nın Mecazu'l Kuran adlı tefsir kitabı olmak üzere İslam kültürünün ilk yazılı metinlerinden istifade ettiğini ortaya çıkarmıştır. Prof. Dr. Fuat Sezgin böylelikle özellikle Goldziher'in ileri sürdüğü "Hadisler üç asır sonra yazıldı" şeklindeki tezini yıkmıştır."
‘Fuat Sezgin’in Hayatı ve Bilim Tarihçiliği’ konulu panel plaket takdimleri ile tamamlanırken panelin ardından Prof. Dr. Fuat Sezgin anısına hazırlanan ‘Türk ve Alman Basınında Fuat Sezgin’ sergisi ve ‘Fuat Sezgin ile İslam, Bilim ve Teknoloji
HABERE YORUM KAT