Parkinson Hastaları Asla Umutsuzluğa Kapılmamalı
"Parkinson hastalarının asla umutsuzluğa kapılmamaları gerekiyor. Parkinson, gerçekten bir son değil. Her aşamadaki Parkinson hastalığına verebileceğimiz bir tedavi var"
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, "Parkinson hastalarının asla umutsuzluğa kapılmamaları gerekiyor. Parkinson, gerçekten bir son değil. Her aşamadaki Parkinson hastalığına verebileceğimiz bir tedavi var." dedi.
Şişli Belediyesi tarafından 11 Nisan Dünya Parkinson Günü kapsamında düzenlenen seminerde, Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi uzmanları Parkinson hasta ve hasta yakınlarıyla buluştu.
Seminerde konuşan Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, Parkinson hastalığının ileri yaşlarda daha fazla görüldüğünü belirterek, hastalığın, beyinde dopamin üreten hücrelerin ilerleyici harabiyetiyle oluştuğunu söyledi.
Hastalığın sinsi başladığını ve yavaş ilerlediğini ifade eden Değirmenci, "Hastalık kendini titremeyle, kaslarda katılıkla, hareketler de yavaşlıkla gösterir. Zamanla duruş, denge, yürüyüş bozuklukları, daha da ilerledikçe hafıza problemleri, davranış problemleri, kişilik problemleri gibi bulguları ortaya çıkabilir. Bunlar başlamadan önce ya da hastalık sırasında ağrılar, kabızlıklar, uyku problemleri de bizim çok dikkat ettiğimiz konular arasındadır." diye konuştu.
Değirmenci, her titremenin asla Parkinson hastalığı anlamına gelmediğini vurgulayarak, "Bir kere Parkinson'un titremesi kendine hastır. Sakinken, dinlenirken ortaya çıkar. Hareket halinde yoktur. Çayını rahat içer, tepsisi rahat taşır, kalemi, kaşığı rahat kullanır. Ayrıca, tek başına titreme olsa da Parkinson tanısı koymak için yeterli değildir. Mutlaka değişen derecelerde katılık ve yavaşlık olmalı." ifadelerini kullandı.
Hastalıkta erken tanının önemine değinen Değirmenci, şöyle devam etti:
"Hastalığa ne kadar erken tanı koyarsak, ne kadar erken uygun tedaviye başlarsak, titreme, katılık, yavaşlık, yürüyüş problemleri gibi bulguları erken dönemde toparlayabilmemiz gayet mümkün. Hastalığı ortadan kaldıran, dünyada şu anda hiçbir tedavi yok ama şöyle düşünün, tüm bulguların ortadan kalktığını, baskılandığını, sizi rahatsız etmediğini, günlük yaşamınıza devam edebildiğinizi düşünün. Muhteşem bir şey. Günlük yaşamınıza normal dönebileceksiniz. İlaçlarla ve daha sonrasında cihaz destek tedavilerle bunu sağlayabiliyoruz."
Hastalığa karşı cihaz destek tedavi yöntemlerini anlatan Değirmenci, "Yalnız bu cihaz destek tedavilerinin hepsi, doğru tanı almış, uygun ilaç tedavilerini uygun süre kullanmış, hekimlerce belirli bir hasta grubuna uygulanacak tedavilerdir. Yani her hastaya uygulanamazlar." ifadesini kullandı.
Değirmenci, Parkinson hastalarının asla umutsuzluğa kapılmamaları gerektiğini ifade ederek, "Parkinson, gerçekten bir son değil. Her aşamadaki Parkinson hastalığına verebileceğimiz bir tedavi var. Yeter ki hastalıkla ilgili nöroloji hekimlerine ulaşsınlar. Bizler tarafından da iyi muayene edilsinler. Doğru tanı alıp, tedavilerine başlasınlar. Hayatlarından hiçbir şekilde egzersizi, hareketi, iyi yaşamayı, kaliteli yaşamayı çıkartmasınlar. Hep hayatın içinde kalsınlar." değerlendirmesinde bulundu.
- "Hasta uyanıkken, karşılıklı sohbet halinde beyin pili ameliyatı yapıyoruz"
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Zırh da Parkinson’un beyinde dopamin maddesinin eksikliği ile ortaya çıkan kronik nörolojik bir hastalık olduğunu belirtti.
Beyin bu hücrelerin yüzde 60 ila 80’ini kaybettiğinde hastalık bulgularının ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Zırh, hastalığın belirtileri arasında vücudun bir tarafında daha ön planda olmak üzere ellerde "para sayar" tarzda titreme, hareketlerde yavaşlama, kolların vücut salınımına iştirak etmemesi ve vücuda yapışık olarak yürümenin yer aldığını kaydetti.
Parkinson hastalığının tanısının klinik bulgularla konulduğunu vurgulayan Zırh, şunlara vurgu yaptı:
"Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaç tedavisidir. Aradan yıllar geçtikçe, eski doz ve sıklıkta ilaçların yetersiz kaldığı ya da şiddetli ilaç yan etkilerinin yaşandığı durumlarda cerrahi yöntem olan 'Beyin Pili' tedavisi gündeme geliyor. Hasta uyanık iken, konuşarak ve karşılıklı sohbet halinde gerçekleştirdiğimiz beyin pili takılması ameliyatı ile destek almadan yürüyemeyen, titremeleri nedeniyle rahatça yemek yiyemeyen, su içemeyen hastalar eski sağlıklı günlerine yakın hallerine geri dönerek hayata adeta yeniden bağlanıyorlar."
Zırh, “Nöromodülasyon” adı verilen bu tedavi yöntemi ile başta Parkinson hastalığı olmak üzere pek çok hareket bozukluğu hastalığının tedavi edilebilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Medipol Üniversitesi Fındıkzade Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dr.Öğr.Üyesi Şadiye Sarataş ise "Parkinson Hastalığında Egzersizin Önemi" başlıklı bir sunum yaptı. Hastalığın erken dönem belirtilerini aktaran Sarataş, hastalıkta serbest yürüyüşün önemine dikkati çekti.
"Parkinsonda dopamin eksikliği vardır ve egzersiz mevcut dopaminin daha verimli kullanılmasını sağlar." ifadesini kullanan Sarataş, hastalara dans etmeyi, bisiklet sürmeyi, pilates yapmayı tavsiye etti.
HABERE YORUM KAT