Mersin’de Küçük Ölçekli Balıkçılığın Sorunları Tartışıldı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 2022 yılını "Uluslararası Küçük Ölçekli Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği" yılı ilan etmesinin...
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 2022 yılını "Uluslararası Küçük Ölçekli Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği" yılı ilan etmesinin ardından Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO), Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Slow Fish Mersin Platformu, Mersin Üniversitesi ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü iş birliğinde "Küçük Ölçekli Balıkçılıkta Sürdürülebilirlik Çalıştayı" düzenlendi.
Silifke Taşucu'nda bulunan Prof. Dr. Durmuş Tezcan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde gerçekleştirilen çalıştayda, geleneksel balıkçılığın sürdürülebilirliği için yapılması gerekenler ele alındı. Akademisyenler ile balıkçıları buluşturan etkinliğin açılışında konuşan MDTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Atahan Çukurova, odanın önem verdiği konuların en başında daima eğitimin yer aldığını ve sürdürülebilir bir yaşam kalitesi için eğitimli toplumlara çok ihtiyaç olduğunu söyledi. "Eğitimli toplumlar ticarette başarılı olurlar. Eğitim yalnızca okullarda verilmez, hayatın her aşamasında devam eder" diyen Çukurova, düzenlenen çalıştayda kendisinin ve tüm katılımcıların balıkçılığa dair önemli bilgiler edineceğini ve bu nedenle etkinliğin faydalı olacağına inandığını ifade etti.
323 balıkçıya 425 bin TL destek verildi
Mersin İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Mustafa Can ise gerek bakanlığın gerekse il müdürlüğünün sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için yoğun çalışmalar ve denetimler yaptığını bildirdi. Konuşmasında balıkçılara verilen desteklerden bahseden Can, 2021-2022 döneminde il genelinde 323 balıkçıya 425 bin TL destek verildiğini kaydetti.
FAO Temsilcisi Kıdemli Balıkçılık ve Su Ürünleri Uzmanı Haydar Fersoy da bu yılın FAO açısından çok önemli olduğunu belirttiği konuşmasında, küresel çapta balıkçıların yüzde 90'ının küçük ölçekli balıkçılar olduğunu, bunların büyük kısmının da yeterince dikkate alınmadıklarından yakındıklarını ve balıkçılığın gelişmesi için kendilerine destek verilmesini beklediklerini anlattı.
Onların seslerinin bir ölçüde uluslararası ortamlarda duyulmaya başladığını dile getiren Fersoy, "FAO çerçevesinde ilk defa küçük balıkçılara özgü yönetim çerçevesi oluşturuldu. Bunun iki amacı var. İlki küçük balıkçılığın ne kadar önemli olduğuna yönelik bilinç oluşturmak ve küçük ölçekli balıkçılığın öneminin anlaşılmasını sağlamak, ikincisi ise ilgili kesimler arasında iş birliği ve dayanışmayı artırmak ve balıkçılarla ilgili politikalarda küçük balıkçılara daha fazla yer verilmesini sağlamaktır" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında çalıştaya katkı veren paydaşlara teşekkür eden MDTO Genel Sekreter Yardımcısı ve Slow Fish Mersin Platformu Sözcüsü Ezgi Biçer Uçar, "fast food" beslenmeye karşı geliştirilen "Slow Food" akımının iyi, temiz ve adil gıda için çalışmalar yürüttüğünü belirterek, Slow Food çatısı altında oluşturulan Slow Fish'in ise iyi, temiz ve adil deniz ürünleri mottosuyla sofralara gelen balıkların besin zincirini yeniden keşfetmeye yönelik çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Uçar, MDTO tarafından desteklenen Slow Fish Mersin Platformu olarak eylem planları çerçevesinde, 2021 ekosistemi korumaya yönelik etkinliklere ağırlık verdiklerini, 2022 yılında ise istilacı türlerle mücadele ve küçük ölçekli balıkçılık ile kadınların bu sektördeki yerinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalara odaklandıklarını belirtti.
Çalıştayda Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Deniz Ayas, İl Tarım ve Orman Şube Müdürü Yiğit Alaşehir, Doğal Hayatı Koruma Vakfı Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu Temsilcisi Timuçin Dinçer ve balıkçı Sevim Kaya tarafından yapılan sunumlarda bölgedeki balıkçılığın mevcut durumu ve sorunları hakkında bilgiler verildi.
Balık popülasyonu azalıyor
Küçük ölçekli balıkçılığın, 12 metre altı teknelerle ve basit av araçları kullanılarak yapılan balıkçılık olduğu hatırlatılan çalıştayda, Türkiye'de yaklaşık 13 bin, Mersin'de ise 372 adet küçük ölçekli balıkçı teknesi bulunduğu belirtildi. Bölgedeki balık popülasyonunun geçmiş dönemlere oranla 10 kat azaldığına vurgu yapılarak, Göksu- Anamur arasındaki bölgede 80'li yıllarda bir operasyonda 45 kilo balık avlanabilirken, bugün bu miktarın 4 kiloya kadar düştüğü bilgisi verildi.
Köpekbalığı neslinin tükenmesi, yıkıcı sonuçlara yol açabilir
Bölgede avlanan balıkçıların köpekbalığı yavrularını da avladıklarına ve köpekbalığı popülasyonunun yüzde 90 azaldığına dikkat çekilen etkinlikte, atmosferdeki karbondioksiti azaltmak ve besinlerin yer değiştirmesini sağlamak gibi önemli fonksiyonları bulunan köpekbalıklarının nesillerinin tükenmesi halinde, sadece deniz için değil karasal yaşam için de yıkıcı sonuçlarla karşılaşılabileceği ve köpek balıklarının üreme ve bakım alanı olan Silifke-Göksu deniz alanının koruma alanı olarak ilan edilmesi gerektiği ifade edildi.
Etkinlikte kadın balıkçılar üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları da değerlendirildi. Kadın balıkçıların bu meslekte bir gelecek görmediklerine, balıkçı çocuklarının mesleği devam ettirmek istemediklerine ve kadın balıkçıların yüzde 99'unun çocuklarının balıkçı olmasını istemediklerine dikkat çekildi.
Çalıştaya katılan balıkçılar tarafından, Erdemli bölgesinde balıkçılığın gelişmesine rağmen ağ yaptıracak bir reis olmadığı belirtilerek, balık ağı örme kurslarının açılması gerektiği ifade edildi.
Tarımsal üretimde bilinçsizce kullanılan zirai ilaçlar balıkçılığa da zarar veriyor
ODTÜ Deniz Bilimleri Öğretim Üyesi Ali Cemal Gücü ve Slow Food Tarsus Sözcüsü Yasmina Lokmanoğlu moderasyonunda gerçekleştirilen "Açık Kürsü" bölümünde ise balıkçıların sosyal güvencesi, kadın balıkçıların sayısının artırılması, kadın balıkçı kooperatifleri, balıkçıların aşırı avlanma konusunda bilinçlendirilerek denizlerin doğal koruyucuları olmaları, genç kuşakların balıkçılığa özendirilmesi, plastik başta olmak üzere kara kaynaklı kirliliğin ve tarımsal üretimde bilinçsizce kullanılan zirai ilaçların balıkçılığa verdiği zararlar gibi konu başlıklarında tartışmalar yapıldı. Yasmina Lokmanoğlu, denizden para kazanmadan önce denizleri korumak gerektiğini belirterek, balıkçıların bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Geçimini Göksu Deltasındaki balıkçılık faaliyetlerinden kazanan balıkçılar ise kendilerinin daha bilinçli avlanma için eğitime ve yasal prosedürlerle ilgili bilgilendirmeye ihtiyaçları olduğunu açıkça dile getirerek, özellikle tarımsal üretim kaynaklı plastik atıklar ve zehirlerin sudaki yaşama verdiği zararı her gün bizzat gözlemlediklerini, kıyıya vuran balık yavrularının kendilerini bu anlamda çok tedirgin ettiğini belirttiler ve yetkilileri buna yönelik acil caydırıcı önlem almaya davet ettiler.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT