Konuk; “741 Yıllık Bir Geleneği Karaman’a Hapsetmeyelim”
Türkçe’ye karşı hassasiyetin menzilini 85-86 yıl öncesi ile sınırlarsak, bu milletin Türkçe’yi yaşatma konusundaki erdemi ile kararlı duruşuna haksızlık etmiş oluruz
AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk 741. Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri nedeniyle bir mesaj yayınladı. “Bugün, Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe’nin kullanımını zorunlu kılan fermanı vermesinin 741’inci yıl dönümü” ifadeleri ile mesajına başlayan Başkan Konuk, ülkemizde iki tane dil bayramı kutlamanın çelişki olduğuna vurgu yaptı. Başkan Konuk şöyle konuştu; “Biz iki tane dil bayramı kutluyoruz. Biri 1932’de yapılan ilk Türk Dil Kurultayı’nın toplanma tarihi olan 26 Eylül. Bir diğeri ise 1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe ile ilgili fermanı verdiği 13 Mayıs. İki kez dil bayramının kutlanmasının elbette kimseye bir zararı yok. Ancak bizim gibi köklü bir milletin, kadim bir medeniyetin, tarih sahnesinde devletler kurmuş bir milletin kendisi için önemli ve kutlanmaya, yüklendiği anlam itibarıyla hatırlanmaya ve hatırlatılmaya değer günlerinin tarihi geçmişinin bir asrı bile bulmamasının ya da bunların istisnalarının bir kaçı geçmemesinin bu milletin engin tarihi açısından bir çelişki teşkil ettiğini söylemek zorundayım.
Türkçe ’ye karşı hassasiyetin menzilini 85-86 yıl öncesi ile sınırlarsak, bu milletin Türkçe’yi yaşatma konusundaki erdemi ile kararlı duruşuna haksızlık etmiş oluruz. Sakın şu anlaşılmasın ben 26 Eylül’deki Dil Bayramına karşı değilim, O’nu da kutlayalım, ancak 741 yıllık bir geleneği de Karaman’a hapsetmeyelim diyorum.
13 Mayıs 1277’de verdiği fermanda Karamanoğlu Mehmet Bey; “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır” diyordu.
Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın, Ali Semerkandi’nin, Ahmet Yesevi’nin, Hacı Bektaşi Veli’nin, Taptuk Emre’nin, Sarı Saltuk’un, Somuncu Baba’nın Türkçesine sahip çıkıp, o dilin yaşaması ve yaşatılması için irade sergileyerek geçmiş ile gelecek arasında köprünün yıkılmasına müsaade etmiyordu” dedi.
“GÖNÜLDEN GÖNÜLE KÖPRÜ, ASIRDAN ASIRA MERDİVEN”
Ziya Gökalp’in “Türklüğün vicdânı bir, Dîni bir, vatanı bir; Fakat hepsi ayrılır, Olmazsa lisânı bir” şeklindeki mısralarını hatırlatarak mesajını sürdüren Başkan Konuk, şunları söyledi; “Cemil Meriç, kelimeleri “Gönülden gönüle köprü, ɑsırdɑn asra merdiven” şeklinde tarif ediyor. Kelimeler dil dediğimiz hazinenin mücevherleri. O nedenle Cemil Meriç’in bu tarifini dil için de pekâlâ kullanabiliriz.
Asırları birleştiren, asırdan asra uzanan o merdiven sapasağlam durduğu için biz Yunus’un Türkçesiyle, o nesille gönül kapımızı açık tutabiliyoruz. O merdiven yıkılmadığı için bu topraklarla kültür havzamızı birleştiren bağlarımızı muhafaza edebiliyoruz.
Tarihin akışı içinde millet olarak mesafeler kat ettik, hem coğrafi değişimler yaşadık hem de kültürel etkileşimlerde bulunduk, tarihin süzgecinden geçtik. Devletler kurduk. Onlarca kavmi, onlarca milleti tarih sahnesinden silmeye yetecek onlarca badireler atlattık ve onlarca diriliş yaşadık, olayların kesintiye uğrattığı bölünmeler, birleşmeler geçti başımızdan. Devlet farklı dilden konuşsa da millet yüzlerce yılın süzgecinden geçip zihni anlamına kavuşan dildeki hazinelerini kâh türkülerle, kâh atasözleriyle, kâh deyişlerle yaşattı, yaşatma konusunda hiç geri adım atmadı. Bu büyük tarih yolculuğunda onca badireye, onca değişime, onca hadiseye, karşı dimdik ayakta durabildiysek eğer, bu değişen coğrafyalara, kat edilen fiziki ve zihinsel mesafelere rağmen değiştirmediğimiz, değiştirmeme konusunda milli direnç gösterdiğimiz ve sıkı sıkıya sarıldığımız, dilimiz sayesindedir.”
“O DİL Kİ BİZİ BİREY VE ULUS GİBİ, KÜÇÜK BÜYÜK PARÇACIKLARINDAN MİLLET BÜYÜKLÜĞÜNDE BİRLEŞTİRECEK KADAR KUDRETLİDİR”
Dilin sınırlandırılamayacak bir etkisinin olduğunu da anlatan Başkan Recep Konuk, mesajının son bölümünde şu ifadeleri kullandı; “O dil ki, bir coğrafyayla sınırlanamayan, sınırlanamayacak kadar yaygın ve köklüdür. O dil ki, hadiseler ve olaylar bölse de yüz milyonları farklı coğrafyalarda birbirine kenetleyecek kadar kuvvetlidir. O dil ki bizi birey ve ulus gibi, küçük büyük parçacıklarından millet büyüklüğünde birleştirecek kadar kudretlidir. O dil ki, dün ile bugün, dün ile yarın, yarın ile bugün arasında milletimizi ve nesilleri birbiri ile kucaklaştıran, buluşturan köprüdür.
O dil ki, muhafazasına özen gösteren ve sahip çıkma konusunda taviz vermeyen nesillerin hassasiyetiyle bizi, birbirini anlayan, birbirine sarılan, birbirine destek olarak kıtalara yayılan büyük bir ailenin, büyük bir bütünün parçaları halinde tarihin akışı içinde muhafaza etti.
13 Mayıs’ın yıldönümünde Türk Dili’nin yaşaması ve yaşatılması için bundan 741 yıl önce verdiği fermanla dilimize sahip çıkarak asırdan asra uzanan merdivenin muhafazasına hizmet eden Karamanoğlu Mehmet Bey’i rahmet ve minnetle anıyorum.
O gün milletimize o hizmeti yapan Karamanoğlu Mehmet Bey’in açtığı yolda ilerleme vazifesi bugünkü nesillerin milletimize ve gelecek nesillere karşı sorumluluğudur.
Bu vesileyle dile sahip çıkmanın milletimize sahip çıkmak olduğuna dair sarsılmaz inancımla, Türk dilinin yaşaması ve yaşatılması için hassasiyet gösteren, dilimize katkı veren herkese şükranlarımı arz ediyor, kutladığımız iki dil bayramından tarihi kökü itibarıyla en köklü olan Türk Dil Bayramımızı kutluyorum.”
Kaynak:Karaman Habercisi - Karaman Haber Merkezi
HABERE YORUM KAT