KMÜ'lü Akademisyen Osmanlı Dönemi Karantinalarını Araştırdı
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Çelik, Osmanlı Devleti dönemindeki salgın hastalıklar ve bu süreçte yaşanan karantina uygulamalarını araştırdı
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Çelik, Kabe'nin örtüsünden mukaddes hediyelere kadar karantina uygulamalarına dair önemli veriler elde etti.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivlerini araştırarak buradaki belgeleri inceleyen Dr. Öğr. Üyesi Çelik, günümüzde yaşanan koronavirüs salgını mücadele süreci ile geçmiş dönemlerde yaşanan salgın hastalıklar ve bu hastalıklarla mücadele yöntemleri hakkında edindiği bilgileri paylaştı.
Osmanlı döneminde veba ve kolera gibi salgın hastalıkların yayılmasının önüne geçebilmek için Basra, Samarra ve İran'daki Müslümanların hac ziyaretlerini ve Kudüs'e girişleri yasaklama tedbirine başvurmak zorunda kalındığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Çelik, arşivlerde yer alan belgelere göre 1847-1848 ila 1892-1895'te Osmanlı'nın başkenti İstanbul'da ve diğer vilayetlerinde görülen, halkı korku ve endişeye sürükleyen kolera salgınının ülkede paniğe neden olduğunu belirtti.
Ortaya çıkan salgınlar neticesinde Osmanlı Devleti’nin çok ciddi önlemler almak zorunda kaldığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Çelik, 1847-1848 yıllarında İstanbul'da yaşanan kolera salgınına karşı alınan tedbirler çerçevesinde o dönemde Mekke'den getirilen Kabe örtüsünün dahi üç günlük karantina uygulaması sonrasında Topkapı Sarayı Hümayunu'nda Hırka-i Şerif Dairesi'ne nakledilebildiğini vurguladı.
"Merkezden verilen kararlar vilayetlerde ciddi şekilde uygulanmış"
Araştırmaları ile ilgili bilgileri paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlk dönem salgınının etkileri geçmesine rağmen tedbiri elden bırakmayan Osmanlı idaresi, 9 Kasım 1889 tarihli arşiv belgesine göre, Bağdat'ta yaşayan Yahudilerin kolera salgını yüzünden şehir merkezine defin yapma yasağını ihlal etmelerinden dolayı Yahudilere tolerans göstermemiş. Basra, Samarra ve İran'daki Müslümanların hac ziyaretleri salgın münasebetiyle yasaklanmış. Kolera salgınından dolayı Kudüs'e ziyaretin yasaklanması da 18 Ağustos 1891 tarihli gazetelere yansımış. Bu uygulamalar, merkezden verilen kararların vilayetlerde ciddi şekilde yerine getirilmesi ile başarıya ulaşmış. Yine bu dönemde İstanbul’a gelen Alman, Rus ve Fransa sefirlerine çok katı bir karantina uygulaması yapılmış. Bu dönemde kutsal topraklardan gelen hediyeler dahi karantina uygulamasına tabi tutulmuş. 5 Şubat 1850 tarihli arşiv belgesinde de Haremeyn'den gelen feraşet torbalarıyla kutsal emanetlere karantina uygulandığı görülürken bu eşyaların karışmaması için de dikkat edilmesi çalışanlara bildirilmiş."
“Salgına karşı her alanda dikkat çekici önlemler alınmış”
Osmanlı Devleti’ndeki yöneticilerin İstanbul'u kasıp kavuran kolera salgınına karşı aldığı önlemleri de anlatan Dr. Öğr. Üyesi Çelik şunları söyledi: “9 Kasım 1893'te açıkta satılan sebze, meyve ve etlerin satımının yasaklandığı da tarihi belgelere yansımış. Salgına karşı alınacak tedbirler kapsamında 1895'te midye, salyangoz, ahtapot ve benzeri deniz ürünlerinin satışına yasak getirilmiş. Devletin karşı karşıya kaldığı bu salgına yönelik verdiği mücadeleler, dönemin şartlarına bakıldığında oldukça dikkat çekicidir. Arşiv belgelerinden de görüldüğü üzere bu salgının Osmanlı vilayetlerinde yayılmasının önüne geçmek ve etkilerini azaltmak amacıyla Osmanlı idaresi, alınan tedbirlerin etkili şekilde uygulanması ve üst düzeyde devlet temsilcilerinin de bu tedbirlere riayet etmeleri için birçok uygulama getirmiştir. Osmanlı Devleti'nin aldığı bu tedbirler, salgına karşı mücadeledeki ciddiyetini göstermesi açısından çok önemlidir."
HABERE YORUM KAT