Bu Sefer Eleştiri CHP Kanadından
Türk siyasetinde sık sık rastlanan heykel ve anıt polemiğinde bu sefer eleştiri CHP Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver'den.
Türk siyasetinde sık sık AK Parti ve CHP arasında yaşanan "biz hizmet üretiriz onlar heykel" polemiğinde farklı bir senaryo yaşandı.
Bu sefer polemiğin konusu Karaman'ın tarihi şahsiyeti Karamanoğlu Mehmetbey adıyla faaliyet gösteren üniversitenin tarihi büyüğü ve türkçe fermanını anlatan ve üniversitenin sembolü olabilecek bir anıt oldu. Daha doğrusu CHP Karaman Milletvekili Av. İsmail Atakan Ünver anıttaki Türkçe fermanına ilişkin görüş ve eleştirilerini sosyal medya hesabından paylaştı.
Ünver açıklamasında;
"Bu hafta sonu Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın Karaman ziyaretinde bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Bu etkinliklerden birisi de Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi'ni ziyaret ve üniversite yerleşkesinde Karamanoğlu Mehmet Bey anıtının açılışı idi.
Öncelikle Karamanoğlu Mehmet Bey'in anıtının, adını taşıyan üniversiteye kazandırılmasına katkı sağlayan herkese emeklerinden dolayı teşekkür ederim. Ancak, basına yansıyan fotoğraflardan gördüğüm üzere, dikilen bu anıtın kaidesine ve Sayın Milli Eğitim Bakanı'na Üniversitemiz Rektörü tarafından hediye edilen tablo üzerine yazılan metinlerle ilgili en hafif tabiriyle ciddi bir "gaf" yapıldığını belirtmeliyim.
Dil uzmanı olmamakla birlikte, bir Karamanlı olarak güvenilir kaynaklardan edinip dağarcığımda biriktirdiğim bilgilere göre her iki yerde de yazılı olan metnin, mirasına sahip çıkmak iddiasında olduğumuz Mehmet Bey'e ait metin olmadığının ilgililer tarafından bilinmesini isterim.
Aslında Mehmet Bey'e ait fermanın özgün (orijinal) Türkçe metni hiç bir arşivde ve kaynakta bulunmamaktadır. Fermandan ilk defa İranlı yazar İbn-i Bibi Farsça yazdığı Evamür'ül Alaiyye adlı eserinde bahsetmiştir. İbn-i Bibi'nin eseri Yazıcıoğlu Ali tarafından da 15. yüzyılda Türkçe'ye çevrilmiştir. 13. yüzyılın dil özelliklerini taşıyan bu çeviri "Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye." şeklinde olup Topkapı Sarayı, Revan bölümü, 1391 numarada kayıtlıdır.
13. yüzyılın dil özelliklerini taşıyan bu çeviriden sonra ferman metni, Karaman Valiliği'nin başvurusu üzerine Türk Dil Kurumu tarafından "Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya." şeklinde günümüz Türkçe'sine uyarlanmıştır.
Üniversitemize kazandırılan ve Sayın Milli Eğitim Bakanı ve tüm il protokolü tarafından açılışı yapılan Mehmet Bey anıtı üzerine yazılan metin "Şimden gerü hiç kimesne divânda, dergâhda, bârgâhda, meclisde ve meydânda Türk dilinden gayrı söz söylemeye..." şeklinde ve Üniversitemiz Rektörü tarafından Sayın Bakana verilen tablo üzerindeki metin ise "Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmayacaktır." şeklindedir. Bu metinlerin ikisi de yukarıda izah ettiğim gibi Mehmet Bey'in buyurduğu fermanın metni değildir. Metinler, Mehmet Bey'in metni olmadığı gibi, birbirleriyle de uyumlu değil hatta bazı kelimeleri Türkçe bile değildir. Bu anlamda "bargah" kelimesi Farsça olup "içine izinle girilen yer, otağ, yüksek divan"; yine "dergah" kelimesi de Farsça olup "dervişlerin toplandıkları ve ayin yaptıkları yer/yapı, tekke, büyük tekke"; "divan" kelimesi ise Arapça olup "büyük devlet adamlarının kurduğu büyük meclis" anlamındadır.
Şimdi biz 'Türk Dilinin Başkenti'yiz diyoruz, Karamanoğlu Mehmet Bey'in mirasçısıyız diyoruz, Karamanoğlu Mehmet Bey'in adını taşıyan bir de üniversitemiz var ama Milli Eğitim Bakanı'na il protokolünün de katıldığı törende açtırılan Mehmet Bey anıtının kaidesi üzerine yazılan metin ve Üniversitemizin Rektörü tarafından yine Sayın Milli Eğitim Bakanı'na hediye edilen tablodaki metin Mehmet Bey'in fermanındaki metin değil, üstelik iki metin birbiriyle uyumsuz, bazı kelimeleri de Türkçe değil. Umarım bu durum Türkçe'yi ilk defa resmi dil ilan eden Mehmet Bey'in kemiklerini yüzyıllar sonra sızlatmamıştır.
Eğer Karamanlılar olarak biz, bu konuda en duyarlı olması gereken kurumlarımız eliyle böyle yaparsak, Karamanoğlu Mehmet Bey'i, fermanını, Karaman'ın Türk Dilinin Başkenti olduğunu bilmeyene bir şey söyleme hakkımız olmaz!
Aslında bu hususta Karaman Valiliği'nin bir genelgesi olmasına rağmen herkesin Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanı diye kafasına göre ayrı bir metin kullanması, bu konudaki duyarsızlığın bir göstergesi. Önceki valilerimizden Sayın Hasan Basri Güzeloğlu zamanında, 2005 yılında, Karaman Valiliğince tüm kurum ve kuruluşlara gönderilen genelgede "fermanın değişik zamanlarda farklı ifadelerle dile getirilmesinin ilimiz tanıtımı bakımından doğuracağı sakıncalar açıktır" denilerek "ferman metninin Türk Dil Kurumu'nun 14.04.2000 tarihli yazısında bildirdiği gibi günümüz Türkçesiyle kullanılması hususunda gerekli titizliğin gösterilmesi" talimatı verilmiştir. Ben 14 Mayıs 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda yaptığım Türk Dil Bayramı (Türkçe'nin resmi dil ilan edilmesi) konulu gündem dışı konuşmamda bu metni esas aldım. Bu itibarla Valilik genelgesinin gerekçelerine ve tanıtım açısından tek bir metnin kullanılması gerekliliğine aynen katıldığımı belirtmek istiyorum. Anlaşılan "galat-ı meşhur, fasih-i mehcurdan evladır" anlayışı, Türkçe söylenişiyle "yaygın dil yanlışını, terk edilmiş doğrudan üstün kabul etme" anlayışı Karamanoğlu Mehmet Bey'in mirasçılarını da esir almış durumda. Üstelik bu hatalı anlayış, en hassas olması gerekenlerin düzenlediği kamuya açık bir törende, bakan ve il protokolü huzurunda ortaya çıkıyor, tekrarlanıyor; acısı, bu husus, hiç kimsenin dikkatini çekmiyor, çekiyorsa da kimse ses çıkarmıyor.
Türk Dil Bayramı kutlamalarının Cumhurbaşkanlığı himayesine alınacağının konuşulduğu bugünlerde, böyle bir olayın, devletin en yüksek makamının önünde cereyan etmesi, gaf değil tam bir skandal olur. Fark edildiği takdirde de Türk Dil Bayramı kutlamaları büyük yara alır. O yüzden şimdiden tüm ilgilileri uyararak tüm kurum ve kuruluşlar tarafından 2005 yılındaki Valilik genelgesi ve TDK'nın bildirdiği ferman metni esas alınarak anıt, hediyelik eşya, biblo, yazılı eserler vs. gibi çalışmaların buna göre tek metinle yürütülmesi ve kim tarafından nereden bulunduğu belli olmayan bazı metinlerin esas alınarak yapılan çalışmalara son verilmesi, bu husustaki hataların da düzeltilmesi gerekliliğini hatırlatıyorum. Madem Karamanoğlu Mehmet Bey'in mirasçısıyız, o zaman bu mirasın hakkını vermeliyiz." dedi.
Şimdi gözler Karaman'da bilimin merkezi olan KMÜ'nün tarihçi ve edebiyatçı akademik kadrosunda.
HABERE YORUM KAT